|
|||
|
|||
OYAK Emeklilik Genel Müdürü Gökhan Dereli, yeni BES yönetmeliğinde getirilen birçok hükmün sektörün istemleri doğrultusunda ve yerinde olduğunu, ancak kısa vadede BES’te hızlı bir büyüme yaratmasının zor olduğunu belirtti. | |||
Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’nca hazırlanan “Bireysel Emeklilik Sistemi Hakkında Yönetmelik” 9 Nisan 2008 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı. 9 Ağustos 2008 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek yönetmelikle Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (BES) ilişkin birçok uygulama yeniden düzenlendi. Yönetmelik, BES’e katılım ve cayma hakkından grup emeklilik sözleşmelerine, vakıf ve sandıkların BES’e katılımında uygulanacak vergi avantajlarından BES fonlarının haczine kadar birçok konuda düzenleme getiriyor. Yeni yönetmelikle ilgili bir değerlendirme yapan OYAK Emeklilik Genel Müdürü Gökhan Dereli, hazırlanan yönetmeliğin sektörün istemlerini içiren birçok yeni açılım getirdiğini, ancak etkilerinin süreç içinde görüleceğini söyledi. BES hesaplarının haczi Yeni yönetmelikle gündeme getirilen haciz konusunda daha önce sistemde bir boşluk olduğunu belirten Gökhan Dereli, “Bireysel Emeklilik Hesapları’nın haczi konusu aslında yeni bir konu değil. Uzun zamandır gerek EGM yönetim kurulunda, gerek Hazine ile şirketler arasında, gerekse BESplatformunda tartışılan bir konuydu. Bu haciz konusunun şu anki sistem yönetmeliğiyle tanımlanmış olması sektör açısından büyük bir avantaj” dedi. OYAK Emeklilik Genel Müdürü Gökhan Dereli yeni getirilen düzenlemeyle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Biz daha önce BES platformu bünyesinde mevzuatta boşluklar olmasından dolayı hocaların görüşlerini almak vasıtasıyla bireysel emeklilik hesaplarının haciz edilemeyeceği kaidesini çıkartmıştık birkaç mahkeme sonucunda. Bu durumda BES yoluyla tasarruf edilen paranın tamamı korunabiliyordu, şimdi Hazine mevzuata haciz konusunu ekledi. Bu da gayet açık belirtilmiş. Tasarrufta bulunduğu her yıl için asgari ücretin yıllık tutarı kadarki kısmı haczedilemiyor. Hazine böyle bir düzenlemeyi BES’in hacizden korunma sistemi haline gelmesini önlemek için yaptı. Bireysel emeklilik hesapları aslında küçük tasarruf sahipleri için haczedilemiyor.” Sözleşme ve cayma hakkı Yeni yönetmelikle getirilen sözleşmenin bir ay sonra yürürlüğe girmesi hükmünün de son derece doğru bir düzenleme olduğunu dile getiren Dereli, “Daha önce sözleşme imzaladıktan sonra vazgeçmek isteyen insanlar kayba uğruyordu. Sistemden çıkmak istediğinde yüzde 15 stopajı kesip kendi kesintilerimizi içinden alıyorduk. Geriye kalanları kişiye veriyorduk. 100 YTL veren biri için 15 YTL stopaj kesintisi, 10 YTL de kesinti olduktan sonra 75 YTL kalıyordu. Bu cayma da olmuyordu aslında, sistemden çıkmak oluyordu” şeklinde konuştu. “fiimdi kişiye bir bilgilendirme formu veriliyor. Karşılıklı o form imzalanacak, ister ödemeyi yapsın ister yapmasın sözleşme imzalanma tarihinden 1 ay sonra yürürlüğe girecek” diyen Dereli şunları söyledi: “Bu arada tahsilat yapıldıysa, o tahsilat o kişi adına likit fonda bekletiliyor. 1 ay sonra sözleşme kurulduğu anda müşteri caymadıysa likit fondan parasını alıp kendi seçtiği fonlara dağıtıyorsunuz. Ama 1 ay içerisinde cayarsa olduğu gibi likit fondaki kazancıyla birlikte müşteriye geri veriyorsunuz. Ben bir müşteri olarak düşündüğümde uygulamanın çok iyi olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle çok doğru ve sisteme güven kazandıracak bir uygulama. Çünkü müşterinin cayma hakkı olduğunu bilen satıcı kişiyi doğru bilgilendirerek ve sisteme girmesine ikna ederek satışı gerçekleştirecek.” Reform BES’i etkilemez OYAK Emeklilik Genel Müdürü Gökhan Dereli, Meclis’te kabul edilen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nın BES’e etkileri konusunda da şu değerlendirmeyi yaptı: “Yeni sosyal güvenlik reformu, emekli olanlar için görünürde bazı dezavantajlar yaratacağa benziyor. Maaşlar düşecek, emekli olma yaşı uzayacak, ödenen primler artacak gibi görünüyor. Ancak yeni yasayla bağlantılı olarak emeklilik maaşlarının düşecek olması bireysel emekliliği hızlandırmaz. Çünkü BES henüz ikinci basamağı olmayan bir ülkede üçüncü basamaktaki ve gönüllü katılıma dayalı bir sistem.” Vesting beklentisi “Herkes vesting uygulamasından çok şey umuyor ama ben bu uygulamanın kurumsal satışları çok hızlı artıracağını düşünmüyorum” diyen Dereli şöyle konuştu: “Çalışanların yüzde 40’ı kayıt dışında. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde sigortasız eleman çalıştıran, ya da sigortalasa da asgari ücretten gösterenler çoğunlukta. Zorunlu sisteme katılmaktan imtina edilen bir ülkede, gönüllü sistemde büyük bir artış olacağını düşünmüyorum. Belki ileriki dönemde, ülkenin zenginleşip, bilinçlenmesiyle, Maliye Bakanlığı’nın yeni düzenlemelerle teşvik etmesiyle, belki sistemi biraz da zorunlu hale getirmesiyle biz bir anlamda SGK ile entegre olarak, hatta bir anlamda taşeronluğunu yaparak gelişebiliriz.” Vakıf ve sandıklara kolaylık Yeni yönetmelikteki konulardan birinin de vakıf ve sandıkların BES’e geçmesiyle ilgili vergi düzenlemeleri yönüyle bir takım kolaylıklar getirilmesi olduğunu hatırlatan Dereli şunları söyledi: “Türkiye’de birçok vakıf ve sandık var. Bunlar küçük küçük oldukları için büyüyemiyorlar ve kendi içlerine kapanıyorlar. Spekülatif yatırım yapamıyorlar ve hızla emekli olanlar oluyor. Yeni katılan olmayınca sandık kaybediyor ya da uzman olmayan ellerde yönetiliyor paralar. Mevduata yatırıyor mesela sandık parasını, halbuki para ve sermaye piyasaları içinde onlarca yatırım aracı var.” Yeni düzenlemedeki amacın, bu vakıf ve sandıkların elindeki parayı BES gibi disiplinli ve gelişmeye açık bir sisteme aktarmak olduğunu belirten Gökhan Dereli, “Fakat burada getirilen sadece şu, bir vakıf kendi içinde genel kurulunu toplayacak ve biz artık vakfı feshediyoruz, ya da bir kısmını BES’e geçiriyoruz diyecek. Bu sisteme geçerken BES’in vergi avantajlarından aynen yararlanacaklar. Aynen bir zamanlar geçici maddeyle hayat sigortalarından BES’e aktarımlarda hak kaybı olmadığı gibi olacak” dedi. Yasada değişiklik yok Vakıf ve sandıkları düzenleyen yasada henüz bir değişiklik yapılmadığını, bunun da geçişlerde sıkıntıya yol açacağını dile getirenDereli, “Ortada şöyle bir durum var. Bir ‘A’ vakfı düşünelim. Çok iyi yönetiliyor, çok parası var, emeklileri de çalışanları da mutlu. Bu neden bize gelsin ki? Ama bir ‘B’ vakfı düşünelim çok kötü yönetilmiş, parası kalmamış, aktüeryal hesabında 5 sene sonra bu sandığın batacağını biliyorsunuz. Ben BES şirketi olarak neden o sandığı alayım?” değerlendirmesi yaptı. “Sandık verdiği sözleri yerine getiremiyorsa, benim yerine getirebilmem için daha fazla katkı payı almam ya da ödeme süresini uzatmam lazım” diyen Gökhan Dereli, “Yönetmelikteki bu düzenleme de çok doğru, ancak bunun yararlarını da görmek için bir süre beklememiz gerekecek. Bu maddelerin oluşumuyla birlikte şirketler olarak bu işe konsantre olacağız, kendimizi eğiteceğiz, müşterilerimizle bu anlamda görüşeceğiz ve zaman içerisinde bu maddelerin bize sağladığı üstünlükle her sene meyveleri toplayacağız” şeklinde konuştu. |
|||