EKONOMİK FORUM Prof. Dr. Sadi UZUNOĞLU
Trakya Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi
İnanan Kuşku Duymaz...
 
Merkez Bankası’nın enflasyon raporunda; enerji fiyatlarının artışından dolayı cari açık artışları analiz edilmiş. Buna göre enerjide fiyat artışı olmasaymış, cari açık 2004 de 2.4, 2005 de 7.8 milyar dolar düşük çıkacakmış. 2006 için fiyatların bu şekilde devam etmesi halinde 10 milyar dolar olacakmış bu tutar.

Bir bölümü hariç ama genelde ekonomi konusunda basında değerlendirmeler yapan yazar, uzman arkadaşlarımız da bu raporu alıp ciddi biçimde değerlendiriyor. Yani Merkez Bankası piyasaya “oyalansınlar” diye bir rapor açıklıyor ve çoğunluk bunun etrafında kalarak ekonomideki gelişmeleri analiz etmeye çalışıyor, böylece gündemi Merkez Bankası oluşturuyor ve piyasalara da “enflasyon hedefini neden tutturamadıklarını” anlatmış oluyor. Bize de raporun teknik ayrıntılarında “boğulma” kalıyor. Oysa olan biten oldukça basit…

Raporda anlatılmak istenen şu;

1. Biz IMF’in verdiği programa sıkı sıkıya bağlı olarak bir program uygulamaya devam ediyoruz.

2. Para politikasını da “enflasyon hedeflemesine” göre belirledik ve mutlaka hedeflediğimiz enflasyonu tutturacağız. Politikamız da bu çerçevede şekillenecek.

3. Eğer enflasyonda sapmalar olur ise faiz silahını kullanarak ekonomiyi soğuturuz. Ekonomide talebi kısarsak bir taşla iki kuş vurmuş oluruz: hem enflasyonu kontrol ederiz hem de cari açığı…

4. Uyguladığımız programda Türk Lirası’nın değerlenmesi doğal ama biz kura karışmıyoruz. Cari açık da zaten dünyadaki enerji fiyatlarındaki yükselişten kaynaklanıyor. Yoksa bütün işler zaten yolunda gidecekti…

İşte Merkez Bankası’nın eski ve yeni tüm politikalarını dolayısıyla ekonomi yönetiminin uygulamalarını destekleyenlerin savunmalarının temelinde yatan tezler bunlar…

Bu tez yalnızca yeni Merkez Bankası yönetimi değil eski yönetim tarafından da “inançla” savunuluyor. Eski yönetim de kendi uygulamalarını aklamak için genelde yeni yönetimin yaptıklarına destek veriyor. Bir kaç noktada itirazları var o da son yapılan faiz artırımı.

Evet enerji fiyatları artmış olmasaydı; bir taraftan enflasyon hedefi tutturulmuş olacak bir taraftan da 30 milyar dolara ulaşması beklenen döviz açığımız daha düşük düzeyde kalacaktı…

Ne kadar basit değil mi…

Bir ülkenin ekonomisini, bir diğer ifade ile 72 milyon insanın kaderini neredeyse elinde tutan eski ve yeni Merkez Bankası yönetimi (bunlara hükümet kanadı da dahil), enerji fiyatlarının geleceği konusunda tahmin yapamadık diyemiyor. Çünkü bunlar inanmış... Neye inanmış? Petrol fiyatları başta olmak üzere dünya ekonomisindeki gidişatın iyi olacağına inanmış! Şüphe duymuyorlar, her şey iyi olacak. Peki ya tersi olursa ne olur diye düşünemiyorlar. Çünkü inanmışlar… İnanırsanız aksini düşünemezsiniz… Ön kabulleriniz olur. Kuşkuya yer yoktur…

Oysa dünyadaki gelişmeler çok dinamik. Son on hatta son beş yıldaki ekonomik ve politik gelişmelere bakın. Yüzünüzü Ortadoğu’ya çevirin. Neler oldu… Ama bunlar bakamazlar, göremezler, aksini düşünemezler. Çünkü inanmışlar… IMF ile birlikte bir ekonomi senaryosu üretip, kendi inandıkları çevrede hareket ediyorlar. Dünyada hammadde ve enerji fiyatlarının artışı 2001 yılı Eylül ayından bu yana devam ediyor ve ABD ve diğer gelişmiş ülkeler 2004 yılının Haziran ayından bu yana faiz artırıyorlar. Sonuçlarından kendileri de emin değil. Bu kadar belirsiz bir ortamda ne yapacaklarına şaşırmış durumdalar…

Biz ise inanmışız… Herşey bizim lehimize olacak. Dünyada işler kötü ama bizde hep iyi olacak… İnanmış arkadaşlar, lütfen şu enerjiyi falan bahane etmeyin. Bu zaten bilinmeyen bir şey değildi ki. Artık gelin, şu programı ve bize yutturulan “enflasyon hedeflemesini” temelden tartışalım.