YÜKSEL MERMER
IŞIK DİKMEN

AB Müzakerelerine En Hazır Sektör Otomotiv Sektörüdür
 
Keşke bütün sektörler otomotiv sektörü gibi olsa. Bu kadar ağır vergi yükü olmasına rağmen ödediğimiz vergi ile öğünebiliriz. Bizim kaçacak bir tarafımız da yok. Diğer sektörlerde bizim gibi olsa Türkiye’nin durumu daha çabuk düzelir.
 
Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Başkanı olarak derneğin kuruluşunu, amaçlarını ve ileriye yönelik çalışmalarını anlatır mısınız?

Yüksel MERMER: Otomobil İthalatçılarıDerneği adı altında 30 Eylül 1987 yılında tümü Avrupa otomobil markalarının (A. Romeo, BMW, Peugeot, Citroen, VW-Audi) Türkiye mümessili olan 5 firmayı temsil eden 10 işadamı/yönetici girişimci tarafından kurulmuştur. Daha sonra 1989’da ülkemizde hem imal hem de ithal edilen diğer markaların katılımıyla firma sayısı 16’ya üye sayısı ise 32’ye yükselmiştir. 2002’de, otomotiv sektörünün çok önemli kısmını oluşturan ‘otomobil - hafif ticari araçlar’ kapsamında satış, pazarlama, ithalat, satış sonrası hizmetler, finansman, tanıtım, fuar, vb. gibi yaşamsal etkinlik alanlarında tam bir bütünlük kazanmasıyla derneğin adı “Otomotiv Distribütörleri Derneği” olarak değiştirilmiştir. 2005 yılı itibariylederneğin 39 tane uluslararası markayı temsil eden, 30 üyesi bulunmaktadır. ODD’nin Türkiye’de kara taşıtları sahipliğini artırarak sektörün devamlılığını ve gelişmesini sağlamak gibi bir vizyonu; üyelerin menfaatleri doğrultusunda, üyeleri her kesimde temsil etmek, sektörün ihtiyaçlarını karşılamak, sorunlara çözüm üretmek, sektör bilgilerini doğru ve güvenilir şekilde değerlendirip, ileterek kamuoyu oluşturmak, üyeler arasında rekabet öncesi işbirliğini ve sektörle dernekler arası koordinasyonu sağlamak ve sektörle ilgili mevzuat oluşumuna doğrudan katkıda bulunmak gibi bir misyonu vardır. ODD’de bu misyon ve vizyon doğrultusunda pazarı büyütmek için; otomotiv pazarına yönelik araştırma ve analizler, büyümeyi sağlayan aktivitelerin planlanması yapılmakta, gerekli yerlerle işbirliği geliştirilmektedir. Sektör içi iletişim için; otomotiv sektörüyle ilgili yasal düzenlemelerin sektör çıkarları doğrultusunda görüş oluşturma ve ikna çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Politika geliştirme için; otomotiv sektöründeki tüm paydaşlar için belirsizlik unsurlarını azaltacak ve işbirliği olanaklarını artıracak bilgi paylaşımı ve iletişim sağlanmaktadır. Sektörel sorunların çözümü için; sektör problemlerinin tespiti ve çözümü konusundaki öneri, rapor ve gerekli istatistikler hazırlanmaktadır. ODD çalışmalarını; toplumun temel yararlarını gözeterek , sahip olduğu bilgileri üyelerle eş zamanlı paylaşarak, üyeler arası dostluk ve dayanışmayı sağlayarak, sektörle ilgili dernekler arası işbirliğine özen göstererek, dernek üyeleri arasında adalet, yönetimde şeffaflık ve tüm uygulamalarda dürüstlük ilkelerini esas alarak yürütür. İhtisas kuruluşu olarak kurumsal kimliğini pekiştirmek, otomotiv fuarlarının düzenlenmesinde etkin rol almak, taşıt araçlarının kullanımını ülke genelinde yaygınlaştırmak, AB uyum yasalarının hazırlanmasında katkıda bulunmak, otomotiv sektörünün kamudaki etkinliğini artırmak, satış vergi oranlarını AB standartlarına indirgemek, kayıt ve tescil sistemini AB standartlarıyla uyumlu hale getirmek, ilgili mevzuatın sektörün gelişmesine katkıda bulunması için diğer yurtiçi ve Avrupa’daki benzer derneklerle işbirliği içinde olmak için çalışır.

Türk otomotiv sektörünün geçmişini, şu andaki durumunu ve geleceği ile ilgili görüşleriniz nelerdir?

Y.M:Türk otomotiv sektörünün geçmişiyle bugününü mukayese edecek olursak ihracatta olsun, iç piyasada olsun, istihdam yönünden olsun anormal bir gelişme var. Bundan sonraki senelerde daha da iyi gelişmeler kaydedilecektir. Gün geçtikçe sektörümüz Türkiye’nin lokomotif sektörü olmaya başladı. Şu anda 2. sırada olan ihracat, tekstil sektörünü geçmek üzere. Türkiye’ye girmek isteyen bazı markalar var, biz onları zamanında kaçırmasaydık belki bugün Türkiye ihracat yönünden bir otomotiv üssü olabilirdi. Otobüs üretiminde 1. sırada, hafif ticari araç üretiminde 7. sırada, otomobil üretiminde 17. sıradayız.

Türkiye’de üretilen araçlarla dünyanın diğer ülkelerinde üretilen araçlar arasında fiyat ve kalite açısından fark var mıdır?

Y.M:Kalite yönünden hiçbir fark yok, zaten olursa ihracat yapılamaz. Artık Türk markası diye bir ayrım kalmadı, ürünlerin hepsi dünya markası. Hem kalite hem fiyat açısından dünya piyasası ile rekabet edecek konumda olduğumuz için ihracat rakamları da yüksek. Otomotiv sektörünün içinde bulunduğu durumun ileride daha da iyi olacağına inanıyoruz.

İhracat tam hedefine vardı mı?

Y.M:İhracatımız iç piyasadan daha iyi. 12 milyon doları buluyor. Daha evvel bu rakamlar çok düşüktü.

Sektörün problemleri var mıdır? Varsa nelerdir?

Y.M:Daha evvel imalatla ilgili verilmiş teşvikler vardı. Diğer ülkelere göre bizim daha fazla taviz verip markaları Türkiye’ye getirmemiz lazım. Şu anda iç ve dış piyasadan gelen talepler de bu yönde. Ayrıca bilhassa otomotiv sektöründe vergi çok yüksek oranda.Avrupa’da %18-20 civarındayken, Türkiye’de %62’den başlıyor. İç piyasada vergi sorunu var, dış piyasada da teşviklerin daha çok verilmesi lazım. Dış piyasa 1 veriyorsa bizim 2 vermemiz lazım, bence yatırımda sorun var. AB müzakereleri başladı, bu vergilerin kademeli olarak düşmesi lazım.
Işık DİKMEN:1600 cc’ye kadar olan araçlar pazarın %65-70’i civarında. Genelde vergi yükü de bu araçlar üzerinde.
Y.M: Bütün mesele alt sınıfın aldığı arabada satışın daha fazla olması. Vergi yükü de oradan başlıyor. Yapılanmasıyla, satış yerleriyle, fabrikalarıyla AB müzakerelerine en hazır sektör bence otomotiv sektörüdür. İçerideki satış sorunu, vergi oranı yüksekliği, kurulmak istenen yatırımların bazılarının kaçırılması bizim sektörümüzü zorlayan nedenler. Bizde 850.000 civarında imalat var, bu sayının 1,5 milyona çıkması lazım.
I.D: İç pazar biraz daha büyürse, ihracatta daha canlanır. İkisi birbirine paralel gidiyor. Birim maliyet düşer, üretim çoğalır. Kalite de ise sorunumuz yok.

Üretimde daha ucuz diye Uzak Doğu sorun yaratıyor mu?

Y.M: Otomotiv sektörünün rekabet gücü yüksek. Markalar satışlarını belirli bir merkezden yapıyorlar. Kendi organizas-yonlarını kuruyorlar, fiyatlarını belirliyorlar. Ama tabi imalat artmalı ki fiyatlar aşağı çekilsin, içeride de dışarıda da satışlar artsın. Bunların temini için de devlete büyük görevler düşüyor.

Mazda otomobillerinin Türkiye temsilcisi ve Yönetim Kurulu Başkanısınız. Mazda’nın Türkiye’deki Pazar payı nedir? Türkiye’de üretim düşünülüyor mu?

Y.M: Bizim pazar payımız şu sıra çok yüksek değil. Talep fazlayken fabrika mal vermedi. Üretim bir ara düşünülüyordu. O zamanlar teşvik belgesi de alınmıştı. 1994’te kriz patlak verince yabancılar korktu. Şu anda tekrar düşünülüyor. Japonlar kararlarını biraz geç verir.
I.D: Japonlar bürokratik engellerden sıkılıyorlar. Mesela Çevre Raporu var. Bu aşağı yukarı 2 seneden önce alınamıyor. Dışarıdaki yatırımcı da biran önce yatırımını gerçekleştirmek istiyor çünkü yaptığı hesaplar bugüne göre veya kısa bir dönemi kapsayacak şekilde. Ama yatırım kararı ile yatırımın gerçekleşmesi süreci arasındaki fark açılınca hesaplarda yatırımcıların beklentilerine cevap veremez halde dönüşümler gösteriyor. Bu yüzden projelerin daha pratik ve kısa sürede çözümlere kavuşturulması lazım. Otomotiv sanayicileri ve distribütörleri de aynı şekilde düşünüyor.

AB ile Türkiye arasındaki entegrasyonla ilgili görüşlerinizi alabilir miyim? İleriye yönelik AB bize ne getirir ne götürür?

I.D: AB’yi Gümrük Birliği’nin uzantısı olarak görüyoruz. GB ile beraber Türkiye bütün bir pazarın parçası olma yolunda büyük bir adım atmış, duvarları kaldırmış. Bunun bir sonraki etabı tabiatıyla Avrupa topluluğuyla bütünleşmek. Bunun içinde müzakerelerin biran önce tamamlanıp kapıların açılması lazım. Tabi siyasi kriterler, Türkiye’nin kabul edilebilirlik ölçüleri içersinde nereye varır nereye varamaz onu zaman gösterecek. Bu durum bugüne kadar ki hükümetlerin programlarında yer almış, bugünkü hükümetin icraatının temellerinden bir ta