|
|||||
|
|||||
Amerikan Merkez Bankası Başkanı Ben S. Bernanke FED’in para politikalarının 2008 Paniğinin oluşumuyla neredeyse hiç bağlantısı olmadığını iddia etmeye devam ediyor. Finans basını ve kamuoyu da FED’in suçluluğunu reddetmesine sorgulamadan inanıyorlar. Bu normal bir durumdur. FED’in fantastik iddialarının ampirik doğrulamanın gazabına neden nadiren uğradığını anlamak için, Nobel ödüllü merhum Milton Friedman’a başvurmak yeterli olacaktır. Prof. Gordon Tullock, Milton Friedman onuruna hazırladığı 1975 tarihli Kapitalizm ve Özgürlük: Sorunlar ve Öngörüler adlı deneme kitabında şunları yazmıştır: “…devletle ilgili konulardaki bilgilerin çoğunun devlet kaynaklı olduğu belirtilmelidir. Milton Friedman’ın, FED ile ilgili olumlu yayınların çokluğunun temel nedenlerinden birinin FED hakkındaki tüm yazıların yüzde 98'inin FED kaynaklı olması olduğunu vurguladığını birkaç kez duydum (bunu yazıp yazmadığını bilmiyorum, ama birkaç kez söylediğini duydum). Bu çoğu devlet kuruluşu için de doğrudur…” Prof. Friedman’ın bu iddiası Prof. Larry White’ın araştırması tarafından da doğrulanmıştır. 2002’de ABD’de Amerikalı ekonomistler tarafından ABD’de yayınlanan yayınlarda yayınlanan para politikası ile ilgili makalelerin %74’ü FED’in sponsoru olduğu yayınlarda yayınlanıyordu veya FED ekonomistlerin tarafından (veya FED ekonomistlerinin katılımıyla) yazılmıştı. Bununla birlikte, FED’in 2008 Paniğini tetiklemedeki rolünü görmezden gelmeye tüm ekonomistler istekli değildir. Nobel ödülü sahibi Robert Mundell, 2008’in ikinci yarısında ABD’nin para politikasının aşırı sıkı olduğu ve bunun Lehman Brothers ve diğerlerini duvara toslamasına neden olduğu sonucuna varmaktadır. Prof. Mundell Temmuz 2008’den sonra Doların Avroya karşı değerinin hızla arttığını ve emtia fiyatlarının hızla düştüğünü gözlemektedir. Prof. Mundell’e göre, her iki durum da FED’in para politikasının çok sıkı olduğunun işaretleridir. FED’in iddialarının aksine, doların dansı ve emtia fiyatlarındaki ilgili hareketler para politikasının ya çok sıkı ya çok gevşek olduğunu gösterir. Dolar-Avro kuru ve emtia fiyatları arasındaki bağlantı ekteki tabloda gösterilmektedir. Doların dansı önemlidir – hem de çok önemlidir. Birkaç istisna dışında, Dolar Avroya karşı zayıfladığında emtia fiyatları hızla artar ve Dolar Avroya karşı değer kazandığında, emtia fiyatları düşer. Mal alıp satan herkes doların dansının önemini bilir. Gerçekten de mal alıp satan herkes, doların değeri düştüğünde, yurtdışında alınıp satılan –altın, pirinç, mısır ve petrol gibi- malların dolar cinsinden fiyatlarının artması gerektiğini, çünkü aynı miktardaki malı satın almak için daha fazla dolar gerektiğini bilir. Dolar ve emtia fiyatları arasındaki bağlantıyı incelemek için, varsayımsal bir deney –eğer böyle olsaydı ne olurdu biçiminde bir düşünsel deney- uygun olur. Varsayımsal deneyler gerçek tarihin alternatiflerini incelemek için sıklıkla kullanılır. Örneğin, fiili duruma aykırı olarak, bazı güncel şartlar değişseydi ne olurdu? Varsayımsal deneylerin kullanımının zengin ve tartışmalı bir geçmişi vardır. Belki en ünlü varsayımsal deney, Chicago Üniversitesinden Profesör Robert Fogel tarafından Demiryolları ve Amerikan Ekonomik Büyümesi adlı kitabında kullanılmıştır. Profesör Fogel bu kitabında ABD’nin taşıma sisteminin 1890’da demiryolları olmasaydı neye benzeyeceğini hesaplamıştır. Bu hesaplamalar büyük tartışmalara neden olmuştur. Ancak sağlam hesaplamalardır ve 1993 Nobel Ekonomi Ödülünü almasına katkıda bulunmuştur. Aşağıdaki tablolarda Ekim 2001’den bu yana gerçekleşen dolar hareketlerinin beş aşaması boyunca yapılan varsayımsal hesaplamaların sonuçları bulunmaktadır. İlk tabloda 1. Aşama (28 Aralık 2001 – 11 Temmuz 2008) gösterilmektedir. 1. Aşama sırasında doları değeri düşmüş ve bu durum emtia fiyatlarında hızlı bir yükselmeye katkıda bulunmuştu. Farklı malların 11 Temmuz 2008'deki fiyatlarının, Dolar/Avro kuru 28 Aralık 2001 tarihinde olduğu gibi kalsaydı ne olacağını hesaplayarak, incelenen dönemde döviz kurunun (zayıf dolar) farklı mali fiyatları üzerindeki etkisini (varsayımsal olarak) belirleyebiliriz. Örneğin, ham pirinç fiyatları % 358 arttı ve bu pirinç fiyatı artışının % 56.86’sı doların değerinin düşüklüğü nedeniyle gerçekleşti. 11 Temmuz 2008 tarihindeki varsayımsal fiyat (50 kiloda 9.95 ABD Doları) 28 Aralık 2001 tarihindeki fiyata (50 kiloda 3.91 ABD Doları) göre artış gösterdiği için, incelenen dönemdeki fiyat artışına gerçek faktörlerin de (arz ve temelin temel unsurları) katkıda bulunduğunu kaydediyoruz. Bu durum 1. Aşama tablosunun son sütununda ham pirinç için bir “+” işaretiyle ifade edilmektedir. Skalanın diğer ucundaysa domuz etinin fiyatı duruyor. Dolar/Avro kuru 28 Aralık 2001’deki seviyesinde kalsaydı, domuz eti fiyatı 28 Aralık 2001 – 11 Temmuz 2008 döneminde yarım kilosu 56,30 sentten 39,59 sente düşerdi. Gerçekteyse, 11 Temmuz 2008’de yarım kilo domuz 71,25 sent idi. Buna göre, döviz kurunun incelenen dönemde domuz eti fiyatına katkısı % 211,80 olmuştur. 11 Temmuz 2008’deki varsayımsal domuz eti fiyatı (yarım kilosu 39,59 sent) 28 Aralık 2001’deki başlangıç fiyatından (yarım kilosu 56,30 sent) daha düşük olduğu için, gerçek faktörlerin domuz eti fiyatını aşağı çekecek şekilde çalıştığı sonucuna varıyoruz ve bu nedenle domuz eti için son sütuna bir “–” işareti koyuyoruz. FED enflasyon hedeflemesi yaparak -yıllık enflasyon oranını yüzde ikide tutmayı amaçlayan bir para politikası uygulayarak, dolardaki ve ilgili mal fiyatlarındaki bu hareketleri ihmal etti. Bu ABD para tarihindeki en istikrarsız dönemlerden birine ve 2008 Paniğine yol açtı. FED’in doların bu dansına bir son verme zamanı geldi. Bunun için FED’in enflasyon hedeflemesini bırakması ve doların değeri ile altın gibi emtia fiyatlarına dikkat etmeye başlaması gereklidir. |
|||||