|
|||||
|
|||||
İnsanoğlunun geleceğe merakı doğası gereğidir. “Acaba yarınki toplantıdan ne sonuç çıkacak?”, “Faizler daha da gerileyecek mi, yatırım yapmalı mıyım?”, “Şampiyon kim olacak?”, “Emekliliğimde nerede, hangi koşullarda yaşayacağım?”… Liste uzar gider. Herkesin kendisiyle ya da çevresiyle ilgili geleceğe duyduğu merak ve öğrenme hevesi vardır. Bu yüzdendir ki çoğu zaman falcılık mekanizması işler. Her ne kadar başlık “gelecekten haberler var” olsa da, falcılığa falan başladığım anlaşılmasın. Gelecekle ilgili merakımızı giderecek en bilimsel yolun doğru analiz yapmak olduğunu tartışmayacağım.Geleceği tahmin etmek için doğru analizin yolu önce geçmişe, sonra bugüne bakmaktan başlar. Verileri toplayıp geleceğe giden yolda nelerin gerçekleşeceğini tahmin edebildiğimiz noktada geleceği görmeye başlarız. Bunun için falcılara gerek yok.
AB’nin Geleceği Bugünlerde Türkiye ve komşusu olan ülkelerin içinde bulunduğu stratejik koşullar nedeniyle yıllardır tartışılan bir konu daha çok merak edilir oldu. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’yle başlayan ve son dönemlerde somut olarak şekillenen Ortadoğu konjonktürü, Türkiye’nin AB ile başlayan müzakereleri, AB’nin süper güçlerinin makro-ekonomik çıkmazları, AB aday ülkelerinin gerek ekonomik gerek siyasi koşulları bu merakı daha da artırıyor. Uzun yıllardır tartışılan soru şu: “AB’nin geleceği nasıl şekillenecek?, Türkiye hangi AB’nin üyesi olacak?” 2. Dünya Savaşı sonrasında büyük güçlerin birlikteliğinden doğan sosyal ve ekonomik birliğin bu devasa gücü gelecekte de aynen yerinde kalabilecek mi? Genel Seçimler, Kuzey Irak gündemi, ABD ile ikili ilişkiler ve biraz da futbol gündemleriyle yılın ikinci yarısını tüketen Türkiye kamuoyu, AB ile ilgili gelişmeleri göremedi ya da gördü ama arka planda tuttu. Örneğin; AB demokrasisinin önünde pürüzler mi ortaya çıkmaya başladı?, AB – Rusya görüşmeleri yeni bir açılım mıdır?, AB’nin dev güçlerinden Fransa’da yaşanan seçim süreçleri AB’nin politikalarında değişikliklere mi neden oldu?, Hollanda’nın AB’ye desteği neden azalıyor?, Kıtlık – kuraklık ve petrol üçgeni AB’de nelere neden oldu, neler oluyor?... Ve belki de bizler için hepsinden önemlisi Türkiye hangi AB ile müzakere ediyor, hangi AB’nin üyesi olacak?... Sorular, her ne kadar kişilerin özel ilgi alanına giriyor gibi görünse de geleceği şekillendirecek yanıtları içinde barındırıyor. Türkiye-AB Sürecinde Bulunmaz Bir Kaynak Bu ve buna benzer nice soruların yanıtını da Eylül 2007’den bu yana Türkçe dilinde de yayın yapan www.euractiv.com.tr sitesi veriyor. Avrupa Birliği konusunda 10 farklı dilde kapsamlı yayın yapan ve ayda 500 bin kişi tarafından izlenen ve izleyici sayısını her geçen gün daha da artıran EurActiv uluslararası haber ağının parçası olan EurActiv.com.tr, gazeteci-yazar Zeynep GÖĞÜŞ`ün liderliğinde 20 Eylül 2007`de yayın hayatına başladı. GÖĞÜŞ, sitenin kuruluş hedefini Türkiye’deki özel sektörün, resmi kuruluşların ve sivil toplum örgütlerinin AB karar mekanizmalarını etkilemesini sağlayacak bir bilgi paylaşım ortamı yaratmak olarak tanımlıyor. AB komisyonlarından en güncel haberleri içinde barındıran bu bilgi paylaşım ortamı, Türkiye özelinde de AB’yi merak eden, AB ile ilgilenen ya da AB’de neler olup bittiğini gözlemleyip, geleceğin Türkiye’sinin koşullarını görmek-anlamak isteyenlere klavuz niteliğinde. Türkçe yayın yapan EurActiv.com.tr bu özelliğiyle aynı zamanda Türkiye’deki çok büyük bir boşluğu da dolduruyor. Uzun lafın kısası EurActiv.com.tr AB’nin geleceği ile ilgili her türlü bilgiyi, belgeyi, unu, şekeri getirip önümüze koyuyor, gelecekten haber veriyor. Ve bizleri millet olarak en çok içine düştüğümüz hatadan kurtarmaya çalışıyor. Kulaktan dolma bilgilerle ahkam kesmektense, doğru ve güvenilir bilgiyi anlaşılır – sade bir Türkçeyle kullanımımıza sunuyor. Bizlere sadece helvayı yapmak kalıyor. Geleceğin AB’sini ve geleceğin Türkiye’sini merak edenlere duyurulur. |
|||||