Alternatif Yatırım Enstrümanları İ.Emre PESER
Sermaye Piyasası Danışmanı
Dünya ekonomisinde önümüzdeki dönemde beklenen yavaşlama
 
Dünya ekonomisinde önümüzdeki dönemde beklenen yavaşlama, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomiler üzerinde önemli etkiler yaratacaktır. Bu etkilerin neler olabileceği ve FX ( foreks ) piyasalarını nasıl etkileyeceği birçok yatırımcının cevap bulmak isteyeceği en önemli sorulardan birisi olarak karşımızda durmaktadır. Bizde bu ayki yazımızı, hepimizi yakından ilgilendireceğini düşündüğümüz bu konuya ayırmayı uygun bulduk.
Önümüzdeki dönemde ABD ekonomisindeki yavaşlamayı diğer gelişmiş ülke ekonomilerinin de takip edecek olması kaçınılmaz bir gerçek gibi duruyor. Gelişmiş ekonomilerin yanı sıra gelişmekte olan ekonomilerde, globalleşen ekonominin etkisiyle enflasyon baskısı ve döviz kurlarında düzeltme ihtiyacı duyabileceklerdir.
Gelecek günlerde ülkelerin farklı şekillerde yaşayacakları gelişmelere ışık tutacağını düşündüğümüz bir analizi sizlerle paylaşmak istiyoruz. Bu analiz en basit analizlerden bir tanesi olmakla beraber, ekonomilerin iç ve dış denge rakamlarına göre hangi pozisyonlarda olduklarından faydalanarak döviz kurlarında olabilecekler konusuna ışık tutarak bizlere fikir verecektir. İç ve dış denge verilerini birlikte incelediğimizde, döviz kurunda bir düzeltme ihtiyacının olup olmadığı ve iç talebi canlandırmak veya yavaşlatmak için gerekli olacak faiz hareketleri hakkında fikir sahibi olabileceğimizi düşünüyoruz.
Bu analiz ışığında ekonomileri kabaca dört bölgeye ayırarak inceleyeceğiz. Bu bölgelerden bir tanesini, cari fazlaya sahip olan ve neredeyse tam kapasite ile çalışan ülkeler oluşturacaktır. Bu bölgeye dahil olan ve enflasyon baskısını halihazırda hissetmeye başlayan ülkelerin paralarının değer kazanmasını beklemek yanlış olmasa gerek diye düşünülmelidir. Bu ülkelere örnek olarak; Tayvan, Singapur, Peru ve Çin gösterilebilir. Bu ülke paralarının önümüzdeki dönemde daha fazla değer kazanması veya en azından reel anlamda daha fazla değerlenmeleri beklenmelidir. Diğer tarafta ise paraları değer kaybetmeye aday ülkeler arasında; İngiltere, Yeni Zelanda, Türkiye ve Macaristan sayılabilir. Bu ülkelerin bazılarında piyasaların çoktan harekete geçtiği göze çarpmakla beraber, baskıyı yaratan unsurların hala ortada durduğu mutlaka göz önüne alınmalıdır. Bunun yanı sıra, ekonomilerinin ayakta durabilmesi için Avustralya, Güney Afrika ve Polonya gibi ülkelerde, iç talebi kısmak amacıyla faiz artırımlarını beklemek yerinde olabilir.
Global bakış açısından bakıldığında gelişmekte olan bazı ülkelerin paralarının reel bazda değer kaybetmesi ve dengesizliklerin giderilmesine yardımcı olması kaçınılmaz olacak gibi görünüyor. Ancak, politikacıların enflasyon baskısını öne sürerek ekonomiyi soğutmayı tercih etmeleri büyümeyi vuracak ve global dengeye ulaşmak gecikebilecektir. Diğer taraftan ise, geçmiş yılların aksine, ABD dolarının değer kaybının sürmesi artık ana paraları değil gelişmekte olan ülkelerin paralarını etkileyecektir.
Açık ekonomilerde politikacılar iç denge ile cari denge arasındaki zor tercih ile karşı karşıyadırlar. Talepte ve döviz kurlarındaki sapmalar, iç ve dış dengeden hızla uzaklaşılmasına neden olabilir. Aşağıdaki şekilde (Swan şekli) iç talepte ve kurlarda yaşanan sapmaların iç ve dış denge üzerinde yarattığı etkileri inceleyebiliriz.
Şekildeki bölgeleri kısaca tanımlamak gerekirse; 1. Bölge ile nerdeyse tam kapasiteye ulaşmış ve cari dengesi normalden fazla olan (hatta cari fazla) veren ülkeler kastedilmektedir. 2. Bölge’de yine aşırı ısınmış fakat cari açığı normalin altında olan ülkeler kastedilmektedir. 3. Bölgede yer alan ülkeler düşük kapasite ve işsizliğe sahip ve cari dengesi normalin altında olan ülkeler. En son olarak 4. Bölge’de ise düşük kapasite ile işleyen ve sürdürülebilir cari dengenin üstünde yer cari dengeye sahip ülkeler bulunmaktadır. Ülkeleri bu kategorilere yerleştirdiğimiz anda hangi talep ve kur bileşenine gidilmesi gerektiği konusunda bilgi sahibi olabileceğiz. Örneğin
• 1.Bölgede yer alan ülkelerde yerel paralarının değer kazanması beklenebilecekken, 3.Bölgede yer alan ülkelerin paralarının değer kaybetmesi beklenmelidir. • 2.Bölge ülkelerin talebi kısıcı yönde hareket etmesi beklenebilecekken, 4.Bölge ekonomilerinde iç talebi artırıcı önlemler beklenmelidir.
1.Bölge: Dar atıl kapasite, artan çekirdek enflasyon ve uzun dönem ortalamanın üzerinde cari dengeye sahip ülkeler: Tayvan, Singapur, Hong Kong, Çin, Malezya, Filipinler, Norveç, Peru ve fiili en belirgin ülkelerken Rusya, İsveç, İsviçre, Çek Cumhuriyeti, Venezuela ve Brezilya bu gurupta sayılabilirler.
2.Bölge: Dar atıl kapasite, artan çekirdek enflasyon ve uzun dönem ortalamanın altında cari dengeye sahip ülkeler: Avustralya, Polonya, Güney Afrika ve Slovakya.
3.Bölge: Yüksek atıl kapasite ve uzun dönem ortalamanın üstünde cari dengeye sahip ülkeler: ABD, İngiltere, Yeni Zelanda bu bölgedeki ana ekonomilerken, gelişen dünya ekonomilerinden Türkiye ve Macaristan bu kategoridedir. Tayland ve Kore bu bölgenin sınırlarına yakın yerlerde iken Kanada’da bu bölgeye doğru hızla hareket etmektedir.
4.Bölge: Yüksek atıl kapasite ve uzun dönem ortalamanın üstünde cari dengeye sahip ülkeler: Endonezya, Meksika ve Japonya. Avrupa bölgesi, hızlanan enflasyon, düşük kapasite kullanımı ve ortalamanın hafif altında cari denge ile 2.Bölgede sayılabilir. Fakat, yavaşlayan ekonomik verilerle beraber hızla 3. ve 4.Bölgeye kayabileceği de gözlerden kaçmamalıdır. Yukarıda kısaca değindiğimiz analiz sonucunda, bölgelerde beklediğimiz parasal hareketeleri özetlemek gerekirse;1.Bölge ülkelerinin paralarının değerinin artmasını beklemek yerinde olacakken, 3.Bölge ülkelerinin paralarının diğer ülkelere karşı değer kaybını beklemek yerinde olacaktır. Bu değer artışı ve azalışlarının iç talep üzerinde farklı etkileri olacağınıda belirtmeden geçmemek gerekir diye düşünüyoruz. 2.Bölge ülkelerinde iç talebi kısıcı önlemler beklerken, 4.Bölge ülkelerinde iç talebi canlandırmaya dönük tercihler öne çıkabilecektir.Kaynak: https://portal.gs.com