|
|||||
|
|||||
Dünya ekonomisinde ekonomik kriz 2009 yılında da devam edecek. Krizin iki önemli unsuru bulunuyor. Bunlardan ilki uluslararası finansal sistemde yaşanan kriz. ‹kincisi ise gelişmiş ülkelerin resesyona girmiş olmaları. Her iki unsura ilişkin olarak da önlemler alınmaya devam etmektedir. Finansal siteme ilişkin önlemler daha kapsamlı ve öncelikli olarak alınmıştı. Böylece global finansal sistemin çöküşü engellenmiş oldu. Ancak bankalar ve diğer mali kurumların zararları halen devam ediyor. Resesyon tarafında ise gelişmiş ülkeler için büyüme (küçültme) öngörüleri alınan tüm önlemlere rağmen aşağı yönlü revize ediliyor. IMF Ocak ayı sonunda dünya ekonomisine ilişkin beklentilerini revize etti. Buna göre daha önce 2009 yılında gelişmiş ülkeler için yüzde 0.5 büyüme öngören IMF bunu yüzde 2.0 küçülme olarak revize etti. Gelişen ülkeler için ise yüzde 3.5 olan büyüme tahminini yüzde 3.3’e indirdi. Dünya ekonomisinin geneli için ise yüzde 1.2 olan büyüme verisini yüzde 0.5’e geri çekti. ‹ki ayaklı yaşanan global ekonomik krizin 2009 yılının geneline yayılması olasılığı kuvvetlenmektedir. Bununla birlikte 2009 yılı için yeni riskler de ortaya çıkmaktadır. Bu yeni risklerin yönetilmesi ilave ve farklı önlemlerin alınmasını zorunlu kılmaktadır.2009 yılına ilişkin yeni riskler gelişmiş ve gelişen ülkeler için farklı ortaya çıkmaktadır. Gelişmiş ülkeler için yeni riskler Gelişmiş ülkelerde ekonomik küçülme reel kesim şirketlerinin satışlarını ve karlarını olumsuz etkilemekte ve şirketlerin mali yapıları bozulmaktadır. Mali yapısı bozulan ve kredi kullanmış olan reel sektör şirketleri bankalar için ikincil bir geri dönmeyen krediler sorunu yaratabilecektir. Ekonomideki küçülme işten çıkarmaları ve işsizliği arttırmakta bu da hane halklarının toplam satın alma gücünü azaltmaktadır. Yavaşlayan ekonomi bu kişisel gelir kayıplarından giderek daha olumsuz etkilenmektedir. Bankalar ve reel sektör şirketleri ilave finansman olanaklarını ve sermaye kaynaklarını zararlarının finansmanı için kullanmaktadır. Bu nedenle sermaye artışları eskisi gibi ekonomik büyümeyi finanse etmemektedir. Bankalar ve reel sektör şirketleri sermaye ve finansman ihtiyaçlarını karşılamak için varlık satışına yönelmekte, bu satışlardan kaynaklanan varlık arzındaki genişleme varlık fiyatlarını daha da aşağı çekmektedir. Mal, emtia ve varlık fiyatlarındaki gerileme nedeni ile oluşan deflasyon resesyon ile ekonomi için en istenmeyen ikiliyi oluşturmaktadır. Gelişmiş ülkelerde kurtarma planları uygulayan hükümetler kaynak ihtiyacını karşılamak için geçmiş yıllara göre çok yüksek hacimli borçlanmalara gidecektir. Kamunun orta kaynak ihtiyacı küçülen finansal sistem içinde özel sektöre çok sınırlı kaynak bırakacaktır. Gelişen ülkeler için yeni riskler Dünya ekonomisinde öncü hale gelen Çin, Hindistan, Brezilya ve Rusya ekonomileri beklenilenin çok üzerinde yavaşlamaktadır. Bu ülkelerdeki yavaşlama 3.5 milyara yakın nüfusları ile sosyal sorunları da barındırmaktadır. Enerji ve emtia fiyatlarındaki gerileme ihraççıülkelerin gelirlerinde gerilemeye ve ekonomik büyümelerinde yavaşlamaya yol açmaktadır. Enerji fiyatlarındaki gerileme ile petro-dolar yaratma kapasitesi sınırlanmaktadır. Dünya ekonomisinde yaşanan kriz için ihtiyaç duyulan ilave finansal olanakların yaratılmasında önemli bir kaynak olan petro-dolar kapasitesi zayıflamaktadır. Gelişmiş ülkelerin kurtarma programlarında kullanacakları kaynakları bulmak için uluslararası finansal piyasalardan daha çok fon çekmeleri gelişen ülkelere yönelik sermaye akımlarını daraltmakta ve ekonomik büyümeleri dış kaynak kullanımına bağlı olan gelişen ülkeleri olumsuz etkilemektedir. Son söz: Dünya ekonomisinde resesyon 2009 yılında derinleşirken yeni riskler ortaya çıkmaktadır. Türkiye bu yeni riskleri de iyi algılamalı ve yeni politika setlerinin buna göre oluşturmalıdır. |
|||||