ALİ BABACAN

Türkiye Ekonomisi, Tarihinde İlk Kez 16 Çeyrek Aralıksız Büyüyerek, Yeni Bir Rekora Daha İmza Attı.
 
Devlet Bakanı Ali BABACAN, yaptığı açıklamada, büyüme rakamlarını değerlendirdi. BABACAN, geçen üç yılda büyümenin özel sektör yatırımları kaynaklı artmasının, hem Türkiye'nin büyüme potansiyelini yukarı doğru çektiğini hem de gelecek dönemlerdeki üretim kapasitesini artırarak büyümenin sürdürülebilirliğini destekleyen çok önemli bir gelişme olduğunu bildirdi. Türkiye ekonomisinin, istikrar ve güven ortamının etkisiyle girdiği büyüme sürecini 2005 yılında da devam ettirdiğine işaret eden BABACAN, 2005 yılında Türkiye ekonomisinin reel olarak yüzde 7,6 oranında büyüdüğünü belirtti.
 
2003-2005 döneminde milli gelir ortalama yüzde 7,8 oranında yüksek bir artış göstermiş ve kişi başına milli gelir 2005 yılı itibariyle 5 bin doları aşmıştır. Türkiye ekonomisi, yakaladığı bu yüksek büyüme performansı ile en hızlı büyüyen ekonomiler arasında yerini aldı. Büyümenin kaynaklarına bakıldığında son üç yıldır kesintisiz ve yüksek oranlı artan özel sektör yatırımları büyümenin lokomotifi konumuna gelmiştir. 2005 yılında reel olarak yüzde 23,6 oranında artan özel sektör yatırımlarının büyümeye katkısı 4,6 puan oldu. Makine teçhizat yatırımları 2005 yılı son çeyreğinde yüzde 43,5 oranında ve yıl genelinde yüzde 21,4 oranında artarak özel sektör yatırımlarını sürüklemiştir. Özel sektör yatırımları 2005 yılında, 2002 yılı sonuna göre reel olarak yüzde 115 oranında önemli bir artış gösterdi.

Hükümetin ekonomi politikalarının temelini oluşturan özel sektör odaklı büyüme hedefi bu yıl da gerçekleşmiştir. Bu yönüyle de büyüme sağlıklı ve sürdürülebilir bir yapı arzetmektedir. Makroekonomik göstergelerde elde edilen tarihi başarılar ve rekor düzeydeki gelişmeler de somut olarak reel sektöre yansımaktadır.

Enflasyonla mücadelede elde edilen başarı, faizlerin düşmesi, kamu borç stokunun gayri safi milli hasılaya oranının gerilemesi, bütçe açıklarının azalması gibi bir çok faktör, özel sektörün yatırım, üretim, ihracat, istihdam, verimlilik kapasitelerini artırmış ve özel sektörü Türkiye ekonomisinin lokomotifi haline getirmiştir.

Son dört yıldır yüzde 8,2 artan sanayi kesiminin katma değeri, üretim yönünden büyümeyi destekleyen en önemli sektörlerden biri olmuştur. Hizmetler sektörü içinde önemli bir paya sahip olan ticaret katma değeri ise 2005 yılında reel olarak yüzde 7,4 oranında artarak güçlü bir performans sergilemiştir.

Ticaret sektörü de son dört yılda ortalama yüzde 9,8 oranında yükselmiştir. Hizmetler sektörü içinde inşaat sanayii, 2003 yılı sonundan itibaren sergilediği güçlü büyüme perfomansını 2005 yılında da sürdürmüş ve sektör reel olarak yüzde 21,5 oranında büyümüştür. İnşaat sektörü üretimi ileri ve geri bağlantıları düşünüldüğünde diğer birçok sektörün lokomotifi durumundadır. Bu sektörde gözlenen yüksek performansın etkileri diğer sektörlere olumlu olarak yansıyacaktır.

Tarım sektöründe son iki yıldır gözlenen artışlar, sektörün mevsimselliğinin önemli ölçüde azaldığını göstermekte, bunun da hububat sektöründe gözlenen istikrarlı artışlar ile özellikle 2005 yılında meyve ve sebze üretimindeki olumlu performansdan kaynaklandığı ortaya çıkmıştır. Böylece tarım sektörünün katma değeri istikrar kazanarak büyümeye olumlu katkıda bulunmuştur. 2005 yılı büyüme oranlarının, Türkiye ekonomisinin istikrar ve güven ortamı içinde çok sağlıklı ve sürdürülebilir bir yapıya kavuştuğunu bir kez daha teyid ediyorum.

Bugün artık Türkiye ekonomisi, dünyanın en hızlı ve en sağlıklı büyüyen ekonomileri arasında yerini aldı. Türkiye`nin ekonomik bir küresel güç haline dönüştüğünü söylemek artık hayal olmaktan çıkmış, somutlaşmaya başlamıştır. Türkiye ekonomisi artık geçmiş dönemlerle kıyaslanamayacak düzeyde yeni bir sürece girdi. Bu yeni süreç, istihdamdan gelir dağılımına, üretimden ihracata kadar her alanı etkileyecek düzeye ulaştı. Üç buçuk yıl gibi kısa bir süre içinde elde edilen bu performans, önümüzdeki dönemde mevcut sorunların çözümüne de katkı sağlayacak.

Türkiye son 3.5 yıl içinde, tarihinde görülmemiş bir fırsat yakalamıştır, istikrar ve güven ortamının oluşturduğu bu fırsat, makroekonomik göstergelerle sağlamlaştırılmıştır. Hükümetin, bu eşsiz fırsat ortamının kaçırılmaması, heba edilmemesi için, bugüne kadar gösterdiği kararlılık ve duyarlılığı devam ettireceğini ifade ediyorum. Üç buçuk yıl önce hayal gibi görünen kişi başına 5 bin dolar milli gelir bugün aşılmıştır.

Türkiye`nin 10 bin dolar, 15 bin dolar seviyesini aşmaması için hiç bir neden bulunmamaktadır. Bu hedeflerin de yakalanması için hükümetimiz, para politikaları ve mali disiplinden taviz vermeyecek, Türkiye`yi yeni rekorlarla, tarihi başarılarla buluşturmaya devam edecektir.