|
|||||
|
|||||
Dünya ekonomisinde önemli bir güç kayması yaşanmaktadır. İktisadi faaliyetler ve bunun bileşenleri olan üretim, tüketim, ticaret ve tasarruf birikimi güçleri giderek batıdan doğuya doğru kaymaktadır. Küresel kriz öncesi filizlenen ve kısmen olgunlaşan bu eğilimin dinamikleri kriz sonrası daha da kuvvetlenmiştir. Ekonomik gücün batıdan doğuya kayışı coğrafi olarak Atlantik’ten Asya-Pasifik’e kayış, statü olarak ise gelişmiş ülkelerden gelişen ülkelere kayış olarak gerçekleşecektir. Nitekim kriz sonrası büyüme potansiyellerine ve gerçekleşmelerine bakıldığında Asya- Pasifik çok hızlı, gelişen ülkeler hızlı, ABD, Japonya, Kanada potansiyeline yakın, Avrupa Birliği ise zayıf bir büyüme göstermektedir. Avrupa Birliği ekonomisinde kamu açıkları, kamu borçlanma ihtiyacı, açık ve borç finansmanı, büyüme dinamikleri ve bankaların sorunlarının devam edeceği, iyileşmenin uzun zamana yayılacağı ve bu nedenlerle büyümenin zayıf kalacağı öngörülmektedir. Dünya ekonomisinde para birimlerinin değeri, varlığı ve uygulanan kambiyo rejimlerine ilişkin belirsizlikler sürecektir. Kriz öncesi dönemin değersiz dolarının yerini güçlü bir dolar almış gibi görünmektedir. Euro ise Avrupa Birliği’nin orta vadeli sıkıntıları nedeniyle zayıf kalmaya devam edecektir. Çin’in kambiyo rejimi ve değersiz Yuan politikasına karşı baskılar da artacaktır. Yuan’ın serbest dalgalanmaya geçişi zaman alacaktır, ancak Çin’in Yuan’ı kademeli ve sınırlı olarak değerleyeceğini öngörmekteyiz. Yeni döneme geçilirken yaşadığımız belirsizliklerden biri de gelişmiş ülkelerin kriz önlemleri olarak uyguladıkları para politikalarının halen devam ediyor olması ve çıkış stratejilerine ilişkin belirsizliklerdir. Gelişmiş ülke merkez bankaları çok düşük faiz oranlarını ve geniş likidite politikalarını sürdürmektedir. Bu önlemlerin sona erdirilme zamanı ile etkileri henüz belli değildir. Çıkış stratejileri ile birlikte dünya ekonomisi ve ticaretinde başlayan ivmelemenin zayıflaması olasıdır. Yeni ekonomik dönemin önemli belirsizliklerinden biri uluslararası finansal sistemin ve kurumların nasıl yeniden yapılandırılacağı ve yeni finansal mimarinin nasıl olacağı konusundadır. Bu konuda uluslararası uzlaşmanın zor olacağı ve yeni uygulamaların zamana yayılacağı görülmektedir. Yeni dönemde finansal kaynaklar daha sınırlı, kaynak kullandırma koşulları daha zor, risk alma iştahı ise daha az olacaktır. Bu çerçevede yeni dönemde ülkeler ayrışacaktır. Bir yanda kamu mali disiplini ilesınırlı bütçe açıkları ve kamu borçlarıolan ülkeler,diğer yanda isekamu açıkları ve kamu borçları yüksek olan ve mali disiplin sağlamada zorlanan ülkeler. Türkiye özellikle uygulamaya yeni koyacağı Mali Kural ile de birlikte kamu mali disiplini, kamu açıkları ve kamu borçları itibari ile pozitif ayrışacak ülkelerin başında gelmektedir. Türkiye’nin yeni dönemde bu pozitif ayrışmasını iyi kullanması özellikle de Türkiye’ye yönelik sermaye akışında seçici olması gerekmektedir. Bu pozitif ayrışma ile sanayi alanında doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve büyümenin uzun vadeli finansmanında kullanılabilecek kaynaklar çekilmelidir.Türkiye pozitif ayrışırken sıcak para akımını soğuk para akımı ile değiştirmeyi başarmalıdır. |
|||||