|
|||
|
|||
Alt ve orta düzey gelir grubunun, mortgage kanunu çıksa dahi kolay kolay emlak sahibi olamayacağını biliyoruz. Türk halkının gelir düzeyinin yükselmesi gerekir. Mortgage, üst gelir grubuna yakın olan orta düzey gelir grubu ile üst düzey gelir grubunun emlak sahibi olabileceği bir sistem. | |||
İstanbul Emlak Komisyoncuları Odası’nın başlıca görevlerini tanımlar mısınız?
Kendi üyelerimizin eğitilmesi, bu sektörün dünya devletleriyle, özellikle gelişmiş ülkelerdeki emlakçılar seviyesine getirilmesi için yaptığımız çalışmalar var. Üyelerimizin tüketicilerle olan ilişkileri de çok önemli. Özellikle piyasada bir-iki kişi biraraya geldiği zaman emlakçılar hakkında konuşma yaparlar, herkes bu mesleği yapabilir gibi bir imaj vardır, işte bu imajı silmek için çalışıyoruz. Emlak komisyoncularından gelen şikayetleri Yönetim Kurulu olarak değerlendiriyoruz. Çözemediğimiz sorunları muhakkak üst birimlere iletiyoruz, gerekirse Cumhuriyet Savcılığı’na kadar çıkarıyoruz. Artık tüketiciler de dişlendi ve haklarının oluğunu biliyorlar. Bize yapılan şikayetleri de önce hakem heyetine bildiriyoruz, vatandaşın mağduriyetini %90 çözmeye çalışıyoruz. Hem tüketicilerin haklarını koruyan bir kurum gibi hem de emlakçılarımızın daha aktif bir konuma gelmeleri açısından çalışmalar yapıyoruz. En önemli çalışmamız ise 8 Temmuz 2003 tarihinde Sanayi Bakanlığı tarafından hazırlanan Zorunlu Standart Tebliği’ni yayınlatmak oldu.Bizim hizmet sektörümüzde yayınlanan ilk standart idi. Bu standarda göre; emlak komisyoncusunun mutlaka servis aracı olması gerekiyor. Eskiden emlak komisyoncuları yer gösterme ücreti alıyordu, bu tebliğ ile birlikte bu durum da ortadan kalktı. Ya da müşteri gösterilen bir yeri beğendiyse komisyoncu kaparo talep ediyordu ve bu kaparoları ihtiyaçları için hemen kullanıyorlar, müşteri vazgeçtiği takdirde kaparoları iade etmekte güçlük çekiyorlardı. Bazen mal sahibinin bilgisi dışında bir yeri pazarlamaya çalışıyorlar ve onun adına kaparo alıyorlardı. Bu konu büyük mağduriyetlere sebep oluyordu. Bu tebligat bütün bu sıkıntıları düzene soktu. Mal sahibi ile gayrimenkulünü pazarlayacağına dair bir yazılı akit yapılmasını, müşteriye mutlaka yer gösterme zaptı imzalatılmasını, nihayetinde satın alma ve kiralama kararı verildiği zaman alıcıyla satıcının veya kiracıyla kiraya verenin bir araya gelerek kaparo alışverişi yapılmasını zorunlu kıldı. Mesleğimiz gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de saygın bir meslek haline geliyor. Odanın ileriye yönelik projeleri var mı? Varsa nelerdir? Odamız 1999 yılında önce İstanbul’da sonra diğer illerde de kuruldu. Biz çalışmalara 1995 yılından itibaren başlamıştık. 1985 yılında Paris’te bulunan Dünya Uluslararası Emlak Federasyonu (FIABCI) na üye olmak için başvurduk ve kabul edilmedik. Derneğimiz kurulduğunda tekrar başvurduk, yine kabul edilmedik. Daha sonra Dünya Başkanını Türkiye’ye davet ettik, onun yerine Başkan Yardımcısı geldi ve İstanbul’da üç gün kaldı. Dönüşünde Federasyon’a kabul edildik. Her ay bir ülkede toplantı oluyor, biz de katılıyoruz. Amerika’daki toplantıda Rus başkanla bir araya geldik ve bölge olarak CEREAN adında bir dernekleri olduğunu, buraya doğu ve orta Avrupa ülkelerinin oda ve derneklerinin üye oldukları öğrendik Biz de müracaatımızı yaptık. Orada ki topluluklar da bizim gibi yenilik peşindeler, kendi yörelerindeki gayrimenkul satışını arttırdıkları gibi, eğitimde de başarılı olmuşlar. Rusya’nın meslekdaşlarını yetiştirme ve halkı bilinçlendirme yönünden Avrupa ülkelerinden farkı kalmamış. CEREAN’ın da sürekli toplantıları oluyor, İstanbul Emlakçılar Odası olarak üyelerimizle beraber toplantıları takip ediyoruz. Uzun yıllardır bu organizasyonların içinde olduğumuz için Türkiye’de mutlaka bir uluslararası organizasyon yapmak istiyoruz. Kendimizi çok iyi yetiştirdik ve bu topluluklarla İstanbul’da ve Türkiye genelinde konferanslar ve iş toplantılarını çok iyi organize edebileceğimizin bilincindeyiz. FIABCI’nin her yıl yaptığı toplantılara 6-7 bin kişi katılıyor. Yıl içinde de her ay başkabir ülkede iş toplantıları düzenleniyor, bu toplantılara da 1-2 bin kişi arası FIABCI üyesi katılıyor. Biz 2008’deki Dünya Kongresi’ni Türkiye’de yapmayı önerdik. CEREAN’ın bütün toplantılarına FIABCI üyeleri de katılıyor. CEREAN’ın üyeleri aynı zamanda FIABCI’nin de üyeleri, yani kardeş gibi olmuşlar. 74 ülke var. Gelişmiş ülkelerin yanısıra gelişmekte olan ülkeler de var. Onlar bize: Siz bir CEREAN toplantısı düzenleyin, başkan, yardımcısı ve genel sekreterimiz toplantıya katılsınlar, bakalım nasıl konferans veya iş toplantısı düzenliyorsunuz dediler. Biz de bu konuda CEREAN’la anlaşma yaptık, İstanbul’da bir toplantı düzenlenmesi yönünde onay aldık ve çalışmalarımıza başladık. 29 Nisan - 2 Mayıs arasında İstanbul’da, 2-6 Mayıs arasında da Antalya’da toplantılarımız var. Çok iyi hazırlanıyoruz, hem Türkiye’den, hem de dünyadan çok önemli konuşmacılar olacak. Türkler’in misafirperverliğini, becerikli ve akıllı olduklarını biz bu toplantıda göstereceğiz. Dünyaya açılmanın yanısıra, Türkiye’deki emlak camiasının yeniden yapılanması yönünde de büyük bir çalışma başlattık. Bunlardan bir tanesi Emlak Komisyoncuları ve Emlak Müşavirliği kanun tasarısının hayata geçirilmesi. Gelişmiş ülkelerdeki kanunun Türkiye’ye uygulaması yapılacak. Değerli bir üniversite ve bu konuda uzman birçok danışmanla bu konuyu masaya yatırdık, gerçekten Türkiye’yi kucaklayacak ve emlak sektörünü yeniden yapılandıracak bir kanun tasarısını meclise sunduk, şu anda hala devlet komisyonunda. Şartlar çok zorlaşacak. Herkes büro açamayacak, şu andaki mevcut emlak komisyoncularının hakları korunacak, ama ileriki dönemlerde tahminen 10 yıl içinde, sektörde çalışanların tamamının üniversite mezunu olduklarını göreceğiz. Mesleğimize birçok gruptan talep var. Geçen dönem düzenlediğimiz kursta çok değerli bir bayan doktorun mutlaka emlakçılık yapmak üzere kursa katıldığını öğrendik ve çok gururlandık. Özellikle emekli subaylar, emekli emniyet müdürleri, bankacılar ve de bankalar gayrimenkul işine girmeye başladı. Bu da bu sektöre olan güveni ve yüksek kazancı işaret ediyor. Son dönemde gayrimenkul alım satımıyla yaşanan hareketliliğe bakışınız nasıl? Gayrimenkule olan talep fazları, fiyatların yükselmesi ve “mortgage” olayını değerlendir misiniz? Kredi faizleri hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Geçen sene hükümet tarafından hazırlanan “mortgage” adında bir kanun tasarısı var, henüz yürürlüğe girmedi. Türkiye’de inşaat ve gayrimenkul sektörünün canlandığını gördük. Ayrıca bankalar konut kredisi vermekte adeta yarışa girdiler. Bu sayede bir takım vatandaş mortgage kanunun çıkmasını beklemeden kredi alarak kira öder gibi ev sahibi oldu. Gelişmiş ülkelerde bu kredi faiz oranları yıllık %7 civarında. Biz de bu oran yıllık %40 ile başladı, derken %30, %20, şu anda ise %15’e kadar düştü. Ama herkes ayağını yorganına göre uzatmalı, bu bir fırsattır zannetmemeli, özellikle İstanbul’da yıpranmış gayrimenkul yoğunluğu var. Devlet kayıtlarına göre konutların %70’inde kaçak yapılaşma mevcut, kat mülkiyeti yok. Ayrıca ‘99’daki depremde birçok yapı yıprandı, çoğunun yıkılıp yeniden yapılması gerekirken, kredi faizlerinin düşük olması sebebiyle, sanki bir daha böyle fırsat çıkmayacakmış gibi, aynı konuta bir anda 20-30 kişinin talip olduğunu ve mal sahiplerinin bu talep karşısında fiyatları suni olarak şişirdiğini gördük. Kartzedeler ortaya çıktı, inşallah konutzedeler de ortaya çıkmaz. Mal sahipleri hem kiraya verdikleri hem de oturdukları konutlarını satıp yeni projelerden gayrimenkul edinme peşindeler. Bir taraftan da araştırma yapmadan gayrimenkul alanların bugün sıkıntı çektiğini görüyoruz. Tabi bu bir ticarettir. Vatandaş elindeki malı satıp para kazanmak istiyor, bankalar da para kazanmak için kredi verme peşindeler çünkü bugün bankacılığın bu tip olaylar dışında fazla para toplayabileceği bir alan kalmadı. Faizler yüksek olduğu dönemde herkes parasını bankada tutar, hatta belli bir kesim ana paranın faiziyle geçinirdi. Bu imkan artık kalmadı, gayrimenkule ilgi arttı. Gayrimenkul alırsam kiraya veririm, emekliliğimde de belli bir kazancı garantilerim düşüncesi hızlandı. Şu anda ikinci gayrimenkule talep var. |
|||