|
|||||
|
|||||
Gelişmiş ülkeler gibi Türkiye’de, dünya pazarlarındanasıl yer alacağını çok iyi saptamak zorundadır. Ancak, bunun sonunda dünya ekonomisi ile bütünleşmede iyi sonuçlar elde edilecektir.
Kainatta yaratılmış en yüce varlık “insan” olduğuna göre, her sistem insanın refahı ve mutluluğu için vardır. İnsan ancak ferdi refah ve mutluluğunu sağlayabildiği takdirde, özlediği refah ve mutluluk düzeyine ulaşabildiği ölçüde başarılı sayılabilir. Bireysel refah ve mutluluğun en güçlü ve en güvenilir kaynağı ise, bireyin bizzat “kendisi”dir. Kişinin iyi yaşam standardına ulaşma arzusu ve içgüdüsü bu yaşam standardına ulaşabilmek için seferber etmekten asla kaçınmayacağı, girişimcilik, yaratıcılık ve üretkenlik becerileri ile gerçekleşebilir. İşte Türkiye’nin de 21. yüzyıla girerken benimsediği mutlak amaç, Türk insanının bireysel refah ve mutluluğunu dünyanın en müreffeh ülkeleri düzeyine en kısa zamanda çıkarmaktır. Dünyanın ekonomik ve jeopolitik koşullarında, özellikle son yıllarda meydana gelen süratli yapısal değişiklikler karşısında, Türkiye yeniden yapılanmaya giderek kaynaklarını ve imkanlarını daha rekabetçi ve uluslararası bir şekilde kullanmak zorundadır. Türkiye’nin geleceğini biçimlendirme çabalarında, dış ticaret politikasını, dünya çağındaki yönelimlere ve bu yönelimlerin etkileşim alanlarına göre tespit etmesi kaçınılmazdır. Pazarların bütünleştiği bugünkü dünyamız da, bütün ülkelerin yaptığı gibi Türkiye’de dünya pazarlarında nasıl yer alacağını çok iyi bir şekilde saptamak zorundadır. Bunun sonucunda dünya ekonomisi ile bütünleşme ve sosyo-ekonomik kalkınmada önemli sonuçlar elde edilecektir. Türkiye’nin dünya ekonomisi içersindeki ağırlığını en üst düzeye çıkarabilmesi için, kısa ve uzun dönemli ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak yenilikçi ve yaratıcı bir biçimde kendisini sanayi ürünlerini ve hizmetlerini dünyanın değişik bölgelerinde tanıtmayı hedeflemesi kaçınılmazdır. Dünya pazarlarına girişi hızlandırabilmek için kaynaklarımızı ve teşvik sistemimizi rekabet gücü sağlayacak yeni stratejilere ve politikalara yöneltmek zorundayız. Asya’dan sonra dünyanın en büyük kıtası olan Afrika, barış ve hoşgörü içinde globalleşen dünyadaki yerini almayı beklemektedir. 600 milyonluk dinamik nüfusu ile üretim, eğitim, bilgi, sevgi ve dostluk açısından ki Afrika – doğal kaynaklarının zenginliği, önemli bir tarım ve maden üreticisi konumuyla – 21. yüzyıla damgasını vuracak ekonomik ve siyasal bir merkezdir. Bağımsızlık mücadeleleri ile Avrupalı sömürgeci ülkelerin terk etmek zorunda kaldıkları eski Afrika’da bu yüzden irili ufaklı 51 yeni devlet oluşmuştur. Avrupalı sömürgeci devletlerin çekilmesi ile meydana gelen boşluk, kısa bir süreç sonunda süper güç devletler tarafından doldurulmuştur. Bunun yarattığı sıkıntılar da süregelmektedir. Gelecek yüzyıldaki fonksiyonları itibariyle Türkiye eski konumu olan “Asya-Avrupa köprüsü” rolünü, “Asya Afrika köprüsü” olarak da geliştirecek, Doğu-Batı ile Kuzey-Güney yarıküreleri köprüsü olacaktır. Yani bu durumda 21. yüzyılda Türkiye, siyasi ve ekonomik bakımdan hassas bir kavşakta yönlendirici konumda olacaktır. Bundan dolayı, dünyadaki siyasi ve diğer değişiklikler paralelinde dinamik ve girişimci ihracat politikalarımızı saptayıp, şimdiye kadar ihmal edilmiş olan Afrika Kıtası ile ilgili ihracat ekolümüzü oluşturmalıyız. Bu kıta için özellikle önemli fonksiyonlar icra edebilecek güç ve potansiyele sahip küçük ve orta ölçekli işletmelerimiz vardır. Bu firmalarımız yatırım-üretim-pazarlama aşamalarında yeterli araştırma-geliştirme desteğini alamamaktadırlar. Türkiye, tarihteki referansı, teknik kabiliyetleri ve ara kademe elemanlarının yetişmişlikleriyle Afrika’nın kalkınma ve gelişmesinde çok önemli bir rol oynayabilecek durumdadır. Yeniden yapılanma arayışındaki bu kıtada alt yapının, ulaşımın, telekomünikasyonun, enerji kaynaklarının, hammaddelerin, doğal kaynakların, zirai potansiyelin ekonomiye kazandırılıp hayata geçirilmesinde, - bu aşamaları yakın tarihte yaşayıp geçirmiş olan – Türk milletine de insanlık adına büyük ödevler yüklemektedir. Ayrıca bu yeni pazar ülkeleri, kalkınmada bir geçiş ve atılım konumunda olduklarından modern teknolojinin uygulanması aşamasında, altyapı - eğitim - sağlık ve diğer kamu faaliyetlerinde yeni ivmeler kazanma durumundadırlar. İşte bundan dolayı bu pazarlar da sınai ve tarım maddeleri pazarlaması süratle artış gösterebilir. Türkiye için yeni pazar özelliği taşıyan bu kıta ülkelerinde stratejik konum kazanabilecek kuruluşlara, finans, planlama ve altyapı desteği sağlamak, Dünya Bankası ile İslam Kalkınma Bankası’nın oluşturduğu özel statülerden yararlanmak, ihracatımızın önemli ölçülerde artışını sağlayacaktır. 21. yüzyılda güçlü bir konumda olabilme amacına erişmenin vazgeçilmez ön şartı, hiç kuşkusuz bu değişimi yaratacak kadroların özverili çalışmaları, bilgi ve birikimlerini topluma sunmaları ile başlamalıdır. 600 milyonluk “Siyah Nokta” ve “Afrika’nın İsviçre’si” Erozyona uğrayana dünyayı kıskandıran doğal güzellikleri, platoları ve yemyeşil bitki örtüsüyle yoksulluğun yazgı olmasını kabullenemeyen, gerçekleri ve imkanlarını bilen, ayakları sağlam basan Uganda ve Ugandalılar, onurlu, kültürlü ve bilinçli yapılarıyla her şeye yeniden başladıklarının farkındadırlar. Kabına sığmayan dinamizmi, enerjisi ve dünya ile bütünleşmeye hazır düşünce tarzı, demokrat, barışsever, özgürlükçü ve sağduyulu yapıları, her türlü inanca hoşgörü ile bakan, soğukkanlı ve ölçülü davranışlara sahip insanlarıyla hakları olan her şeyi elde edeceklerini sergilemektedirler. Beyaz Afrika ile Siyah Afrika’yı bütünleştiren, dünyayı bu bütün içinde global kabuleden, coğrafi durumu komşularıyla paylaşma bilinci ve organize kabiliyetlerinin doğal birikimi ile, benzer özelliklerinden dolayı İsviçre’yi andıran Uganda, Ekvator’un umudu ve 300 milyonluk Doğu Afrika’nın çıkış kapısıdır. ... Yazdık da Ne Oldu? • 600 milyonluk dinamik nüfusu ile üretim, eğitim, bilgi sevgi ve dostluk açlığındaki Afrika, doğal kaynaklarının zenginliği, önemli bir tarım ve maden üreticisi konumuyla 21. yüzyıla damgasını vuracak ekonomik ve siyasi bir merkezdir. • Türkiye, tarihteki referansı, teknik kabiliyetleri ve ara kademe elemanlarının yetişmişlikleri nedeniyle Afrika’nın kalkınma ve gelişmesinde çok önemli bir rol oynayabilecek durumdadır. • Bu kıta için özellikle önemli fonksiyonlar icra edebilecek güç ve potansiyele sahip küçük ve orta ölçekli işletmelerimiz vardır. • Korkmayın, yemezler!.. Siz yamyamları başka kıtalarda daha çok bulursunuz... |
|||||