YAZDIK DA NE OLDU! Hadi Neşet TÜRKMEN
Ekonomik ve Siyasi Danışman
30 yıl önce, 30 yıl sonra...
 
Ülkemizde bizler mi değiştik, değer yargılarımız mı altüst oldu, net bir fikre inanın ki sahip değiliz. Sağdan bakınca farklı, soldan bakınca daha da farklı, objelere takılınca insan kendine nerden bakması gerektiğini bile şaşırıyor.
12 Eylül 1980’in büyük bir çoğunlukla kabul edilen anayasası, bugün aradan yaklaşık 30 yıl geçtikten sonra yeni bir 12 Eylül’de, taze bir anayasayla değişecek mi, değişmeyecek mi herkes büyük bir tereddüt içinde. 30 yıl evvelki şartları unutup, bugün, o günlerle hesaplaşma olarak ortaya sunulan anayasa değişikliği nasıl bir sonuç verecek cidden merak konusu.
1980’lerde, günde 20 gencimiz bıyığından, kılığından, kıyafetinden dolayı hunharca katledilirken, onların başta anaları, babaları ve yakınları askerlerin yaptığı ihtilale cankurtaran simidine sarılır gibi sarıldıkları için, o anayasa oylamasına büyük bir çoğunlukla evet demişlerdi.
O gün oy kullanabilme yaşına erişmiş olan gençler, bugün en az 50-55 yaşlarındalar. Onların anne babalarının ise belki birçoğu bugün hayatta bile değil. 1980’lerde kendini acımasız kurşunlardan kurtarabilmiş olanlarla, askeri rejimin elinde sıkıntı çekmiş olanlar, o günü mü oylayacaklar, o günkü ruh halinin yansımalarını mı aktaracaklar yoksa yeni anayasayı, ülkemizin çağdaş ve demokratik şekilde yönetileceği, birlikte, özgürce ve kardeşçe yaşayacakları koşullara göre mi oylayacaklar hiç belli değil.
12 Eylül 2010’da oylanacak referandum sonucunda çıkacak cevaplar evet de olabilir, hayır da olabilir, bazıları da boykot ettikleri için boş da çıkabilir. Önemli olan, çıkacak neticenin 30 sene sonra da, doğru karar verebilip veremediğimizin muhasebesi olarak önümüze geleceğidir. Keşke bugün oy verme yaşında olan gençlerimiz ve onların büyükleri olan bizler, 2040 yılında bugünkü görüşlerimizden farklılık içinde olup olmayacağımızı bilecek bir dürüstlükte ve samimiyette olabilsek.
‹nsanların düşüncelerini ve fikirlerini şartlara göre değiştirmesi tabii ki doğaldır. Buna kimsenin bir şey söyleme hakkı yoktur. Ama bu fikirlerin gelişimle mi, bilgilenmeyle mi, korkuyla mı veya taraftarlık bilinciyle mi olduğunu tespit etmek, birden analiz yapabilmek için insanı çok zorlamaktadır. Yapılan ve referandum sonrası yapılacak olan kişisel tercihlere saygısızlık etmek haddime değildir. Fakat, bu yapılacak tercihlerden belli bir müddet sonra seçmenlere bir oylama daha yaptırılsa düşüncelerinin farklı olacağını zannediyorum.
2040’larda torununuzun veya onların çocuklarının, sizin kararlarınızla büyüyeceğini göz ardı etmeyin.