ZİRVE Ali Nasuh MAHRUKİ
AKUT Başkanı
Vatan lafla değil eylemle sevilir
 
Çok iyi anlamalıyız ki; vatan lafla, sloganlarla sevilmez, vatan eylemle sevilir. Askerlikle sınırlı olmamakla birlikte bütün askeri birliklerde yazdığı gibi; “Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır.” Biz görevimizi herkesten iyi yapmaya çalışırız. Bugüne kadar da Allah’ın izniyle yüzümüzü hiç kara çıkarmadık.

Bugün sokakta kimi çevirseniz Türkiye’yi, Cumhuriyeti, Atatürk’ü sevdiğini söyler ama bu kadarının yetmediği apaçık ortada. Demek ki Vatan sevgisi başka bir şey, Vatanı bir başka türlü sevmek gerekiyor. Vatan sevgisi; ona özel bir değer vermek, onu özel bir yerde konumlandırmaktır, onun için kararlı ve cesur bir duruştur; geçmişe saygı, geleceğe ise inançlı bir güvendir. Geçmiş ve geleceğin arasındaki bugünde ise anlamak, sahip çıkmak, sorumlu hissetmek, korumak ve yüceltmektir.

Vatanı sevmek aşık olmak gibi ciddi bir şeydir; başka sevgilere benzemez. Vatan uzaktan sevilmez, Vatan yemek sever gibi, renk sever, kıyafet sever gibi, takım tutar gibi sevilmez. Vatan öylesi de olur böylesi de olur, kazansak da olur kaybetsek de olur diyerek sevilmez, Vatan kerhen sevilmez. Vatan ruhla, bedenle, akılla, yürekle, bilekle,tepeden tırnağa insanı insan yapan her şey ile, her hücre ile sevilir.

Vatan tektir, birdir, vazgeçilmezdir, taviz verilmezdir, hiçbir şeyle kıyaslanamaz, yerine hiçbir şey konulamaz. Maldan mülkten, paradan puldan, candan canandan herşeyden geçilir, Vatandan geçilmez. Çünkü Vatan’ın içinde hayatınız, sevdikleriniz, milletiniz, atalarınız, tarihiniz, geçmişiniz, geleceğiniz, namusunuz, onurunuz, refahınız, mutluluğunuz, huzurunuz, hayalleriniz kısacası yaşama, insana ve ulusa dair ne varsa hepsi vardır. Bütün bunların bir anlamı olabilmesi için, önce bunları özgürce var edecek bir Vatan gerekir. Vatan sevgisi sevgi kelimesinin sınırlarını öylesine zorlar ki, o sevginin içini ruhla, kararlılıkla, inançla, özveriyle, eylemle beslemezseniz, sevginizin Vatan’a bir faydası olmaz, o sevgi ancak egonuzu tatmin etmeye yeter, çoğumuzun yaptığı gibi...

Vatan sevgisi belirli günlerde, anma etkinliklerinde, törenlerde ya da sadece duygularda yaşanacak bir heyecan değildir. Vatanı sevmenin eylemsel bir karşılığı ve sonucu etkilemeyi hedefleyen tutarlı ve inançlı bir bütünlüğü olmalıdır. Büyük önderimiz; “Vatan sevgisi ona hizmetle ölçülür” diyerek bu konunun da ölçüsünü çizmiştir. Bence bugünün şartları gereği hepimizin bu ölçüye göre kendi samimiyetini değerlendirmesi ve vicdanı ile bir hesaba girmesi gerekir. Çoğumuzun iyi niyetinden şüphem yok, amabugünkü şartlarda sonucu etkileyemediğimiz, değiştiremediğimiz sürece sadece iyi niyet yetmiyor.

Vatan sevgisi evlat sevgisi gibi olmalıdır. Bir anne, bir baba nasıl çocuğunu her ne yaparsa yapsın, yaramazlık da yapsa, kötü bir şey de yapsa yine de sevgisinde bir azalma olmaz, ilk günkü gibi evlat sevgisiyle koşulsuz sever ve 24 saat, uykusunda bile evladının sağlığını, iyi okullara gitmesini, iyi imkanlara sahip olmasını, geleceğini, mutluluğunu düşünür ve bunu sağlamak için çalışır, araştırır, fedakarlık yapar, kendi yemez yedirir, kendi giymez giydirirse, gerçek vatan sevgisi de böyle olmalıdır. Ülkesini, insanları gerçekten, içten, samimiyetle seven 24 saat, uykusunda bile böyle düşünür, her davranışında böyle hareket eder. Yaptıklarının, seçimlerinin, kararlarının ülkesine zarar vermemesine, ülke hassasiyetlerine dikkat eder, onun da ötesinde ülkesine, insanına faydalı olmasını, olan bitende kendisinin de yapıcı, geliştirici, iyileştirici bir payı olmasını ister.

17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi’nde yaşananlarda Türkiye’nin tamamı gibi bizler de çok üzüldük ve çok acı çektik.Ama biz içten bir üzüntüyle yetinmedik, derhal enkazlara koşup tutabildiğimiz kadarını, bulabildiğimiz kadarını, gücümüzün yettiği kadarını enkazların altından, ölümün kucağından çekip almaya uğraştık. Çoğumuzun televizyonda bile izlerken fena olduğu artçı depremlerin yaşandığı, acıların, umutsuzluğun ve çaresizliğin hüküm sürdüğü o günlerde AKUT gönüllüleri, kalplerindeki Vatan ve millet sevgilerinin eylemsel karşılığını korkusuzca enkazların altına girerek gösterebildiği için 220 insan, 220 aile, 220 dostluk çemberi yaşama şansını yeniden yakaladı. Vatan Lafla Değil Eylemle Sevilir adını verdiğim bu kitabın adındaki eylem çağrısı böylesine bir eylem çağrısıdır.

Yoksa siz bizim spor olsun veya sakin hayatımızda biraz heyecan olsun diye mi dağlardaki kazalara, sellere, depremlere, çığlara,orman yangınlarına, afetlere koşarak gittiğimizi düşünüyordunuz... Biz bütün bu zorluklara ve mücadelelere Vatanımızı ve milletimizi çok ama çok sevdiğimiz için, kendimizi onlara karşı sorumlu hissettiğimiz için göğüs geriyoruz. Yukarıda anlatmaya çalıştığım kavramlar aslında hiçbirimize uzak değil. Örneklerini yazılı, görsel ve işitsel medyamızda sürekli görüyoruz. İş konuşmaya gelince çoğu mangalda kül bırakmıyor, herkes ne kadar Atatürkçü olduğunu, ne kadar vatansever olduğunu, ne kadar fedakâr olduğunu o kadar iyi anlatıyor ki, dinlerken tüyleriniz ürperir, gözleriniz dolar. Ancak gerçek iman, inanç hakkında konuşmakta değil; eline bıçağı alıp Hz. İbrahim gibi biricik oğlunun boğazına dayamakta ve Hz. İsmail gibi bıçağın altında sessizce yatmaktadır. Gerçek iman, konuşulacak değil yaşanacak bir şeydir. Gerçek vatan sevgisi de sorumluluk almaktır, üretmektir, çalışmaktır, gerçekleştirmektir, başarmaktır, elini taşını altına korkmadan, (ya da korkarak ama kaçmadan) koymaktır ve de bütün bunları namuslu, dürüst, ahlaklı, sorumlu yurttaşlar olarak yapmaktır. Bu dersi yıllar bize iyi öğretti...