|
|||||
|
|||||
Fransa 1960 sonrasında, 18. yüzyılda ülkeye egemen olan Aristokrasi ve Kilise’ye karşı yükselen burjuvazinin siyasal güç mücadelesi ortamından çok farklıydı. Mutlak bir devrim havası yoktu. Devrim değil, devrimsel etkiler doğuran olaylar söz konusu. • Ekonomi: II Dünya Savaşı sonrası dönemde Batı Avrupa uzun bir ekonomik büyüme, tüketim toplumuna dönüşme ve refah devletinin tesisi evresinin son yıllarındaydı. Savaş sonrası doğan gençler ekonomik kriz ve işsizlik kavramlarına yabancı olarak büyümüşlerdi. Fakat ilk olumsuz göstergeler ve gelecek kaygılarının titreşimleri hissedilmekteydi. • Toplum: Sendikalar ile devlet arasında gerginlik başlamak üzereydi. Bu arada SSCB yörüngesindeki komünistler, Çin kültür devriminden etkilenen Maocular, çekim alanı genişleyen Troçkistler, eski toprakların kaybını hazmedemeyen aşırı milliyetçiler, sol hareketlere benzer örgütlenmelere giden Katolikler ve genelde ABD’nin Vietnam savaşına karşı oluşan barış hareketlerinin ilk filizleri iç ve dış politika arasındaki etkileşime dâhil olmaktaydı. • Siyaset: De Gaulle rejimi yaşanmaktaydı. Savaş kahramanı “General” 1958’de Cezayir kriziyle istikrarsızlığa giren demokrasiyi kurtarmak üzere siyasete geri çağrılmıştı. Fransa’nın denizaşırı ulusal topraklarının büyük bölümü ve sömürgelerinin bağımsızlığı ile sonuçlanacak cesur kararları almış ve kendisi için tasarlanmış çok güçlü bir başkanlık tesis eden yeni anayasal düzeni getirmişti. Sonradan 1981’de cumhurbaşkanı seçilecek olan sol muhalefetin önderi François Mitterand 1965 başkanlık seçimlerinde De Gaulle’ü zorlamıştı. • Uluslararası ilişkiler: Fransa dış siyasette nükleer güç konumu, Avrupa Ekonomik Topluluğu’na İngiltere’nin üyeliğini veto eden tutumu, uzaya uydu gönderme başarısı ve NATO’nun askeri kanadı dışında kalma özelliği ile sivrilmekteydi. Gerginlik 1 Mayıs kutlamalarında başladı. Aynı gün Nanterre Üniversitesi’nde aralarında Alman Daniel Cohn-BendIt’in de bulunduğu öğrenciler disiplin kuruluna verildi. Öğrenci gösterileri başladı. Cohn-BendIt bu süreçte öğrenci liderlerinden biri durumuna geldi. Göstericilere müdahale eden polise dil çıkarırkenki fotoğrafı bir Mayıs 68 ikonu oldu. (Halen Yeşiller Partisi’nin bir lideri olarak Avrupa Parlamenteri ve Türkiye’nin AB üyeliğinin tutkulu bir savunucusu.) 2 Mayıs’ta Sorbonne Üniversitesi’nde aşırı sağcı Occident militanları öğrenci birliğinin bürolarını yaktı; öğrenciler arası çatışmalar başladı. İlerleyen günlerde üniversite işgali, öğrenci kurultayları, özgürlük şölenleri, şarkılar, danslar, polisle çatışma, tutuklamalar, havalarda uçan kaldırım taşları, yanan otomobiller, coplar, göz yaşartıcı bombalar, barikatlarla kapatılmış Paris caddeleri, fabrikalara ve sivil toplum kuruluşlarına yayılan hareket… 13 Mayıs günü ülke genelinde 1 milyon katılımcılı gösteri yürüyüşleri. 25 Mayıs’ta 9 milyon kişi grevde. Sokaklar toz duman; okul, ulaştırma, posta, telefon, benzin yok. 27 Mayıs’ta hükümet ile sendikalar arasında ücret artışları ve dört haftalık yıllık tatil öngören anlaşmaya halk kurultaylarında ret. Mitterand’ın geçici hükümet talebi... Bu olaylar sırasında Cumhurbaşkanı Charles De Gaulle 29 Mayıs günü bir ara ortadan yok oldu. Almanya’da, Baden-Baden’de konuşlanmış olan Fransız askeri birliklerinin başındaki General Massu ile istişareye gittiği öğrenildi. Ertesi sabah Paris’te 800 bin kişi De Gaulle lehine gösteri yürüyüşü yaptı. Öğleden sonra Paris’e dönen De Gaulle Meclisi feshettiğini ve seçimlere gidileceğini açıkladı. Zamanın göreceliğinde Mayıs 68 olaylarının sonuçları Fransa tarihinde geniş zaman dilimlerine yayıldı: • De Gaulle Haziran’da parlamento seçimleri düzenledi, partisi zafer kazandı. Halkın önemli bir kesimi özgürlükçü başkaldırıya destek vererek meydanları doldurmuş olsa da, demokrasi sayı rejimi olduğunu bir kere daha hatırlattı. İstikrar kaygısıyla yola devam isteyen taraf daha kalabalıktı. • Fakat ertesi yıl De Gaulle bir anayasa reformu için Fransızlardan “evet oyu” talep etti. “Hayır” oyları yüzde 52,41 çıkınca, kaderine razı oldu. Süresinin dolmasına üç yıl kala istifa ederek köşesine çekilmeyi uygun buldu. Fransa’da sağ-sol dengesinin ve birbirini takip edecek farklı partilerin iktidarına dayalı bir siyasetin önü açıldı. • Mayıs 68 olayları dünyayı etkilerken, Fransa toplumu da dünyaya açıldı. Kültürel yenilikçilik, farklı görüşlere açıklık, sorgulayıcılık gibi eğilimler olağanlaştı. Eşzamanlı olarak, komünist rejimlerin baskıcılığına karşı Avrupa solu eleştirisel ve mesafeli bir tutuma geçti. Barışa, doğaya, insani yardıma ve insan haklarına duyarlı uluslararası sivil toplum hareketlerinin kökleri de bu döneme uzanıyor. Örneğin, 1999’da Kosova’da Birleşmiş Milletler adına yöneticilik görevinden sonra 2007 yılında Fransa dışişleri bakanı olan Bernard Kouchner Sınır Tanımayan Hekimler örgütünü 1971’de kurdu. • Bu dönemin önde gelen temalarından biri cinsel özgürlük oldu. Mayıs 68’in dikkat çeken bir simgesi de “pantolonlu genç kızlar”dı. Yetmişli yıllarda doğum kontrol haplarının yaygınlaşması ile kadının iş ortamı ve özel yaşamdaki eşit rolü arasında paralel bir evrim tetiklendi. • Katı disiplinli, ezberci, öğrencinin bireysel kimliğinin ezildiği Fransız okul sistemi de pedagojik bir devrime girdi. Her ne kadar Fransa’da bu özelliklerin bazı kalıntıları halen gözlemlense de, dünyadaki benzer eğitim sistemleri de etkilendi. Türkiye gibi değişimin kamu politikalarında zor hazmedildiği ülkeler hariç. Değişen Dünya Tabii 1968 yılı ile özdeşleşen toplumsal dönüşüm dönemi Fransa’nın ötesinde bir coğrafyada gelişti. İşte yalnızca bir yılın başkaldırı kronolojisi: • Şubat: Çekoslovakya’da “Prag Baharı”. Dubçek hükümetinin “güler yüzlü sosyalizm” deneyimi. • Şubat: Roma’da üniversitenin öğrenciler tarafından işgali. İlkbahar boyunca gösteriler ve grevler. • Mart: Polonya’da öğrenci gösterileri, hükümetin şiddetle karşılık vermesi. • Nisan: ABD’de birçok kentte ırk ayrımına karşı eylemler ve Martin Luther King’e suikast. • Nisan: Batı Almanya’da ayaklanmalar ve gösteri yürüyüşleri • Mayıs: Tokyo’da öğrenci olayları • Haziran: Kanada’da ayaklanma ve gösteri yürüyüşleri • Temmuz: İstanbul’da ABD 6. filosuna tepki eylemleri, güvenlik güçlerinin şiddetle bastırması. • Ağustos: Sovyet tanklarının Prag’ı işgali. • Ağustos: ABD’de Demokrat Parti kurultayında Vietnam karşıtı gösterilerin polisle çatışmaya dönüşmesi. • Eylül: ABD’de kadın hakları hareketinin sokak gösterileriyle güçlenmesi • Ekim: Meksika’da katliama dönüşen ayaklanma bastırma girişimleri • Ekim: Kuzey İrlanda’da şiddete dönüşen gösteri yürüyüşleri. • Ekim: Meksika Olimpiyatlarında kürsüye çıkan ABD’li siyah atletler Tommie Smith ve John Carlos’un siyah eldivenli yumruklarını havaya kaldırdıkları madalya töreni fotoğrafı. • Kasım: Türkiye İşçi Partisi kongresinde “demokratik yolla güler yüzlü sosyalizme” karşı çıkan grubun partiyi ikiye bölmesi. • Kasım: Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının ilk protesto eylemleri ve ilk tutuklanmaları. • Aralık: Öğrenci olayları sonucunda İstanbul Üniversitesi’nin süresiz kapatılması. İleriki yıllarda Batı’da zamanla toplumsal uzlaşma ve demokrasi baskın çıkarken, Türkiye’nin 12 Mart cuntası ve 12 Eylül karanlığına sürüklenmesi. Yıllar akarken toplumlar değişiyor, insanlar da zamanın göreceliğinde savruluyor. Örneğin 1968 yılında François Hollande adında bir ortaokul öğrencisi Katolik okulunda ateist görüşler savunuyor, Nicholas Sarkozy adında diğer bir öğrenci De Gaulle’e destek gösterisine gitmesine izin vermeyen lise müdürüne sinirleniyor, Carla BrunI adında bir İtalyan bebek ise ilk dişini çıkarmaya hazırlanıyordu. Aynı yıl Barack Obama Endonezya’da Jakarta’da ilkokula gidiyor, Tayyip Erdoğan, Necip Fazıl Kısakürek’in şiir okuma etkinliklerine katılıyor, Hillary ClInton Yale Hukuk Fakültesi’ne kabul oluyor, George W. Bush 22 yaşında pilotluk eğitimi alıyor, Usame BIn LadIn Arabistan’da okula gidiyordu. Beatles, Rolling Stones, Jimi Hendrix, Fleetwood Mac, Pink Floyd ve Bob Dylan’lı müzik yıllarında Michael Jackson kardeşlerinden ayrılarak solo kariyere başlıyor, Celin DIon ve Kylie MInogue dünyaya geliyordu. Bu arada Steven SpIelberg isimli bir genç ilk kısa filmini çekerken, Neil Amstrong bir yıl içinde Ay’a ilk ayak basacak insan olacağını öğreniyor, Stanley KubrIck’in Uzay Macerası 2001 isimli filmi gösterime giriyordu. Yine aynı yıl Bill Gates ve Paul Allen adında iki okul çocuğu ilk elektronik oyunlarını tasarlıyorlardı. Mayıs 68‘in öğrenci liderlerinden Daniel Cohn- BendIt’in kırk yıl değerlendirmesi nostaljik sayılmaz: “68 olayları dünyayı değiştirdi. Fakat bugün toplum farklı. Artık yeni düşünceler ve ufuklar gerekiyor”. Kızıl Danny haklı. Artık Mayıs 2018’e bakmalı. Avrupa hala yenilikçi, ilerici olabilir. Çin’den Magreb’e dünya toplumları için Batı demokrasisi hala yakın geleceğin özlemi olmaya devam ediyor. Bunun için Türkiye dahil Avrupa ülkelerinin ihtiyacı olan kudret belki de özündeki devrimcilikte. Mayıs 68’in bazı sloganları hala yankılanabilir: • “Yasaklamak yasak!” • “Gerçekçi ol, imkânsızı iste!” • “Hayal gücü iktidara!” |
|||||