MAVİ YOL Dr. Can Fuat GÜRLESEL
Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı
Türkiye’ye asimetrik ilgi
 
Ekonomide yaşanan iyileşme ve normalleşme ile birlikte Türkiye’ye yönelik olarak hak edilen bir ilgi 2003-2004 yıllarından itibaren başlamıştı. 2007-2008 yıllarında performansımız zayıflayınca ve siyaset gündemi yoğunlaşınca ilgide kısmen azalma yaşandı. 2008-2009 yıllarında ise bu kez derin bir küresel kriz yaşandı ve ilgi göstereceklerin hali kalmadı. Kriz sonrası yaşanan gelişmeler ise Türkiye’ye yönelik ilginin yeniden artmasına yol açtı. Ve bu ilgi giderek asimetrik bir ilgi haline dönüştü. Asimetrik ilginin tanımını yaptıktan sonra koşullarını ve kalıcı olup olamayacağını tartışalım.

Türkiye’ye asimetrik ilgi
Türkiye ekonomisine bir önceki dönemde yaşanan ilgi küresel ekonominin ve ticaretinin çok hızlı büyüdüğü dönemde gerçekleşmişti. Türkiye’ye özellikle satın almalar ve mali yatırımlar şeklinde ilgi yaşandı. Küresel kriz sonrası dönemde ise dünya ekonomisindeki büyüme ve iyileşmeye yönelik kaygılar arttıkça Türkiye’ye ilgi artıyor. Bu nedenle asimetrik bir ilgi oluştu. Bu ilginin içeriğinde ise Türkiye’nin iç tüketim pazarı öncelikli alan olarak görülmektedir. Türkiye’ye mali yatırımlar yani portföy yatırımları da devam etmektedir. Ancak asimetrik ilginin esas kaynağı canlı iç pazar olanaklarıdır.

Asimetrik ilginin içsel koşulları
Türkiye ekonomisi mevcut koşulları ile iç talebi göreceli çok canlı olan ve bu canlılığı sürdürme potansiyeline sahip bir ülke olarak görülüyor. Krizin kalıcı hasarı olarak ortaya çıkan ve gelişmiş ülkelerin ekonomik gelişmeleri üzerine ipotek koyan kamu borç sorunu Türkiye’de yok. Bankacılık sektörü sağlam. Hane halkının borçluluk oranları göreceli düşük. Bankaların kredi vermede risk iştahı devam ediyor. Bankalar daha çok kredi vererek büyümek istiyorlar. Faiz oranları da iç talebi destekleyecek şekilde düşmüş durumda. Türkiye’nin genç nüfusunun ve hızla genişleyen/kentleşen hane halkının tüketim ihtiyaçları da sürüyor.

Asimetrik ilginin dışsal koşulları
Gelişmiş ülkelerin, Avrupa Birliği ülkelerinin ve çevremizdeki komşu bazı ülkelerin uzun süre sınırlı ekonomik büyüme gösterecek olmaları yeni pazar ihtiyacını ve arayışlarını arttırdı. Türkiye pazarı bu arayışlara cevap veren birkaç ülke pazarının içinde yer alıyor. Bu nedenle dışarıda ekonomiler yavaşladıkça Türk iç pazarına olan ilgi de artıyor.

Dışsal koşullar içinde bir diğer önemli unsur ise gelişmiş ülkelerde çok gevşek para politikalarının halen sürüyor olması. ABD’de yeni durgunluk kaygıları ile birlikte faizlerin uzun bir süre daha sıfıra yakın seyredeceği öngörülüyor. İlave olarak yeni bir parasal gevşeme beklentisi var. Avrupa Birliği ve Japonya da gevşek para politikalarını ve düşük faiz oranlarını sürdürecek.

Bu gevşek para politikalarına rağmen şimdilik enflasyon endişesi de yok, hatta tersine deflasyon yani fiyatlarda gerileme riski sürüyor. Bu nedenle Türkiye dışarıdan enflasyon da ithal etmiyor. Ve içerideki canlı talep Türkiye’de fiyatlara yukarı yönlü baskı yapmıyor. (Fiyat artışı baskısı gelişen ülkelerin giderek daha çok hayvansal ve bitkisel gıda ürünü ve diğer ham maddeleri tüketmesi nedeni ile ortaya çıkıyor)

Dünya genelinde sıfıra yakın faiz ile bulunabilen bol likidite göreceli daha hızlı büyüyen gelişen ülkelerin hem mali piyasalarına akıyor, hem de bu ülkelerdeki tüketimi finanse ediyor. Türkiye de bundan payını alıyor. Hem portföy yatırımları genişliyor, hem de Türkiye’deki bankalar yurt dışındaki kaynaklarını getirip içeride kredi olarak kullanmayı tercih ediyorlar.

Bu tercihleri ile de iktisadi faaliyetleri ve iç tüketimi finanse ediyorlar. Türkiye’deki oto piyasasındaki satışlar bu sürece en iyi örnek. Avrupa’nın en büyük oto pazarlarından biri haline geliyoruz.

Asimetrik ilgi sürer mi ?
Dışsal koşullar sürdükçe Türkiye’ye yönelik asimetrik ilgi devam edecektir. Düşük faiz oranları ve bol likidite ile gelişmiş ülkelerde sınırlı büyüme 2011 yılında da sürecek gibi görülmektedir. Bu nedenle Türkiye 2011 yılında da önemli bir pazar olacaktır.

İçsel koşullar itibari ile Türkiye’nin iç pazar potansiyeli devam edecektir. Potansiyelin efektif olarak kullanılması ise siyasi istikrara, mali disipline, bağımsız para politikasının sürdürülmesine ve en önemlisi de asimetrik ilginin hızlandırdığı cari açığın finanse edilmesine bağlı olacaktır.

Asimetrik ilgi normal ve kalıcı değil
Türkiye’ye yönelik asimetrik ilgi normal değildir. Küresel kriz sonrası ekonomiler henüz normalleşmedi ve kriz sonrası olağanüstü parasal önlemler devam ediyor.Ekonomiler normalleştiği, sağlıklı dengeler kurulduğu ve önlemler tamamen sona erdiğinde Türkiye’ye ilgi simetrik hale gelecektir. Kalıcı ilgi de simetrik ilgi olacaktır.