|
|||||
|
|||||
Worldwatch Enstitüsü`nün "Dünyanın Durumu 2006" adlı ve yayın haklarını Tema
Vakfı’nın alıp yayınladığı yıllık raporda Suzanne HUNT, Janet SEWIN ve Peter
STAIR`in petrole karşı alternatif yakıtlar üzerine yaptıkları analizi sizlerle paylaşmak istiyorum.
1925 yılında Ford Motor Company İcra Kurulu Başkanı Henry FORD New York Times muhabirine şunları söylemişti: "Geleceğin yakıtı, şu yolun kenarında gördüğünüz sumak gibi meyvelerden, elmalardan, yabani otlardan, talaştan, neredeyse her şeyden elde edilebilecek. Mayalanabilen tüm sebzelerin her parçasında yakıt var." Petrol çağında yaşanan 80 yıllık gecikmenin ardından, bugün de, gelişmekte olan teknolojiler, artan çevresel kaygılar, çiftçilerin desteği ve yükselen petrol fiyatlarının etkisiyle, biyolojik yakıtlar geri döndü. Biyolojik yakıtlar, bitkilerden-sözgelimi şeker kamışından ya da soya fasulyesinden- ve diğer yenilenebilir hammaddelerden üretiliyor. Ulaşımda en yaygın biçimde kullanılan biyolojik yakıtlar - biyoyakıt - etanol ve biyodizel; bugün küresel biyoyakıt üretiminin yüzde 90`ından fazlası etanol ile gerçekleştiriliyor. Biyodizel ise, bitki yağlarının, mazota çok benzeyen bir yakıta dönüştürülmesiyle elde ediliyor. 2000 yılından bu yana küresel etanol üretimi iki kattan fazla arttı; çok daha geriden başlayan biyodizelin üretimi ise hemen hemen üç kat arttı. Tam tersine petrol üretimi ise 2000 yılından sonra sadece yüzde 7 arttı. 1980`den bugüne değin biyoyakıtların gelişmesine öncülük eden ve dünya genelindeki şekerkamışından elde edilen etanolün yüzde 37`sini üreten Brezilya`da, etanol Brezilya`nın dizel olmayan motor yakıtlarının yüzde 40`ında kullanılıyor. 2004`ten itibaren petrol fiyatlarında yaşanan artış, biyoyakıtlara olan ilgiyi arttırdı ve diğer ülkelerin de Brezilya`nın yolunu izlemesini sağladı. Geleneksel yakıtlar gibi etanol ve biyodizel de kara ulaşımından başka alanlarda da kullanılabilir. Bugün Brezilya`da 300`den fazla küçük uçak etanol ile uçuyor. Benzinli motorları etanole dönüştürmek için, dünyanın en büyük uçak üreticilerinden biri ve ilk etanollu uçağın yaratıcısı olan Embraer`in kapısında bekleyenler iki yıllık kuyruk oluşturdu. Biyodizel ayrıca, deniz ulaşımında giderek yaygınlaşıyor. Dünyanın her yerinde üretim tesislerinin açılmasıyla, kısa vadede biyoyakıt üretiminin hızla artması bekleniyor. Bugün Çin`deki Jilin, ortalama bir Amerikan damıtma tesisinin sekiz katı kapasiteyle, dünyanın en büyük etanol tesisini barındırıyor. Çin hükümeti giderek daha çok sayıda kent ve eyalette, etanol - benzin karışımını teşvik ediyor. Bu arada Hindistan da, dizel sektörüne daha hızlı bir giriş yapmak üzere pilot biyodizel tesisleri kuruyor. ABD`deki etanol üreticileri, mısır nişastasından etanol üretme kapasitelerini 2012 yılına kadar iki kat arttıracaklarını ve böylece ABD`nin tahmini ulaşım yakıtı gereksiniminin yüzde 4-5`ini karşılayacaklarını tahmin ediyorlar. Artık dünyanın her yerinde çiftçiler, enerji şirketleri ve tüketiciler biyoyakıtların hayal ya da düşündükleri kadar uzak olmadığını görüyorlar. Birçok enerji uzmanı, biyoyakıtların gelecek birkaç on yıl içinde dünyada petrolün yerini önemli ölçüde alabilecek güce sahip olduğuna inanıyor. Ancak gelecek yıllarda biyoyakıtlarda ciddi bir artış yaşanmasıyla elde edilecek ekonomik ve çevresel faydaların yani sıra hala yanıtlanması gereken ciddi sorunlar var. Biyoyakıtlar, dünyadaki petrol tüketiminin büyük bölümünün yerini alacak kadar hızlı artabilir mi? Yakıt olarak kullanılmak üzere ekin üretilmesi, besin olarak tüketilecek ekinleri ve doğal yaşam ortamlarını bir kenara iter mi? Toprakları tüketir mi? Biyoyakıta geçiş küresel iklimi nasıl etkiler? |
|||||