|
|||||
|
|||||
Kamu kesiminin ekonomide neler yaptığını ve/veya neler yapacağını görmek için tamamını değil ama kamu kesiminin önemli bir bölümünü gösteren Merkezi Yönetim Bütçesini izlemek gerekiyor.
Öncelikle 2006 yılı rakamlarını değerlendirelim: Tablodan da izlenebileceği gibi başlangıç ödeneğine göre gerçekleşme tahmini karşılaştırıldığında harcamaların bir milyar YTL daha fazla yapıldığını, gelirlerin ise yaklaşık 12 milyar YTL daha fazla artırıldığını görüyoruz. Bu rakamlar bütçe disiplini açısından olumlu. Ancak dikkat çeken birkaç konu üzerinde durmak gerekiyor. Bütçe harcamalarının milli gelire oranı yaklaşık yüzde 32 olmasına rağmen bütçenin yatırım harcamalarının milli gelire oranı yalnızca yüzde 1.9 civarında gerçekleşiyor. Yani devlet alt yapı dahil yapması gereken yatırımları IMF’nin de uyarılarını dikkate alarak sürekli erteliyor. Amaç ise faiz dışı fazlayı IMF’nin istediği oranda tutturmak. Diğer taraftan devletin ödediği faizin milli gelire oranı yüzde 8.5 iken yine devletin personel giderleri faiz ile aynı oranda yani yüzde 8.5. Gelirler açısından değerlendirildiğinde ise devletin ağırlıklı olarak vergileri dolaylı vergilerden sağladığını biliyoruz. Dolayısıyla vergideki iyileşme ekonomideki harcamalarla bağıntılı. Çünkü vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 70’i dolaylı vergilerden sağlanıyor. Özelleştirme konusunda atılan adımlar da dikkate alındığında bütçe gelirlerinin 12 milyar YTL nasıl artırılabildiğini anlıyoruz. UYARI: Ekonomide harcamaların tüketici kredileri ile desteklenerek artırılması ve iç talebe dayalı büyüme ithalatı artırıp, cari açığı milli gelirin yüzde 8’in üzerine taşıyor. Diğer taraftan da enflasyon hedeflemesi politikası yapan Merkez Bankası’nın politikasını etkisizleştiriyor. Bu nedenle de yüzde 5 olarak hedeflenen enflasyonun yüzde 100’lük sapma ile 2006 yılında yüzde 10 civarında olması bekleniyor. Şimdi gelelim 2007 yılı Merkezi Yönetim Bütçesine. Harcamalarda yüzde 16.9’luk bir artış hedeflenmiş. Büyümenin yüzde 5, enflasyonun yüzde 4 olarak hedeflendiği ülkede bu artış dikkat çekici. Nedenine bakalım: Personel harcamalarında artış yüzde 26 olarak hedeflenmiş. Enflasyon hedefleri çerçevesinde bu artış önemli ancak bunu IMF’ye anlatmaları zor. Ama bir başka olasılığı burada dile getirmek gerekiyor. Çifte seçim yılında personel harcamalarındaki büyük artışın nedeni yeni personel alımı yapılacağı yönünde bir işaret de olabilir. Faizlerin yılın ortasında yükselmesi ile birlikte faiz harcamalarının yüzde 14.5 oranında artacağı tahmin ediliyor. Yatırımlar ise yine aynı: Milli Gelirin yüzde 1.9’u kadar. Gelirlere bakıldığında ise toplam gelirlerde yüzde 9.3’lük artış hedeflenirken, vergi gelirlerindeki artış hedefi yüzde 14.8. Hem de ekonomik büyüme yüzde 5, enflasyonun yüzde 4 hedeflendiği bir ortamda. Ekonomi biraz yavaşlayacağına göre vergi hedefini tutturmak için ya yeni vergiler gündeme gelebilir veya enflasyon ve büyüme hedefi yine sapacak demektir. Özelleştirilecek Haklar, THY ve Halk Bankası dışında başka önemli bir şey kalmadığına göre vergi dışı gelirlerde bütçenin önemli bir iddiası yok. Sonuçta iki seçimin yapıldığı dönemde bütçe açığında 2006 yılına kıyasla önemli bir artış gözleniyor. Ama bu yine de AB kriteri olan yüzde 3’ün altında. UYARI: 2007 yılı bütçesinin harcama ve gelir hedefinin tutması için hedeflenen enflasyon ve büyüme rakamları gerçekçi değil. Demek ki enflasyon ve büyümedemek ki daha yüksek olmalı. Bu da Merkez Bankası’nın güvenilirliğini zedeleyecek bir girişim olur. Çünkü, Merkez Bankası üst üste iki yıl enflasyon hedefini tutturamamış olacak. Oysa enflasyon hedeflemesi “güvene” dayalı bir sistem. Bu nedenle Merkez Bankası uyarılarına devam edecek ve yüksek faiz politikası sürecek demektir. Tabii ki bu değerlendirme Merkezi Yönetim Bütçesi ile ilgili. Belediyelerin ne yaptığını veya neler yapacağını ise bilemiyoruz. Hele de seçime giderken. Çünkü bu konuda ciddi bir şeffaflık sorunu var… |
|||||