SİVRİ SİNEK SAZ Av. Talat METE
Kırk Yıllık, “Yani” Hiç Olur Mu “Kani”… Sayın Baykal Aynı, Bildiğimiz Baykal…
 
12 Haziran genel seçimleri biter bitmez, Chp’de alışıla gelen iç çekişmeler, tanıdık çehrelerce başlatıldı yine. Hem de, tam Chp’nin, yeni bir umut olmaya başladığı, yeni açılım ve söylemleri gündeme koyduğu, gelecek plan ve projelerini toplumla paylaştığı ve geçen genel seçimlere nazaran, hem oy oranı ve hem de milletvekili sayısını arttırdığı sırada.

Top yekun tüm CHP’lilerin, halkın sevdiği ve gelecek beklediği, ilk genel seçiminden başarılı olarak çıkan genel başkan Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU etrafında toplanarak, durum değerlendirmesi yapıp, gelecek seçimlere şimdiden hazırlanması gerekirken, yine çekişme, yine iç iktidar kavgası…

Kim istiyor bunu? Yıllarca CHP’yi, babalarından kalmış, kendi çiftlikleri, şirketleri gibi yöneten, küçük olsun benim olsun düşüncesindeki, tembel, proje üretemeyen, halkla kucaklaşamayan, çanta taşıyıcıları ile, Ankara’dan partiyi yönetmeye çalışan, çağın gerisinde kalmış eski yönetim kadrosu. Tabii ki Sayın BAYKAL başta olmak üzere.

Ne güzel söyledi yeni genel başkan Sayın KILIÇDAROĞLU; gazete köşelerinden eleştiri olmaz, randevu alın partiye gelin söyleyeceklerinizi söyleyin. Etrafa meze olmayın, filizlenen yeni umutları öldürmeyin.

Dinleyen kim, Sayın KILIÇDAROĞLU’nun bu söyleminden bir gün sonra, tüm gazetelerde, isyan bayrağı açanların demeçleri, fotoğrafları boy göstermeye başladı… Eski küskünlerin, partiyi ele geçirme umutları alevlendi. El ele verdiler tekrar ayrılana kadar birlik olmaya karar verdiler yine…

Eleştiri elbette çağdaş demokrasilerde olması gereken bir durum. Daha iyiyi elde etme, hatalardan arınma için elzem bir durum. Ama önce eleştiri yapacak olanların dönüp, aynada kendilerine bakarak laf söylemeleri gerekir. Öncelikle geçmişte parti içinde demokrasiyi sağlamışlar mı? Partiyi tüm toplumun ve üyenin partisi yapmışlar mı? Ülkenin her karış toprağında yaşayan yurttaşlarla kucaklaşabilmişler mi? Partiyi geliştirip, 1923 yılından, 2011 yılına, ilkelerini değiştirmeden getirebilmişler mi? Hey hat ne gezer. Sadece Mustafa Kemal ATATÜRK’e sığınarak siyaset yapmayı yeter görmüşler. Sürekli gelişimcilik, değişim düşüncelerini rafa kaldırmışlardı. Yani Ata’nın düşüncelerini anlayamamışlardı bile…

Dönelim bir de seçimden zaferle çıkan AKP’ne. Sayın ERDOĞAN neredeyse geçen dönem milletvekillerinin yarısından fazlasını, parlamento dışında bırakmasına rağmen partinin içerisinde tık yok. Bu galiba kendisini sağ ve sol parti olarak tanımlayan partilerin yönetime bakışları… Sağ parti eskisi ve yenileri ile ve örgütleri ile sıkı sıkıya el ele vermiş, Ülkeyi kendi düşünceleri doğrultusunda yönetmeye çalışırken, CHP kendisine yönelmeye başlayan eski kızgınları, düzelecek galiba diyenleri, yeni gençleri, yeniden “yahu eski hamam eski tas” dedirtmeye başlayacak galiba. Yazıklar olsun…

CHP’deki bu muhalif milletvekili eskileri bir dönsün illerine baksınlar hangisi ilinde seçimi kazanmış acaba? Başta Sayın BAYKAL Antalya’ya bakarak… Çünkü çoğu seçim sırasında genel başkanı adeta başarısız olsun diye yalnız bıraktılar ve çalışmadılar.

Yirmi yılı aşkın bir zamandır yapılan seçimlerde, tüm ülkeyi baştan başa dolaşan, halkıyla kucaklaşan bir genel başkan ve ekibi gördük. Yine ilk kez meydanlarda proje anlatan bir ekip gördük.

Diyeceksiniz ki eee nasıl oldu da seçim kaybedildi. Siz hiç bu kadar orantısız güç ve bel altı vuruşların kullanıldığı seçim gördünüz mü? Siz hiç devlet gücünün bu kadar pervasızca iktidar partisi lehinde kullanıldığını gördünüz mü? Daha bir çok neden sayılabilir ama bahane aramak istemiyorum sadece, bütün bunları bir kenara bırakıyorum. Muhalif rolü takınanlara sormak istiyorum..

Bugünkü seçim sonuçlarının, oluşmasında, acaba, PM seçimi isteyen ve toplumun düşüncelerini umursamayan, sırtını sadece Cumhuriyetimizin kurucusu Ata’ya yaslayarak politika yapanların hiç mi günahı yok. Tüm vebal bunlara aittir. Bu veballeri sıralarsam bu satırlar yetmez. O nedenle, örgütün sağ duyusuna güvenerek, bu kişileri Allah ıslah etsin ve biraz yüreklerine, tutmaz ama parti içi demokrasi tohumları eksin diyorum.

Seçim sonuçlarından dolayı, CHP Genel Başkanı Sayın KILIÇDAROĞLU’nu, MHP Genel Başkanı Sayın BAHÇELİ’yi ve AKP Genel Başkanı Başbakan Sayın ERDOĞAN’ı tebrik ediyorum. Bu seçimlerde, kendi aralarında bir seçim ittifakı kuramayan, egolarını yenemeyen, en büyük benim diyen küçüklere bir çift sözüm var. Biri hariç hala tabela partinizin başında duruyorsunuz. Utanmak gerek… Çekilin yahu. Başarısız olunca çekilmek de bir erdemdir.

Şimdi, seçim sonuçlarının iyi okunması gereken zamandayız. İyi ilişkiler sürdürdüğümüzü ileri sürdüğümüz komşularımızdan bir tek Bulgaristan hariç, diğerlerinin tümünde çeşitli nedenlerle yangınlar var. Dünya’yı tek elden yürütmeye çalışan güçler şiddetli bir biçimde iş başında adım adım düşüncelerine yaklaşıyor. Etrafımız ateş çemberi. Eğer seçim sonuçları iyi analiz edilemez, ben nasılsa iktidarım tek başına istediğimi yaparım düşüncesi öne çıkarsa, yangının bize sıçraması kaçınılmaz olur.

Önümüzde çok önemli sorunlar var, bütün bunların çözümü uzlaşıda yatıyor. Şimdi uzlaşı kültürünü topluma yayma zamanı, yoksa bugünkü (20.06.2011 tarihli ) sözcü gazetesinin manşetinde yazıldığı gibi, %50 oy aldık gidin bu ülkeden teraneleri ayyuka çıkar…Tepki olarak da, diğer %50 hodri meydan der… İşte o zaman ayıkla pirincin taşını.

Toplum nerdeee, CHP’de seçim isteyen muhalifler nerde…