MAKRONOT Murat GENER
Girişimci-Ekonomist
“Ne İş Olsa Yaparım Abi...”
ve Süpermen
 
Öykünerek izlediğimiz gelişmiş ülkelerde işin uzmanlarından profesyonel danışmanlık desteği almak hayatın bir parçası. Sözgelimi çocuklarıyla iyi geçinemeyen aileler o ülkelerde çözümü profesyonel aile danışmanından alırken, ülkemizde anne babalar “benim çocuğum, sorunu ben çözerim” yolunu seçiyorlar. Sonuç kaybolan gençlik oluyor çoğu zaman. Yine gelişmiş ülkelerde dev şirketler iç işleyişte daralıp çoğu hizmetini dışarıdan satın alarak ayakta kalıyor ve dünyaya mal oluyorlar. Ama Türkiye’de durum çok farklı. Bizim ülkemiz “ben ne iş olsa yaparım abi”ciler ülkesi. Dışarıdan hizmet satın almak ayıp ya da beceriksizliğin bir göstergesi. Herkes Süpermen. Ve bu topraklarda bol bol kriptonit var. Hani şu Süpermen’i çaresiz bırakan malum taştan.

MİNİ KRİZ VE SONBAHAR EKONOMİSİ
Yılın son 3 aylık dönemine girerken bildiklerimizi ve bilemediklerimizi alt alta koyarak başlayalım. Önce neleri bildiğimize bakalım.

Ülkemiz, Mayıs başında yabancı yatırımcıların, biraz bizim iç dinamiklerimiz – bu makalede bu dinamiklere kriptonit diyeceğiz – biraz da yurtdışındaki etkiler nedeniyle kaçmasıyla başlayan “mini krizi” atlattı. Bunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz çünkü o günlerde aşırı dalgalanan döviz piyasaları bugün nispeten dengesini buldu. Yine o günlerde apansız fırlayan faizler gerilemeye başladı. Bu ilk bildiğimiz.

Bir diğer bildiğimiz ekonominin mevsimsel etkileri. Kuzey yarımkürede yaz bitti. Yani rehavet sona erdi. Her ne kadar yaz, sezon boyu süren büyük indirim ve taksitlendirme kampanyalarıyla geçilse de yine de kışın ilk sinyallerini verdiği bugünlerde harcamalarımız ister istemez artacak. Artan harcamalar yani yükselen talep arz eğrisini kaydıracağı için de fiyatlarda mevsimsel bir yükseliş olacak. Ama buna karşın sadece para piyasası değil reel piyasada da hareket başlayacak. Çok genelleyerek söylersek ortalıkta dolaşan para miktarı arttıkça reel sektör can bulacak.

Bu yeni dönemde Türkiye ekonomisinin büyümesi ve ekonomimizin geçen bahar sonunda yaşadığımız “mini kriz” benzeri krizlere karşı canlı kalabilmesi için en ciddi etkiyi reel piyasadaki hareketliliğin yapacağı aşikar. Merkez Bankası bir yandan enflasyonist etkileri dizginlemek adına önlemlerini aladursun diğer yanda reel piyasa canlanmak adına hareketliliği yeniden başlatacaktır. Bu etkileri en ciddi göreceğimiz yerlerden biri yine inşaat sektörü olacak.

İNŞAAT PATLAMASI
Önümüzdeki dönemde özellikle de yeni bir yaz gelene kadar özellikle inşaat piyasasının harekete geçmesini beklemekte fayda var. Ancak bu yeni dönemde bazı kısır döngüler de bizi bekliyor olacak. Şöyle ki; 1999 depreminin ardından mini değil “dev kriz”in üstesinden gelen inşaat piyasası 2001 krizinden de çıktı sonrası malum… İnşaat patlaması.

Belki Türkiye ekonomi tarihinin sayfalarında bile yer alabilecek türden bir patlama yaşadık, 2001’den 2006 başına kadar. Bu etki hala sürüyor ancak ama bugünlerde bu piyasada bazı dengesizlikler baş göstermeye başladı. Uzun yıllar boyu daralan ve daralmaya paralel talep biriktiren inşaat sektörü 2001 – 2006 arası devasa projelere imza attı. Öyle bir dönem yaşandı ki çoğu zaman üretilen projeler daha maket halindeyken satıldı. Bunun nedeni basitti. Büyük 2001 bunalımı atlatılmış, yeni bir tek parti iktidarı hem de “inşaata ağırlık vereceğim, duble yol yapacağım” gibi vaatlerle iktidara gelmişti. Yıllardır sınırlı üreten sektör artan talebe yanıt bulmakta gecikmedi. Toplu konut inşaatları ülkenin dört bir yanına yayıldı. Sonra ne mi oldu? Sonra ülkede bir anda o hep bahsini ettiğimiz iç dinamikler yani bizim kriptonit harekete geçti.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri, danıştay saldırısı, seçim sürecine girildiğini haber veren televizyon reklamları, gazete ve televizyon haberleri v.s… Kriptonit yabancıyı ürküttü. Döviz piyasası sonra da ülke ekonomisi çalkalandı.

BİLİNÇSİZ MÜTEAHHİT PROMOSYONU
Şimdilerde özellikle son dönem inşaat patlaması zamanında bina yapan müteahhit firmalar satamamaktan şikayetçi. Çoğu inşaat firmasının adeta hızlı tüketim malları sektöründe olduğu gibi “bugün al sonra öde”,“ev al tatil kazan” gibi bilinçsiz promosyonlara başvurduğunu gözlemliyoruz.

Son söz bu yeni dönemde ne olacağını merak edenlere. Bu yeni dönemde inşaat sektörü yeniden kıvılcım bulacak. Yüksek maliyetlerle üretilen, bir kısmı satılan ancak büyük bölümü hala alıcısıyla buluşamamış yaşam alanlarının kısa sürede alıcıya ulaştırılması için faaliyetler başlayacak. “Kendim yaptım kendim satarım” diye düşünen inşaat firmaları bu satışları daha yaratıcı ve etkili pazarlama metodlarıyla gerçekleştirmek için profesyonellerden danışmanlıkdesteği alacaklar. Böylelikle de Türkiye gibi her daim bıçak sırtında yürüyen ülkemizde danışmanlık sektörünün yükselişini izleyeceğiz.

“NE İŞ OLSA YAPAMAM…” İşte bu yüzden her ne kadar ayağını yere sağlam basmayan esnafı vursa da mini mini krizlerin gelmesi ve bu krizlerin kısa sürede derinlemesine etkiler bırakmadan karar vericilerin etkili ve zamanında tavırlarıyla kısa yoldan atlatılması iyidir. Ülkemiz bu yolla “ne iş olsa yaparım abi”cilerden kurtulup bir an önce, “ben işimi yaparım, ama yapamadığım yerde profesyonel destek alırım abi”ciler ülkesi haline gelecek. Yeni “Süpermen” danışılana denecek.

Zaten doğrusu da bu değil mi…