MAVİ YOL Dr. Can Fuat GÜRLESEL
Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı
Dünya’da Yeni Normal Yavaş Büyüme mi?
 
2008 yılında ortaya çıkan ve 2009 yılında en derin noktasına ulaşan küresel ekonomik kriz sonrasında gelen toparlanma ile birlikte oluşmaya başlayan koşullara yeni normal adı verilmiş ve bir tartışma ortamı doğmuştu. Ancak son bir buçuk yıldır krizin farklı artçı etkileri ortaya çıkınca yeni normal tartışmaları yerini krizin artçı etkilerinin ortadan kaldırılmasına bıraktı.

Küresel krizin ardından dört yıl geçmesine rağmen ne artçı etkiler sona erdirilebildi ne de kriz sonrasının koşulları netleşti. Bununla birlikte yeni normal olarak adlandırılan kriz sonrası küresel ekonomik koşulların en önemli unsurunun “yavaş büyüme” olacağına dair görüşler giderek kuvvetleniyor. Bu çerçevede yeni normal olarak tanımlanan yavaş büyümenin nedenlerini ve etkilerini değerlendirdim.

• Küresel büyüme yavaşlıyor
Dünya ekonomisi 2001 sonrası hızlı bir büyüme sürecine girmiş ve 2008 krizine kadar yıllık ortalama yüzde 5’e yakın bir küresel büyüme ortaya çıkmıştı. Bu çok hızlı büyümenin yarattığı dengesizlikler ise büyük ölçüde küresel krizin nedenleri arasında yer aldı. 2009 yılında dünya ekonomisi İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez küçüldü. 2010 yılından itibaren ise olağanüstü parasal genişlemeler ve canlandırma önlemlerinin etkileri ile küresel ekonomi beklentilerin üzerinde bir hızla büyümeye başladı. Ancak büyüme motoru 2011 yılı ortasında yeniden tekledi ve küresel büyüme hızı yavaşlama eğilimine girdi. Sorunların temeline inmeden alınan geçici önlemler ile kalıcı büyümenin olamayacağı ortaya çıktı. 2012 yılında ise küresel büyümede yavaşlama iyice belirginleşiyor ve muhtemelen yüzde 3’ün altında bir büyüme gerçekleşecek. Buna bağlı olarak yeni normal için yavaş büyüme iddiaları daha çok taraftar buluyor.

• ABD’nin büyüme dinamikleri zayıf kalıyor
Küresel kriz öncesi yıllık ortalama yüzde 3 büyüyen ABD ekonomisi krizde daraldıktan sonra 2010 ve 2011 yıllarında yüzde 3 büyüme performansına tekrar yaklaşmıştı. Ancak son 5 çeyrek dönemdir büyüme hızlı yavaşlıyor ve yüzde 2’nin de altına inen büyümeler gerçekleşiyor. ABD’de önlemlerin temelini Merkez Bankası FED’in olağanüstü düşük faiz oranları ve geniş dolar likiditesi oluşturuyor. Bunun etkisi de sınırlı ve geçici oluyor. Büyümenin reel ekonomiye ilişkin dinamikleri henüz zayıf kalmaya devam ediyor. Kasım ayında seçimlere giden ABD’de kalıcı önlemler ve büyümenin hızlandırılması yeni başkanlık dönemine bırakılıyor. ABD için de yeni normal yavaş büyüme gibi görünüyor.

• AB’de büyüme dinamikleri kayboluyor
Avrupa Birliği’nde büyümedeki yavaşlamanın da ötesinde büyüme dinamiklerinin kaybediliyor olması sorunu yaşanıyor. AB 2002 yılına kadar olan süreçte Euro’ya geçiş için büyüme dinamiklerini kısmen törpülemişti. Bu nedenle küresel kriz öncesi dünya ekonomisi ortalama yüzde 5’lerde büyürken AB büyümesi ortalama yüzde 2-3 arasında kaldı. Küresel kriz ve sonrasında ise özellikle Euro bölgesi içindeki eşitsizlikler ve sorunlar gün yüzüne çıktı. Bu eşitsizlikler ve sorunların ulaştığı boyutlar Birliğin kendi içinde yoğun entegrasyon ve karşılıklı ticarete dayalı büyüme dinamiklerine de büyük ölçüde hasar verdi. Buna bağlı olarak AB içinde büyüme sıfıra yakın, Euro bölgesinde ise negatif gerçekleşiyor. İki lokomotif Almanya ve Fransa sıfır büyürken izleyen üç büyük ekonomi İngiltere, İtalya ve İspanya küçülüyor. Avrupa Birliği’nde yavaş büyümenin de ötesinde bir dönem daha “büyüyememe” yeni normal olacak gibi duruyor.

• Büyüme lokomotifi Çin’de yavaşlıyor
Gelişmiş ülkeler odaklı küresel krizde dünya ekonomisini ümitlendiren tek unsur başta Çin olmak üzere gelişen ülkelerdeki hızlı büyüme temposuydu. Ancak başta Çin olmak üzere gelişen ülkelerde de büyümeler hızla yavaşlıyor. Uzun yıllar yüzde 10 üzerinde büyüyen Çin’de 2012 yılında yüzde 7-7.5 büyüme bekleniyor. Hindistan, Brezilya, Rusya ve diğer gelişen ülkelerde büyümeler yavaşlıyor. Türkiye de bu eğilimin dışında kalamıyor. Hem küresel koşullar hem de ekonomiyi soğutma önlemleri nedeniyle bu yıl büyüme muhtemelen yüzde 4’e yakın gerçekleşecek. Buradaki en büyük tesellimiz ise diğer ülkelerdeki büyümenin de çok yavaş olması ve aramızın açılmaması olacak.

Son söz: Erken bir iddia olabilir, ancak dünya ekonomisinde yeni normal “yavaş büyüme” olacak gibi gözüküyor. Türkiye’nin büyüme performansı da bundan etkilenecek.