Akıl NOKTASI Prof. Dr. Bengi SEMERCİ
Bengi Semerci Enstitüsü
İş İlişkilerimizde Ebeveynlerimizin Rolleri
 
İş yaşamımızda başarı ve başarısızlığı getiren en önemli etkenlerden biri ilişkilerimizdir. İnsan ilişkilerinin gücü ve önemi tartışılmaz.İlişkilerin temelini anlamak için bağlılık kavramını anlamak gerekir. Bütün ilişkiler bağlılık üzerinde temellenir. Bağlılık olmadan anlamlı ilişkiler ortaya çıkamaz.
Bağlılık bizim, dünyayla, gelecekteki eşlerle, çocuklarla, iş arkadaşlarıyla, müşterilerle, müdürlerle ve kendimizle ilişki kurma temelimizdir. Duygusal ve zihinsel sağlığın ölçütlerinden biri, yaşamınızın bütün yönlerinde ilişkiler kurma ve sürdürme yeteneğinizdir.
Bağlılık kuramının öncüsü, psikyatr Dr. John Bowlby şunu söyler: ‘‘Hiçbir deneyimin kişilik gelişimi üzerinde bir çocuğun ailesinin içindeki deneyim kadar derinlere uzanan etkisi yoktur.’’ Bağlanma süreci için hem anne hem de baba büyük önem taşır. Tutma, sarılma, beslenme, bir bebeğin dünyada kendini güvende ve rahat hissedebilmesi için büyük önem taşır. Bağlanma güdüsü ve ihtiyacı yaşamımız boyunca hiç eksilmez.
Ebeveynlere bağlılığımız sonraki bütün ilişkilerimiz konusunda beklentiler yaratacak güce sahiptir. Şöyle ki: Eşimizin güvenilmeye değer ya da güvenilmez, patronumuzun destekleyici ya da zor beğenir, çalışanlarımızın yararlı ya da güvenilmez olduğunu düşünüyorsak, bugünkü bu deneyimlerin kökleri ebeveyn çocuk ilişkisindedir. Bu bağlanma sürecinin doğasını anlamak, çoğu kez işyerindeki davranışlarımızı ve seçimlerimizi kavramaya başlamamızı sağlar.
Baskıcı, aşağılayıcı, zor beğenen bir ebeveynin bugün bizim üzerimizde hiçbir etkisinin olmayacağını ileri sürdüğümüz zaman, patronun ‘sert ya da eleştirici’ olduğu bir işten hiç farkında olmadan uzak durur ya da ayrılır, böylelikle de büyük kariyer fırsatlarını kaçırır ve nedenlerini asla anlamayız.
Ebeveynlerinizle güçlü, olumlu bir bağlılığınızın olması mümkündür, bu durumda kariyeriniz olasılıkla bundan yarar sağlayacaktır. Ancak ilişkinizin karmaşık olma olasılığı da vardır. Bir iki kuşak önceki babaların çoğu, baba olma konusunda bugün bizim bildiğimiz kadar çok şey bilmiyordu. Sonuç olarak, çocuklarıyla bugünkü babaların kurabildiği türden yakın ilişkiler kuramıyorlardı.

• Stephan B.Poulter, The Father Factor kitabında, kişinin bağlılık ile ilgili sorunlarının iş yerinde bazı problemlere neden olabileceğinden bahsetmiştir. Şöyle ki;
• İş arkadaşlarına, yöneticilere, müşterilere güvenmekte ve onlarla duygusal bağ kurmakta güçlük çekme
• İşyerinde öteki kişilerden duygusal açıdan uzak ve mesafeli durma.
• İş stresi altındayken başkasından himaye bekleme veya saldırgan olma eğilimi gösterme
• İş arkadaşları, patronlar ya da müşterilerle birlikteyken herhangi bir olumlu duygu gösterisinden bile bile kaçınma.

İyi haber şu ki, bağlılık tipiniz nasıl olursa olsun onun olumsuz etkileriyle başa çıkabilirsiniz. Şunu da unutmayın, geçmiş geçmiştir. Hayatınız arkanızda değil, önünüzdedir. Şimdi düşünülmesi gereken, mesleki geleceğinizi ve iş performansınızı iyileştirmek için neler yapabileceğinizdir. Bağlılığınızın niteliği ne olursa olsun, bunu bugün ve gelecekte iş konusunda daha iyi seçimler yapmak için kullanabilirsiniz.
Terapiler ile amaçlanan; kendinizi mesleki bakımdan kavramak, sonra da bu kavrayışı şu anki ve gelecekteki kariyer yolunuzu değiştirmek için kullanmaktır.
Geleceğinizin kapısını açmak tamamen sizin elinizdedir. Geçmişteki inanç ve kurallarınız ne olursa olsun, başarılı olma gücüne sahipsiniz. Erişkin olmanın en kötü yanlarından biri, hayatımızdan ve yaptığımız seçimlerden kesin olarak yüzde 100 bizim sorumlu olmamızdır. Ebevynlerimiz artık bizim hayatımızdan uzaktan bile sorumlu değildir, tüm sorumluluk bizimdir.