|
|||||
|
|||||
“İstanbul 4. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun, 6. yüzyılda Bizans’ın, 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti oldu. Bugün 21. yüzyılda ise, İstanbul Türkiye’nin küresel rolünün simgesi, bir Avrupa megapolü, bir dünya kentidir”. Yakın geleceğin tarihine bu kaydın düşülmesi olasılığı yüksek. Fırsatlar çok iyi kullanılır, bilgi ve deneyimler değerlendirilir, yetenekler hareketlendirilir, yaratıcılık cesaretlendirilir, dar çevre çıkarcılığı itibar kaybedebilir ve siyaset akılcı olabilirse. İstanbul 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti olacak. Bu paye çok önemli fırsatlar getiriyor. Bunu iyi anlayan bir girişim sayesinde 2010 adaylığı başarıya dönüştü. (İstanbul 2010 Koordinasyon Kurulu’unda Başbakan Yardımcısı Hayati YAZICI başkan. Üyeler dışişleri, içişleri, maliye ve kültür ve turizm bakanları, vali ve belediye başkanı, danışma kurulu başkanı Hüsamettin KAVİ ve yürütme kurulu başkanı ve girişimin öncülerinden Nuri ÇOLAKOĞLU. Bu süreçte İstanbul milletvekili Egemen BAĞIŞ ve Belediye Başkanı Kadir TOPBAŞ’ın destekleri önemli rol oynadı). Daha önce Paris, Atina, Madrid gibi tanınmış başkentler, Avignon, Floransa, Krakov gibi kültür turizmi merkezleri ve Cork, Selanik, Rotterdam gibi daha az turistik fakat önemli kültürel birikim sahibi Avrupa Kültür Başkentleri oldu. İstanbul 2010’da sorumluluk alan yönetici, sanatçı ve kurumlara, etkileyici gündemine ve yaratıcı projelerine bakınca ufukta başarılı bir “Avrupa’da İstanbul Yılı” beliriyor (www.istanbul2010.org). Ne kazanacağız? Hedef 2011. Kentin 2010’da kavuşacağı dinamiği sürekli kazanımlara dönüştürmek. 2010 enerjisinden yepyeni bir kentin 21. yüzyıl sinerjisini elde etmek. İstanbul 2011’e ve ötesine hazırlanmak önemli, çünkü: - Ulusal çıkar: Her ülkenin en uluslararası kenti, aynı zamanda o ülkenin imajının da itici gücü oluyor. Dış politika, yatırımlar, turizm, mesleksel, bilimsel, akademik, sivil toplumsal ve kültürel ilişkiler ve de ülke yurttaşlarının uluslararası rekabet gücü açısından ülke imajı çok önemli bir katma değer kaynağı. - Ulusal kalkınma: İstanbul’un dünya kentleri arasında ekonomik ve kültürel bir çekim merkezi olarak daha da öne çıkmasının olumlu etkileri il sınırlarını aşacak. Ülkemizin diğer kentlerinin de dünya haritasındaki konumları güçlenecek. - AB hedefi: AB’ye uyum sürecinde ilerledikçe, halkın yükselen yaşam standartlarıyla birlikte kent yaşamının da niteliği artacak. Diğer taraftan, kültür başkenti etkinlikleri vesilesiyle İstanbul’un Avrupalılığı pekişecek. Avrupa’nın küresel ölçek, etkinlik ve renk sahibi birkaç kentinden biri İstanbul. Batı’da Londra bir Atlantik kapısıdır. Denizler aşırı bir imparatorluk geçmişinden 21. yüzyıla uzanan bir uluslararası finans, moda, sanat, turizm ve kent yaşamı merkezidir. Doğu’da da benzer bir rolü ancak İstanbul oynayabilir. İstanbul Avrupa için bir Avrasya geçidi, yeni bir dünya kenti; muazzam bir artı değer. Kent markası Küreselleşme kentleri markalaşmaya yönlendiriyor. Yatırımlar, girişimcilik, ihracat, finans, sanayi, teknoloji, bilim, spor, turizm, yetenek göçü ve saygınlık için çetin bir uluslararası yarış ortamı var. Kent halkının birer seçmen ve vergi mükellefi olarak memnuniyeti açısından da belirleyici bir rekabet bu. Kentlerin ve ülkelerin marka değerinin bireylerce algılanışını ölçen kuruluşlardan Anholt birbiriyle kesişebilen altı temel kıstas kullanıyor (www.citybrandsindex.com) 1- Varoluş: Kentin uluslararası konumu. Ziyaretçi sayısı. Dünyaca meşhur özellikleri. Dünya kültürüne, bilime, teknolojiye, sanata, yaratıcılığa ve kent yönetimi uygulamalarına katkısı. Kentin imajı. 2-Mekan:Doğal konum, mimari yaratıcılık, estetik görüntü, açık hava alanları, iklim, çevreyi koruma ve geliştirme başarısı. Kentin güzelliği. 3- Olanaklar: Kentin ekonomik ve sosyal çekim gücü. Uluslararası kuruluşlara, şirketlere, yöneticilerine ve ailelerine sunduğu olanaklar. Ekonomiden, sanata ve bilime her alanda kente katma değer sağlayacak yaratıcı ve girişimci göçmenlere açıklığı. Uluslararası rekabet gücü sahibi üniversiteleri. Kentin cazibesi. 4- Nabız: Kentin canlılığı, yaşam heyecanı. Kent yaşamının turistik, mesleksel, toplumsal, sanatsal, gastronomik ve kültürel titreşimleri. Gece yaşamı. Sokak yaşamı. Kente gitme isteği, kentte aradığına ulaşma kolaylığı, kenti yaşama keyfi... Kent kültürü. 5- İnsanlar: Kentin esas dokusu insanlarıdır. Uygar, dostça, nazik, yabancılara önyargısız, kadın-erkek eşitliğini içselleştirmiş, İngilizce iletişim yeteneği oranı yüksek insanlar. Kentinin geçmişini özümseyen, yeni eğilimlerinin heyecanını yaşayan yurttaşlar. Küresel dinamizmi, 21. yüzyılın yenilikçiliğini, yaratıcılığın şevkini gezegenin diğer insanlarıyla paylaşan kentliler. Ve de bu insanların çağdaş ve güvenli kenti. 6- Ön koşullar:Günlük yaşamın kalitesini belirleyen altyapı. Konut, okul, hastane, toplu taşıma, trafik, parking, spor alanları, parklar, temiz kent, hava ve su... Kent sanatı. Bu kıstaslar temelinde her yıl dünyanın önde gelen kentleri sıralamasında öne çıkanlar hemen hemen aynı: Sydney, Londra, Paris, Roma, New York, Barselona, ... Son zamanlarda bazı kentler de çarpıcı mimari atılımlarıyla bu yarıştalar. Dubai’nin mega emlak projeleri, fianghay’da Pudong gökdelenleri, Pekin’deki yeni opera, havaalanı ve televizyon binaları son derece etkileyici. Fakat kent kültürü ve sanatı adına yolları uzun. İstanbul ise her kıstas açısından etkileyici bir hazineye ve de aşılması gereken trafik, su, çarpık kentleşme gibi derin sorunlara sahip. İşin ucunda Türkiye açısından büyük ulusal kazanç var. İşte İstanbul 2010 bu nedenle çok iyi bir fırsat ve sonrasında İstanbul 2011 ve ötesi bu nedenle çok önemli. İstanbul markası İstanbul’u yaşarken, gezilen başka kentlerde, kişisel kitaplığın İstanbul sayfalarında, uluslararası görüşmeler, konferanslar ve sohbetlerde ve konunun uzmanlarını okur ve dinlerken bir çok görüş oluşuyor ister istemez. İşte bu çerçevede eksik bir öneri listesi: 1. İstanbul kültürü kampanyası. İstanbullu olmak bilincine yönelik kapsamlı bir kampanya. Okullar, sivil toplum, medya ve iş yerlerinin ittifakıyla gerçekleşebilir. Olimpiyatlar öncesinde Pekinlilere İngilizce sözcükler ve yerlere tükürmemeyi öğreten kampanyadan çok daha iyisini tasarlamak mümkün. İstanbullulara kentlerinin tarihinin, müzelerinin, yaşam sanatının, doğasının ve insan sermayesinin bilincinde, nazik ve açık fikirli yurttaşlar olmak yakışır. 2. İstanbul’un simgesi. Bu kentin bir kule, meydan, opera binası veya gökdelen gibi bir simgesi yok. Boğaz olmalı bu simge. Boğaz’da denizgezintisi tılsımlıdır. Turizmin ötesinde, nice yabancı yatırımcı veya siyasetçinin derin Türkiye sempatisi bir Boğaz turunda başlamıştır. Örneğin Bebek’ten binilen küçük vapurdan seyredilen yalılar, kahveler, lokantalar, yeşil tepeler, boğaz köprüsü, arkadan gözüken gökdelenler, tekneler, şilepler ve martılarla süslü bir gezinti unutulmaz bir deneyimdir. İstanbul ve Türkiye deyince fon görüntüsüne boğazın maviliği hakim olabilmeli. 3. Kentin renkleri. Her markada dış görüntü önemli. Taksileri, toplu taşıma araçları, kent mobilyaları ve logosunda kentin renkleri hakim olmalıdır. Hong Kong’un kırmızı-turuncu renk paletinde şekillenen ejderhalı logosu için yapılan ayrıntılı çalışma iyi bir örnek (www.brandhk.gov.hk). İstanbul’a turkuvaz ve erguvan renkleri özellik katabilir. Turkuvazda Boğaz ve titreşim, erguvanda boğaz tepelerinin baharı, Doğu Roma’nın imparatorluk moru ve Osmanlı kaftanlarının tonları çağdaş bir tasarımla yakalanabilir. Turkuvaz taksiler, erguvan otobüsler ... Logo için ise “lale” yalın ve estetik bir tercih olabilir. Ve tabii bir çok kent için olduğu gibi bir motto: “I love New York”, “Be Berlin”, “I Amsterdam”, “ |
|||||