|
|||
|
|||
Çok kişiler vardır şu dünya yüzünde. Kimi kazma sallar, kimi kürek... Kimi yalnız ve yalnız kişisel çıkarını, kimi de içinden çıktığı halkı, dünyaya gözlerini açtığı yurdu düşünür... Kimi dünyaya gelişinin nedenini kavramaktan yoksundur... Kimi düşüncelerini, sevinçlerini, özlemlerini konuşarak dile getirir. Kimileri bu işi, hiç konuşmadan yapar. Konuşmadan, bağırmadan, çağırmadan tüm düşüncelerini bir kara kalemin veya kıl bir fırçanın ucunda toplayanlara ne mutlu!. Bu kişileri anlamak, bunların düşüncelerine ortak olmak mümkün değildir çoğu kez.. Herkes anlayamaz bunları. İşte, bugün size, tüm düşüncelerini bir kara kalemin ucunda toplayan, Avrupalılar'ın taptığı bir Türk ressamının başarısını izaha çalışacağız... | |||
Türk ressamının adı Erol. 1941 yılında İstanbul’da gözlerini açmış dünyaya. İnce, narin bir delikanlı. Sanat aşkı ruhuna işlemiş Erol’un. O kadar kibar, o kadar efendi ki, ilk görüşünüzde bunu sezmemenize imkan yok. Erol, İstanbul’da Matbaacılık okulunu bitirmiş ve bir ara da Güzel Sanatlar Okuluna devam etmiş. Güzel Sanatlar Okulunda müzikle uğraşırmış. Arada sırada resim yaparmış ama, ressam olacağını düşünmezmiş. Daha doğrusu düşünemezmiş anne ve babasının korkusundan. Türkiye’de çoğu ailenin çocuğuna karşı yaptığı tepki ile Erol da karşılaşmış. Erol, eline resim kağıdı alıp da, resim çizmeye başladı mı, anne ve baba “Bırak oğlum şu resim işini de, dersine bak! Ressam olup da, aç mı kalmak istiyorsun?” diye çıkışırlarmış.
FUCHS’UN ÇAĞRISI Avrupa’da herkesin çok iyi tanıdığı, resim galerileri ile ün almış Avusturyalı Prof. Ernst FUCHS, bir gün Erol’un çizmiş olduğu resimlerden bir kaç tanesini tesadüfi olarak arkadaşı Prof. ANTON’un evinde görür. (Prof. ANTON, Erol’un İstanbul’da Güzel Sanatlar Okulu’nda müzik hocasıdır). FUCHS, Erol’un çizgilerini çok beğendiği için Prof. ANTON’dan adresini rica eder ve Erol’u Viyana’ya çağırır. FUCHS, Erol’a yazdığı çağrı mektubunda, bütün masraflarının kendisi tarafından karşılanacağını da açıklar. EROL VİYANA’DA Erol, FUCHS’un çağrısını kabullenir ve Viyana’ya gelir. Erol şöyle anlatıyor Viyana’ya gelişini: “Viyana’ya geldiğimde Prof. ANTON ve Prof. FUCHS’dan başka tanıdığım yoktu. Prof. FUCHS, resim galerilerinden birini, hiç karşılık almadan bana tahsis etti. Çalışmalarıma başladım. FUCHS’un sayesinde sanat muhitine girmem mümkün oldu.” Erol, FUCHS’un galerisinde yaptığı 8 aylık bir çalışmadan sonra, 5 ünlü profesörün resimlerinin de bulunduğu bir sergi de eserleri sergilemiş. DERWISCH EROL Erol, Viyana’da ilk sergilediği eserleri ile ilgili olarak Avusturya gazete ve mecmualarında yapılan kriterleri gösterdi. Gazete kupürlerinin çoğunluğunda şu başlık bulunuyordu: DERWISCH DENEÇ... Bu da çok hoş bir buluştu. Erol’un saçları ve sakalları uzun olduğu için bu adı takmış Avrupalılar. Erol hakkında yazılanları okuyan her Türk`ün göğsü kabarır ve dünyaya Türk olarak geldiğinden ötürü gurur duyar. SESSİZ EROL Erol,çok sessiz bir kişi. Konuşmazsanız, kelime çıkmaz ağzından. Tüm kelimelerini resimlerine, kara kaleminin ucuna hasretmiş. O, yalnız resimlerinde konuşur. Siz O’nun konuştuğunu, neler düşündüğünü ancak tablolarında bulabilirsiniz. KORKUNÇ TABLO “İLAHİ RÜYA” Avrupa sanatını kopya etmekten uzak, kendi benliği ile çalışan Türk ressamı Erol DENEÇ’in tabloları, birbiri ile kıyaslanamayacak kadar güzel. Anlam dolu tablolarda. Abstrak olduğu halde, fantastik bir karakter taşıyan Erol’un tablolarından “İLAHİ RÜYA” adlısının önüne geçip de, şöyle bir baktınız mı, tüyleriniz ürperir. Korkunç tablodur “İLAHİ RÜYA”... Erol, tam 18 ayını harcamış bu tablo üzerinde. Korkunç tablo, diyorum. Çünkü, bu tabloyu izah edebilmek için dünya sanat dilinde bir kelimeye rastlayamazsınız. EROL DENEÇ 1941 İstanbul’da doğdu. 1962 yılında Tatbiki Güzel Sanatlar da misafir sanatçı Prof. ANTON LEHMDEN ile çalıştı. Fantastik ekolün ilk Türk temsilcisi oldu. 1964 Prof. FUCHS’un davetiyle Viyana’ya yerleşti ve ilk sergisini açtı. 1965-1968 Viyana Akademisi Prof. PAUSER ve değerli asistanı Hr. VOGEL’in sınıfında Fantastik çalışmalarını sürdürdü. Akademiye devamı sırasında Fantastik ekolün ünlü sanatçıları ile tanışıp onların çok sayıda sergilerini iştirak etti. Aynı yıllarda resim ve heykel sempozyumlarına katıldı. 1971 Rudi BÖHM, Erol DENEÇ için uzunca bir dokümanter film yaptı. Bu film Viyana 20. yüzyıl Modern Müzesi ve önemli merkezlerde gösterime sunulmuştur. 1964-1973 Viyana’da ikamet edip Avrupa Kültür şehirlerine inceleme seyahatlerinde bulundu ve Türkiye’de başladığı klasik Türk müziği çalışmalarına keman ve ud ile devam edip, yanı sıra sitar ile Hint müziğine merak sardı. 1973 yılında Avusturya’da evlendi ve dört kızı bir oğlu oldu. İçindeki tabiat sevgisini keşfedip Alp dağları eteklerinde bir tepeye yerleşti ve çalışmalarını sürdürüp Avrupa’nın önemli şehirlerinde devamlı sergilere katıldı. 1982 yılında Avusturya televizyonu ünlü rejisör Wolfgang LEZOWSKY, Erol DENEÇ’in dokümanter filmini yaptı ve Avrupa’nın büyük şehir televizyonlarında gösterildi. 1989 yılında Türkiye’ye kesin dönüş yaptı. 1991-1995 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Kültür Merkezi`nde resim öğretmenliği yaptı. Üsküdar Emin Ongan Klasik Türk Musikisi derneğinde keman çalmaktadır. 1994’den bu yana açtığı sergiler 150’yi aşmıştır. 1995 yılında İFAR (İstanbul Fantastik Realizm) grubunu kurdu. 2001`de ders vermekte olduğu Art Akademi Kuruçeşme merkezinde (E) Grubunu kurdu. Derslerine Art Akademi ve Moda`daki kendi atölyesinde devam etmektedir. |
|||