AHMED PEKİN

AB İle Türkiye İlişkileri,
3 Ekim 2005 Müzakere ve
Uyum Süreci
 
‘Avrupa Birliği Terminolojisi’ Avrupa Birliği (‘AB’) sürecinin en dinamik ve yenilikçi boyutlarından birisi de, kendisine özgü bir Avrupa terminolojisi geliştirmekte olmasıdır. Örneğin; ‘AB Zirvesi’, ‘AB Troikası’, "Ekonomik ve Parasal Birlik", "Tek Pazar", "Çerçeve program", ‘AR-GE’, "Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası", "Katılım Ortaklığı Belgesi" vs... Bazı tanımlamalar ise, Avrupa tarihine iz bırakan önemli olan filozof, tarihçi, ressam, heykeltraş, devlet adamı, prenses, bilim insanlarının özel isimleri; "Erasmus", "Cordis", "Leonardo da Vinci" ve "Euro". Bunların yanında "görüş", "zirve", "tüzük", "müzakere", ‘ilke’ gibi bilinen sözcüklerin, Avrupa Birliği ilişkileriyle ikili ve çok taraflı diyaloglar çerçevesinde kazandıkları yeni anlam ve içeriklerdir. AB halkları da, Brüksel’in bu nev’i şahsına münhasır dili konusunda çok bilgili değiller. Fakat işçi, memur, çiftçi, öğretmen, mühendis, bankacı, sigortacı, polis, hekim, hakim, avukat gibi toplumun değişik meslek kesitlerinden herkes kendi alan
 
AB ile Türkiye Müzakere Süreci: ‘Kurumsal Yapı’, ‘Müzakere Çerçevesi’ ve ‘Tarama’
Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde 2005 yılı başından bu yana, gündemimizde giderek varlığını artıran üç terim var: "Tarama" ve "Müzakere çerçevesi".

Kurumsal: AB ile müzakereleri yürütecek kurumsal yapınınoluşturulması önemli ve gereklidir. Buna paralel olarak kamu alalnında karar alma mekanizmalarının AB Kurumları ile uyum içinde çalışabilmesi için ‘eşgüdüm yasası’ çıkartılmalıdır. Türk baş müzakerecisi ve heyeti ivedilikle belirlenmelidir.

Tarama (Screening): AB’ne aday olan ülkenin hukuki mevzuatlarının komple incelenmesi’dir. Bundan amaç; Türkiye’de ki mer’i mevzuatların, ilgili AB mevzuatına göre hangi uyum noktasında olduğunun belirlenmesidir. Nerelerde uyumsuzluk, eksik veya uygulama sorunu olduğunun dökümü yapılıyor. Müzakereler süresince hangi yasal uyum, politika değişikliği ve uygulama dosyalarının görüşmelerin gündemini oluşturacağı ortaya çıkıyor. Tarama sonucunda, Türkiye’nin AB’ye uyum yolunun haritası müzakere masasına yansıyacak.
AB Komisyonu ile Türkiye’nin ilgili devlet birimleri arasındaki görüşmelerle tarama süreci esasen çok önceleri başladı bile. DPT bu konuda bir çok çalışmayı hazırlamış durumda, fakat bu süreç dinamik ve işleyen bir süreç olduğundan diğer kurumlarla işbirliği içersinde çalışmalar sürdürülmektedir.17 Aralık 2004 AB Brüksel Zirvesi bildirisinde yer alan karar ile; Türkiye ile 3 Ekim 2005 tarihinde bazı koşulların yerine getirilmesi nihayetinde, müzakerelerle birlikte tarama sürecine de başlanılacak. Bu süreç daha erken başlatılabilirdi.
Ancak, bazı AB ülkelerinin ve özellikle Fransa’nın Haziran 2005’te AB Anayasası’nı referanduma sunacak olmalarından, ayrıca bu hususun Avrupalı Siyasilerce kamuoylarında yarattıkları, Türkiye’nin üyeliğiyle eş-zamanlı bir anlam kazanacağı endişesi ve görüntüsünden dolayı, genel anlamda Avrupalıları ürkütmesi üzerine ve bu süreç Ekim 2005’e bırakıldı.

Müzakere Çerçevesi Belgesi (‘MÇB’): AB Komisyonu’nun tavsiye ve değerlendirme raporları dikkate alınarak hazırlanan, AB Bakanlar Konseyi’nce onaylanan ve Birlik tarafından aday ülke için tek taraflı olarak onaylanan resmi bir belge. Bu belge, AB’nin aday ülkeye yönelik olarak kendi üye ülkeleri arasında onayladığı ‘ilk ortak tutum" belgesini oluşturuyor. Daha sonra bunu her müzakere başlığını ayrı ayrı kapsayan diğer ortak tutumlar takip ediyor. Aday ülke, politik ve diplomatik girişimlerle, bu belgenin hazırlığı aşamasında performansına bağlı olarak, etkili olabilmektedir.
AB Brüksel Zirve Bildirisi’nde yer verilen;
a.Müzakerelerin ucunun açık olması,
b.Müzakerelerin askıya alınabilme olasılıkları,
c.AB’nin yeni bir ülkeyi hazmedebilme kapasitesi,
d.AB ülkelerinin tek tek her aşamada onayının gerekliliği,
e.Türkiye’de ki mevzuatın uygulanmasına gösterilen dikkat ve uyarılar,
f.Gümrük Birliği’nden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmesi,
g.Türkiye’nin uluslararası anlaşmalara uyum çerçevesinde Kıbrıs ve Ege sorunlarını çözüme bağlamada ilerleme zorunluluğu... gibi bir çok husus, AB genel tutumu olarak bu bildiride açıkça ifade ediliyor. Yukarıdaki hususların sağduyu ve akıllıca değerlendirilmesi gerekmektedir.

AB’nin Türkiye ile Müzakere Çerçevesinin Esasları: ‘Prensipler, Müktesebat, Usul ve Lisan’

Prensipler:Müzakereler Türkiye’nin, AB’ne tam üyelik hedefinin gereklerini yerine getirmesine bağlıdır. Müzakere süreci, doğası gereği açık uçludur. AB ülkeleri önemli kararlarını genel olarak oybirliği ile alır. AB, Türkiye’nin Kopenhag siyasal kriterlerine (demokrasi, hukuk devleti, azınlıkların korunması, işleyen bir piyasa ekonomisi, AB mevzuatını uygulayabilecek bir idari yeterlilik...) uymaya devam etmelidir. Bu süreçte azınlık hakları, kamu ve yargı reformu, bölgesel işbirliği ve yolsuzlukla mücadele konularında ilerleme kaydedilmektedir ve bu sürdürülmelidir.
AB Bakanlar Konseyi, Komisyon’un önerisi üzerine Türkiye ile müzakereleri, demokrasi ve insan haklarının ciddi ihlali gerekçesiyle askıya alabilir. Müzakerelerin devamı, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal uyumu ile doğrudan bağlantılı olduğu unutulmamalıdır. Türkiye, 3’üncü ülkelerle ve uluslararası kuruluşlarla ilişkilerinde, AB’nin ortak politikalarına uyumlu hareket etmelidir.
AB’de, kurumsal işleyişi ve iç bütünlüğü açısından Türkiye’yi üye olarak kabul edebilecek durumda olmalıdır.

Müktesebat ve Derogasyon: AB’ye uyum için, Türkiye’nin müktesebatı kendi yasal düzenine uyarlamış ve uygulamaya da geçirmiş olması gereklidir. Türkiye’nin üyeliği ile çelişkili olan tüm uluslararası anlaşmaları geçerliliğini yitirecektir. Müzakerelerde, AB üyeliğinden kaynaklanan hak ve sorumlulukları açısından bazı alanlarda geçici düzenlemeler, kısıtlamalar ve geçiş dönemleri öngörülebilir.

Usül: 3 Ekim 2005’te müzakereler açılınca, ilk olarak tarama süreci başlayacaktır. 31 başlık sayısı 36’ya çıkıyor. Kamu ihaleleri, fikri haklar, gıda güvenliği, Trans-Avrupa Altyapı Ağları ve sermaye piyasaları ve mali hizmetler gibi alanlara verilen önem artıyor. Müzakere başlıkları birbirinden bağımsız olarak görüşülecek, tüm başlıklarda müzakereler bitmeden, hiç bir başlıkta ilgili müzakere de kesin olarak kapanmış kabul edilmeyecektir. Bu süreçte müzakere başlıklarını açılması, ilerlemesi ve kapanması için AB Komisyonu’nun kriterleri dikkate alınacaktır.

Lisan: Müzakerelerin takvimi ve çerçevesi olduğu gibi, bir de lisanı var. Yanlış anlamalar ve anlaşılmalar, teknik çeviri hataları, analitik sapmalar vb.. hususlar, Türkiye’ye zaman ve güç kaybettirebilecek niteliktedir.Bu hususlara dikkat edilmeli ve gereken her türlü tedbir özenle alınmalıdır. AB terimleri Türkçe’ye de dahil oldular. Siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel olması yanında, hukuki terminolojiyi de, özellikle ulusal menfaatlerimizi en üst düzeyde müzakere ederek, korumak ve geliştirebilmek için iyi bilmek ve kullanmak zorunda olduğumuz hususlar arasındadır.

AB ile Türkiye’nin Uyum süreci: ‘Müktesebat’ Avrupa Birliği`ne üye olmaya aday ülke Türkiye, Avrupa Birliği müktesebatına uyumun gerektirdiği haklara ve yükümlülüklere,müzakere takvimi ile uyumlu olmaya gayret eder, dolayısıyla bu bir ‘uyum süreci’dir. Avrupa Birliği hukuki mevzuatı (müktesebatı)nın dört temel kaynağı vardır:
1.AB’ni Kurucu Antlaşmalar (Roma, Tek Senet, Maastricht, Amsterdam, Nis, etc..)
2.Mevzuatlar(Bazı yasalar doğrudan geçerlidir, bunlar ‘tüzük’lerdir, diğerleri ise çerçeve yasalar olup, uygulamaya geçebilmeleri için ‘ulusal yasa’ çıkarılması gerekir, bunlar da‘yönerge’lerdir.
3.Adalet Divanı kararları (içtihatlar) ve
4.Uluslararası antlaşmalar. AB ve Türkiye müzakerelerinden sonra, geçilen tarama sürecinde; Türkiye’nin yasal mevzuatı,AB müktesebatı ile karşılaştırılarak,nerede olduğu saptanır ve bu farklılıkların uyumlulaştırılması istenilir.Şöyle ki; eksiklik ve çelişkilerin listesi hazırlanır ve müzakerelerle giderilmeye çalışılır. Daha sonra, AB Bakanlar Konseyi Türkiye ile ‘müzakere tutumu’nu belirler. AB Komisyonu da, bu tutuma göre, müzakere başlıklarını (36’ya çıktı) değişik zamanlarda açarak, Konsey ile birlikte yürütür ve tamamlar.
Bu müzakere başlıkları; tarım, enerji, ticaret, rekabet, sermayenin serbest dolaşımı, tüketici hakları, çevre politikası ve dış ilişkiler vd..gibi farklı alanları kapsar. 11 Mart 2005 tarihi’nde Madrid’de düzenlenilen ‘Uluslararası Güvenlik ve Terör Toplantısı`n da; AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel BARROSOile TC Başbakanı Recep Tayyip ERDOĞAN, ilk müzakere başlıkları olarak "bilim, kültür gibi’’ kolay alanlarda başlanılacağı bildirdiler.
Burada müzakere edilen husus, AB müktesebatının içeriği değildir. Aday ülke, buna uymak zorundadır, asıl değerlendirilen konu; ‘bu içeriğe hangi takvim, geçiş dönemleri, geçici istisnalar ve uygulama başarısı ile uyacağı’dır. Müzakerelerde gündeme gelen bir diğer önemli konu da geçici kısıtlama(d