|
|||||
|
|||||
Sayın Gül ve Sayın Erdoğan Hanımefendiler; Affınıza sığınarak bu açık mektubu sizlere yazmak sorumluluğunu hissettim. Ülkemde geçmişten bu yana sürüp gelen, kadına şiddet olaylarının son zamanlarda sadece, yazılı ve görsel basına yansıyanları önemli bir artış içerisinde devam etmektedir. Basına yansımayanlarını da düşünebilirsek, erkek egemen toplumsal cinnetin boyutları hiç de küçümsenecek bir noktada olmadığı aşikardır. Tamamen cehalet ile doğru orantılı olan bu olayın, müthiş yükselişi ve ürkütücü boyutlara ulaşmasına rağmen, toplumumuzda, ufak tefek cılız bir iki tepkisel reaksiyonun dışında, kadın haklarını koruma amaçlı olanları başta olmak üzere, hiçbir sivil toplum kuruluşu, barolar dahil olmak üzere meslek kuruluşları, parlamentonuzdaki tüm siyasi partilerin kadın milletvekilleri vs toplumu etkileyecek, düşündürecek, bu canavarları geriletecek ve eylemlerinden vaz geçirecek bir platform oluşturamamışlar, adeta tüm toplum böyle durumları seyreder, bir uykulu hal içerisine girmiş durumdadır. Dünya’da, kadına seçme ve seçilme hakkını, Avrupa’nın (yani batının) aklında bile yok iken, 1900’ lu yılların başında, ilk tanıyan ülkenin vatandaşı olarak büyük utanç içindeyim. Bir insanın, boşandığı eşini sokak ortasında öldürmesi, boşanmak isteyen eşini yakaladığı yerde öldürmesi, işkence yapması, hele bunların bir çoğuna töre kılıfı geçirmesi 21. yüzyılda utanılacak bir durum. İngiltere başta olmak üzere, bir çok Avrupa ülkesinin, ülkemizi ziyaret edecek vatandaşlarını uyardığını basından izlemekteyiz. Aydın bir Türk vatandaşı olarak bu beni pek fazla yaralamaktadır. Hele bu konularda toplumumuzun suskunluğu yaraya tuz biber ekmektedir. Sayın Hanımefendiler; Sizler, bu konularda toplumsal duyarlılık ve hukuk korumacılığı için ön alınız, bu konuda bir platform oluşturarak, meclisteki siyasi parti ayırımı yapmaksızın tüm kadın milletvekillerine, sivil toplum kuruluşlarına, barolara, çağrı yaparak, bu platforma katkıda bulunmalarını sağlarsanız, unutulmayacak bir toplumsal görev onuru yaşar ve kadınlar başta olmak üzere tüm kesimlerin önemli hayır dualarını alırsınız. Böylece, bu platform, belki bu konuda yasal düzenlemeler yapılmasına vesile olur, yargıç ve savcılar da bu konularda daha duyarlı hareket ederler. Sağlık, mutluluk ve başarılar diler, saygılar sunarım. PAKİZE SUDA’NIN DUDAKLARINA BİBER SÜRMEK GEREK… Bilmiyorum siz okudunuz mu ? Pakize Suda hanımefendi, evli çiftlerin tamamı için, yani kadın ve erkek tarafı için, evlilikleri süresince koyunlarında “yılan” beslediklerini yazmış. (* Haber Türk-15 Ağustos 2011 tarihli yazı) Bu durum da, hanımefendiye göre evli çiftlerin her biri, insan suretinde bir yılan. Hem de koyunda beslenen bir yılan. Sadece cinsini yazmamış, onu evli okur çiftlere bırakmış !.. Pakize hanım bu kanıya nereden varmış? Efendim magazin gazetelerinde sık sık boy gösteren bir çift boşanma aşamasına gelmiş ve birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortaya dökmüşlermiş miş. Bu örneği alarak, Pakize hanım bizimle, yani toplumla gırgır geçiyor. Ama ciddi ciddi de örnek aldığı kişileri üstü kapalı ima ederek, evli çiftlere dikkatli olun, karşınızdaki insan, bir gün aslına dönerek yılan oluverir, maazallah !.. Pakize hanım, DİE’ne bir telefon etseydi veya bilgisayardan web sayfasına girip, ülkemizde yılda kaç çiftin boşandığını öğrenseydi, bu hataya düşmeyecekti. Kendini sosyete zanneden, toplumun yozlaşmış çiftlerini topluma örnek göstermesi çok kötü. Kınıyorum. Genelde bir yanlışa düşer insanlarımız. Magazinde görünenleri sosyete zanneder. Türkiye’de sosyete yoktur. Burjuva yaşamı olmayan toplumlarda sosyete olmaz. Biz genel itibariyle, köylü toplumuz. Memur kademesinden küçük burjuva diye kendini kandıran bir kesimimiz var. Ancak haksızlık etmeyelim hepinizin bildiği çok az gerçek “entelektüel” aydınımız var. Ha birde bol miktarda “entelimiz” var o kadar. Pakize hanım, her halde karşı cinse kızgınlığı veya kırgınlığı var ki, böyle bir konuyu dile getirmiş. Tabii ki evlilik nasıl bir hak ise boşanma da öyle bir haktır. Bunu doğru düzgün yapan binlerce çift varken, yozlaşmış birkaç çifti örnek göstermek, topluma hakaret gibi bir şey… Pakize hanımın bunu düzeltmesini dilerim. Yoksa, kendi cehaleti ortaya çıkar ki, o zaman da, bilmediği konulara fazlaca dalmamasını, öneririm. Yoksa dudaklarına biber sürülür… |
|||||