|
|||
|
|||
Pırlant Yönetim Kurulu Başkanı HAYRETTIN AKPINAR; müşterileriyle bir seferlik olmayan özel bağ kurduklarını, mağazaya gelen ziyaretçilerinin müşterinin ötesinde bir misafir olduğunu, alışverişin dışında mağazalarına sohbet etmek ve kahve içmek için geldiklerini söylüyor... | |||
Pırlant kaç yıldır bu sektörde, Pırlant markasından biraz bahseder misiniz?
Pırlant, bu yıl 30. yılını kutluyor. Şirketimizi 1976 yılında Mustafa AKPINAR ve Cihat AKPINAR ile birlikte bir aile şirketi olarak kurduk. Öncelikle saat camı imalatı ile başladığımız iş hayatımıza daha sonraları saat yedek parçaları satışını ilave ettik. Kısa sürede tüm Türkiye’ye saat parçası ithal eder konuma geldik. 1983’te saat perakendeciliğine başladık 1991 yılında hem imalatı hem de saat parçacılığını bırakarak tüm çabamızı mağazacılığa yönlendirdik. İstanbul oldukça rekabetçi bir pazar. Siz nasıl bir farklılıkla bu pazarda yer almayı planlıyorsunuz? Evet, hakikaten rekabetçi bir pazar ama bu durum, bizi ve müşterimizi daha da avantajlı bir konuma getiriyor. Çünkü farklılığımızı müşterilerimize sunmaktan iftihar ettiğimiz hizmet kalitemiz ve satış sonrası hizmetlerimizi kapsayan İsviçre standartlarındaki teknik servisimizin kalitesi ve kıymetli saatlere verdiğimiz teknik destek ile ortaya koymaya çalışıyoruz. Satış ekibimizin güleryüzü, müşterilerimizle kurduğumuz sıcak iletişim ve misafirlerimize sunduğumuz özel Pırlant Kahvesi de bu farklılığımızı öne çıkaran öğelerden. Pırlant olarak bu kadar uzun süre bu piyasada kalmanızın sırrını açıklayabilir misiniz? Müşterilerimizle bir seferlik olmayan özel bağ kuruyoruz. Mağazamıza gelen ziyeretçilerimiz bizim için müşterinin ötesinde bir misafir. Alışverişin dışında mağazamıza sohbet etmek ve kahvemizi içmek için gelir müşterilerimiz. Çalışanlarımız ile müşterilerimiz arasında kurulan bu bağ, bizim için mutluluk verici bir durum. Bu elbetteki yaptığımız başarılı CRM çalışmalarının sonucu. Çabalarımızın nihayetinde hizmet kalitemizi sürekli arttırarak en önemli unsurumuz olan müşterilerimizi tatmin ve memnun edebilmek var. Odağımız müşterilerimiz. Pırlant mağazaları ürün çeşitliliğine ve sınıflarına göre bazı farklılıklar gösteriyor bu farklar nelerdir? Pırlant konsept olarak Pırlant Konsepti, Modatech Konsepti ve Oscar konsepti olarak 3 temel konseptten oluşmaktadır. Pırlant Konsepti de 3S ve 2S olarak ikiye ayrılıyor. 3S Konsepti, Kanyon mağazamız gibi Cartier, Franck Müller, Vacheron Constantin, IWC gibi lüks ürün grubundaki markaları içeren konsept. Pırlant 2S Konsept Oris, Longines, Raymond Weil, Rodania gibi orta grup ürünleri bünyesinde bulunduran mağazalarımız. DKNY, Diesel, Guess, Lacoste gibi günün trend ve aktüel moda markalarının yer aldığı Modatech Konsepti. Son olarak da çok geniş bir tüketici kitlesine hitap eden, model çeşitliliği yüksek olan ve sadece Oscar’ Markası’nın yer aldığı Oscar Shop konsepti. Pırlant Kanyon mağazası şu an en fazla markanın ve ürünün olduğu mağaza. Hangi markalar yer alıyor biraz markalar ve modelleri hakkında bilgi verebilir misiniz? Kanyon mağazamızda Vacheron Constantin, Jaeger Le Coultre, IWC gibiklasik, köklü bir geleneğe sahip, yüksek İsviçre saatçılığı markaları,yine bu özellik-lere ilaveten moda yönü de olan Franck Müller, bunun yanı sıra Cvstos, Hublot, De La Cour, Jorg Hysek gibi Türkiye pazarında henüz yeni, trend ve sıradışı modellerin olduğu markalar ile Oris, Longines gibiİsviçre markaları, Hermes, Dior, Versace gibi moda markaları yer alıyor. Temsilciliğini yaptığınız markalar var mı? Evet, Oris, Rodania, ODM Design, Oscar ve Marlen kalemlerinin Türkiye temsilciliğini yapıyoruz. Oris saat ve Marlen kalemleri bu iki marka gerçekten dünyanın ünlü markaları arasında yer alıyorlar. Türkiye pazarına bakışları nasıl? Hakikaten dünya çapında başarılı markalar her ikisi de. Örneğin Oris, Türkiye pazarını oldukça başarılı ve geleceğini parlak olarak görüyor. 102 yıllık bir marka olan Oris, modellerini Türk tüketicisinin beğenisine ve alım gücüne uygun olarak görüyorlar. Özellikle sponsorlukları kapsamında, WilliamsF1 takımı için üretilen saatlere gösterilen ilgiden çok memnunlar. Yine başarılı bir İtalyan markası olan Marlen, Türkiye’de bulunmaktan ve tasarımlarıyla Türk tüketicisinin taleplerini karşılayabiliyor, zevklerine hitap ediyor olmaktan dolayı çok memnun. Son yıllarda Türkiye’de lüks tüketim oldukça arttı bu saat sektörünede yansıdı siz son yıllarda artan lüks tüketim pazar payını nasıl değerlendiriyorsunuz? Diğer ülkeler ile karşılaştırıldığında Türkiye, lüks ürün tüketiminde potansiyeli ve kültürü yüksek olan bir ülke. Türk tüketicisinin saatler hakkındaki kültürü, bilgisi, alım gücü, en güncel olanı takip eden olması Türkiye’yi lüks ürün grubunda başarılı bir konuma taşıyan unsulardan. Müşterilerimiz saat markalarına karşı son derece ilgililer. Bu sebeplerden dolayı, lüks ürün grubu markaları Türkiye’yi her zaman önemli ve etkili bir pazar olarak görüyorlar. Bugüne kadar yurtdışından alışveriş etmeyi tercih eden Türk tüketicileri artık ülkemizden alışveriş ediyorlar. Hemen hemen tüm markalar Türkiye pazarında artık.Bu durum da satışlara yansıyor elbette. Hayrettin bey saatçilik konusunda çok özel projelerinizinolduğunu duyduk; biraz bunlardan bahseder misiniz? Değişik dönemlere ait, antika cep saatlerinden oluşan bir koleksiyonumuz var, bunun üzerine çalışıyorum. Çünkü Türk insanının saatler ile olan münasebeti çok eskilere dayanıyor. Avrupalılardan çok daha eskilere dayanan saat tutkumuz İsviçre saatçiliğini bugünlere taşıyan temel unsurlar arasında. Bugün bu cep saatlerine baktığımızda üzerinde Türk kullanıcılarının isimlerinin yer aldığı, İstanbul için üretilen bir çok saate rastlıyoruz. Ülkemiz adına ender olarak bilinen bu durumun tespiti ve araştırılmasının gerekliliği bizi antika saat koleksiyonu oluşturmaya zorlayan nedenler arasında. Bu koleksiyonu geçmiş yıllarda sergiledik, yine yakın zamanda tekrar sergileyeceğiz. Bir de sektörümüzde bulunan yetişmiş teknik personel yetersizliği bizi bu konuda proje üretmeye yöneltti. Sektörümüze ve ülkemize bu konuda katkı da bulunacak, kaliteli saat ustaları yetiştirebilmek gibi olgunlaşma döneminde olan sosyal bir projemiz var. Gerçekten Pırlant hem vizyon olarak hem de hizmet kalitesi olarak son derece farklılık gösteren bir mağaza konsepti yaratmışçalışanlarınızla geniş bir aileyi andırıyorsunuz. Bunu nasıl gerçekleştirdiniz? Kısacası bu başarıdaki sır nedir? Biz, her şeyden önce çalışanlarımızı ailenin fertleri olarak görüyoruz. Mesleki eğitimlerini ve kariyer planlamalarını sağladığımız personelimiz her birinin diğeri ile özel hukukunun olduğu, şirketin kültürünü benimsemiş, ilkelerimiz ve politikalarımız doğrultusunda hareket ediyorlar. Kurum kültürü çerçevesinde, hizmet kalitemizde ve farklılığımızda elbette çalışan arkadaşlarımızın önemli katkıları var. |
|||