STEVE H. HANKE Steve H. HANKE
Johns Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Ekonomi Profesörü & Forbes Dergisi Köşe Yazarı
Sıcak Para, Soğuk Kredi
 
Para önemlidir. Bu Prof. Milton FrIedman’ın yazılarımda sık sık tekrarladığım bir sözü. Northern Bank’ın 2007’de finansal krizin düğmesine basmasından bu yama, genel olarak para arzı ABD, İngiltere ve Avro bölgesinde büyük bir düşüş yaşadı. Son günlerde ABD’de yeniden artmaya başladı, ama hafif bir şekilde. İngiltere ve Avro bölgesinde durum daha kötü. Bu endişe yaratıcı bir durum, çünkü para miktarı ve gayrisafi yurtiçi hasıla birbirleriyle yakından ilgilidir.
fiaşırtıcı olmayan bir şekilde, ABD’de büyüme, en iyi durumunda cılız oldu. İngiltere’de ekonomi durgunlukla resesyon arasında gitti geldi. Avrupa bölgesindeyse, büyümenin yerini tüm zamanların en uzun resesyonu aldı. Gerçekten de, Avro kullanan 17 Avrupa ülkesinden Fransa dahil 9’u resesyonda ve Avro bölgesinde işsizlik %12.1 ile rekor kırdı.
Para arzını ölçme konusuna gelince, Nobel ödülü sahibi ve iktisat teorisinin saygın isimlerinden Sir John HIcks’in şu sözlerini önemsememiz gerekir: “Bir bilançodan daha önemli hiçbir şey yoktur.”
Para arzının bileşenleri bir bankanın bilançosunda pasif olarak görünür. Para arzı basitçe finans sektöründeki tüm mevduatların ve diğer kısa vadeli yükümlülüklerin toplamıdır. Bunun sonucunda, para arzının (kısa vadeli yükümlülüklerin) bilançoda bir aktif veya uzun vadeli yükümlülük karşılığı olmalıdır (ekteki tabloya bakın).
Bu karşılıklardan biri kredi olarak bilinir ve özel kredileri, mortgage gibi farklı finansal enstrümanlardan oluşur. Para ve kredi sıklıkla aynı anlamda kullanılır, ama ikisi aynı şey değildir: kredi paranın karşılığıdır.
Her iyi ekonomist para arzını dikkatle gözlemelidir. Ama finans sektörünün bu mevduatlarla ne yaptığına bakmak da önemlidir; bu parayı ekonomiye kredi olarak geri veriyorlar mı ve veriyorlarsa, kime veriyorlar? Para arzının dikkatle bakılması gereken bir karşılığı; “özel krediler” olarak bilinen şahıslara ve şirketlere verilen kredilerdir.
Avro bölgesinde, para arzındaki büyüme oranı tarihsel olarak özel kredi oranındaki büyüme ile aynı yönde ilerledi. Ancak, son zamanlarda bu ilişki tersine döndü. Para arzında oldukça mütevazı bir yıllık artış (% 3.1) gözlenmesine rağmen, özel krediler keskin bir şekilde negatife döndü, ki bu ciddi bir kredi sıkışması anlamına gelmektedir (ekteki grafiğe bakın).
Özel krediler küçülürken Avrupa’nın para arzı (M3) nasıl büyüyebilir? Önce, Avro bölgesinde para arzı büyümesini sağlayan şeyin ne olduğunu belirlemek gerekir. Görüldüğü gibi, geçtiğimiz yıl M3’teki büyümenin % 40’lık bölümü bankaların devletlere verdiği kredilerden artıştan kaynaklanmıştır.
Bu büyümenin diğer % 40’lık bölümü bankaların uzun vadeli yükümlülüklerindeki bir azalmadan kaynaklanmaktadır. Bunun para arzını nasıl arttıracağını anlamak için, aşağıdaki örneği düşünün: Uzun vadeli bir banka tahvilim varsa ve banka bu tahvili geri alırsa, bu işlemin sonunda aldığım parayı banka hesabıma yatırırım. Dolayısıyla, para arzı(mevduatlar) artar.
Kısacası, devletin borçlanması ve banka bilançolarının yükümlülük tarafını yeniden yapılandırması Avrupa bölgesindeki para arzını şişirirken, özel kredilerde bir hareket görülememektedir.
Durum, özel kredilerin Aralık 2010’dan bu yana negatif seyrettiği ve yıllık %1 oranında azaldığı İngiltere’de de daha iyi değil (ekteki grafiğe bakın).
ABD’de ise durum biraz daha iyi. Ekteki tablonun gösterdiği gibi, özel krediler ve para arazı tarihsel ortalama hızlarında büyüyorlar.
Ama buna rağmen toplam para arzı hala % 9.1 ile trend seviyesinin altında ve özel krediler de % 7.2 ile trend seviyesinin altında kalıyor.
Asya’ya baktığımızda durum daha parlak görünmeye başlıyor. Batı’nın büyük ekonomilerinden farklı olarak, Çin’de para arzı ve özel kredilerdeki büyüme tarihsel ortalamalarıyla aynı seviyede gidiyor (ekteki grafiğe bakın).
Çin’i farklı kılan şey, mali krizin ilk aylarındaki performansı. Çin, diğer ülkelerin çoğunun yaptığı gibi bankaları üzerinde baskı kurmak yerine, finans sektörünün dizginlerini gevşetti. 2008’de Lehman Brothers’ın çöküşünden sonra, Çin bankacılık sistemi aracılığıyla yoğun bir özel kredi akışının önünü açtı. Bu Çin’in fırtınayı dindirmesine yardımcı oldu ve Batı ekonomileri batmamaya çalışırken sağlam bir tempoda büyümesini sağladı. Bu Çin’i sadece ABD ve Avrupa’nın kaderinden kurtarmakla kalmadı; Çin finans sektörünün bölgenin ekonomisinin mahvolmasına neden olabilecek bir çöküş yaşamasına da engel oldu.
Çin’in para arzının geçtiğimiz aylarda trend seviyesinin biraz altına düşmesine rağmen, GSMH büyümesi göreceli olarak gücünü korudu. Ama Asya’nın hikayesi, Çin’de bitmiyor. Gerçekten de, çoğu Asya ekonomisinde halen para arzı fazları var ve yalnızca küçük yetersizlikler görülüyor.
Bunun nedeni sıcak para akışını denilen şeyin, Çin dahil Asya ekonomilerine gitmesidir. Bu terim (faizlerin düşük olduğu) gelişmiş ülkelerdeki yatırımcılardan kaynaklanan ve giderek daha büyük bölümü (faizlerin yüksek olduğu) gelişen ülkelerdeki sermaye yatırımlarına ayrılan fon akışlarını tanımlamaktadır. Geçtiğimiz yıllarda, ABD ve Avrupa kaynaklı bu sıcak para akışları Asya’daki para arzının artmasını katkıda bulundu (ön sayfadaki tabloya bakın).
Sıcak para akışları Asya finans sektörünü büyük miktarda sermaye girmesini sağladı. Gerçekten de, bu olayı para arzının karşılıkları (özellikle de, özel krediler) açısından ele aldığımızda, resim belirginleşmektedir (alttaki tabloya bakın).
Sıcak para akışları nihayet Federal Rezerv Başkanı Ben Bernanke’nin dikkatini çekti. Geçenlerde yaptığı bir konuşmada “aşırı risk almaya” karşı uyarıda bulunarak, yatırımcıların yükselen piyasalara yatırım yaparak (sıcak para akışları olarak okuyun) “kazanç sağlamalarından duyduğu endişeyi” ifade etti.
İroni şu ki, Başkan Bernanke’nin kendisi bu olayın doğrudan sorumlularından biri. Nihayetinde, kazanç arayışı düşük faiz oranları olan ülkelerdeki yatırımcıları daha yüksek faiz oranları olan ülkelerde getirisi daha yüksek yatırımlara yöneltiyor. Evet, Bernanke ve Avrupa Merkez Bankası ve Bank of England’daki meslektaşları ABD ve Avrupa’daki faizleri sıfıra yakın bir seviyeye düşürdü.
Bunun sonunda, aracılar, portföy ve emeklilik fonu yöneticileri vb… kazanç elde edebildikleri yerlere sermaye yatırdılar. Örneğin, % 6 oranında kazanç elde etmesi gereken bir emeklilik fonu yöneticisinin, Çin gibi yerlerde daha yüksek kazançlar peşinde koşmak için güçlü bir motivasyonu vardır. Bu arada, kazanç arayışı ABD hisse senedi piyasasındaki son boğa saldırısını da açıklamaya yardımcı olabilir.
Bu nedenle, Bernanke’nin kazanç peşindeki sıcak para öcüsü söz konusu olduğunda, ayıplanması gereken kişilerin Başkan’ın bizzat kendisi ve Avrupa’daki merkez bankası başkanları olduğu görülmektedir.
Chairman Bernanke cansız ABD ekonomisini desteklemek için FED’in para musluklarını açtı. Ama toplam para arzının (para tabanı) Fed tarafından üretilen “devlet parası” bileşemi toplamın yalnızca % 16’sı olduğu için (Divisia M4), bu çabalar ABD’nin para arzı açığını kapatmak için ne yazık ki yetersiz kaldı. Bunun sonucunda, Bernanke’nin ultra düşük faiz politikaları yalnızca kazanç arayışlarını tetiklerken, toplam para arzı trendin altında %9.1 seviyesinde kaldı.
Mali krizden bu yana ABD’de geniş para arzına engel olan iki ana faktör var. fiaşırtıcı olmayan şekilde her ikisini de devlet yaratıyor. Birincisi, Dodd-Frank ve Basel III sermaye-aktif oranı artışları nedeniyle bankaların sıkıştırılması. Bankaları aktifleri (kredi olarak okuyun) için daha fazla sermaye tutmak zorunda bırakan düzenleyiciler, bankaların bilançoları üzerinde bir baskı oluşturarak kredi verme (özel kredi yaratma) yeteneklerini azaltıyorlar. Bunun sonucunda, para arzındaki büyüme olabileceğinden daha yavaş gerçekleşiyor.
Diğer faktör ise, bizzat FED’in sıfır faiz politikasının neden olduğu kredi sıkışması. Bu bankalar arası kredi piyasasını kuruttu, çünkü bankaların birbirlerinde kredi vermeleri için pek neden kalmadı. Bilanço likiditesini sağlayacak iyi çalışan bir bankalar arası kredi piyasası olmadığı için, bankalar geleceğe yönelik kredi taahhütlerini arttırma veya hatta eski seviyesinde tutma konusunda isteksiz davranıyorlar. Bunun nihai sonucu gevşek devlet parası/sıkı banka parası bileşimine dayanan bir para politikası. Banka parası toplamın % 84’ünü oluşturduğu için, ABD para arzı, toplamda “sıkı” kalıyor.
ABD ve Avrupa merkez bankaları hastaya açık bir şekilde yanlış teşhis koydular. Bernanke ve arkadaşlarının Prof. FrIedman’ın para ve Prof HIcks’in bilançoların önemi konusunda yazdıklarını tekrar okumaları gerekir. Ancak ne yazık ki, Washington, Frankfurt ve Londra’dan gelen çelişkili para politikası karışımlarının ardı arkası kesilmiyor. Bu arada, Asya öyküsü hala devam ediyor.
ABD, İngiltereve Avrupa Para Birliği bu şizofrenik parasal politika karışımını uygulamaya devam ettikleri sürece, sıcak para yurt dışına kaçmaya ve yurt içinde krediler soğuk kalmaya devam edecek.

  Democracy or Liberty?: The Middle East and North Africa
  The Dance of the Dollar
  The curse of government failure
  The Dead Hand of Exchange Controls
  The Great Dissemblers
  The Baltics, Bulgaria and Greece
  Booms and Busts
  Hu versus Sarkozy
  The Misery Index: A Reality Check
  China’s Cards
  Greenspan’s Fairy Tales
  From John Law to John Maynard Keynes
  A great depression?
  The law of the ratchet
  On Oil Prices
  Rice markets and government failure
  A private infrastructure solution
  The dollar and U.S. inflation
  China’s Currency
  Money: Bulgaria, Bosnia and Turkey
  Reflections on Reagan the Intellectual
  The World’s Greatest Unreported Hyperinflation
  The Fed’s Zigs and Zags
  On Democracy