|
|||||
|
|||||
Türkler için farklı anlamı olan bir savaştır Çanakkale 1915... Türk halkının duyarlı yüreğinden kopup gelen türkülerde, İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif ERSOY'un dizelerinde nesilden nesile aktarılarak, yaşatılacak bir savaştır. Çanakkale savaşının yapıldığı bu topraklarda karşımıza çıkan bir dere, bir vadi, bir yamaç mutlaka geçmişten bir öykü taşıyıp, günümüze getirir. Bu topraklarda savaşlar da, ne yazık ki, Hero ile Leanders'in öyküsünde olduğu gibi aşklar da, mutlu sonla bitmemiştir. Hiç kuşkusuz mitolojide tanrı ve tanrıçalar birer uydurmadır. Ama zekâ ürünü bu uydurmalar, derin sembolik anlamlar taşımaktadır. Gelibolu’da, Çanakkale Boğazı’nda ve Truva’da bunlarla sıkça karşılaşırız... |
|||||
1915 yılında bu toprakları işgâle gelip, Çanakkale Boğazı`nı geçmeye çalışan, ardından Gelibolu`ya asker çıkaran işgâlci ordular, 25 Nisan 1915`ten 9 Ocak 1916`ya kadar mitlerin yarattığı tanrıların değil ama yurtseverliğiyle, inançla ve umutla ayağa kalkan savaş tanrısının yani Mehmetçiğin gazabına uğradı. Bu topraklar tarihin başından beri hiç bir zaman istilacılarını bağışlamamıştır. Çanakkale savaşı, idam edilen ilk sivil kişi Bozcaada müftüsünün de öyküsüdür...Gelibolu kara muharebeleri küçük rütbeli askerlerin savaşıdır. Aklınız yüreğiniz,destanlar yaratılan ilk kıyı vuruşmalarındadır.Muhteşem 57. Alay ve komutanı Albay Avni, olağanüstü 27. Alay ve komutanı Yarbay Cemil, Seddülbahir’in yaralı aslanı Binbaşı Mahmut Sabri, Edirne sırtında Teğmen Mucip, Binbaşı Halis, Kumkale’deTeğmen Halit, şehit Yedeksubay Ethem, Ezineli Yahya Çavuş, Bigalı Mehmet Çavuş ve nice onlar gibi civan mertleri ocehennemi çıkarma gününde hatırlıyoruz. İnsan gücünün üstünde bir dayanma, direnme gösteren, cesaret ve kahramanlığı ile bu savaşlar içinde, düşmanlarını bile kendisine hayran bırakan askerlerin önünde saygı ile eğiliyoruz. Savaş Osmanlı devletinin kurulduğu anavatan topraklarındaydı. Bu nedenle, Türk askerinin burada bulunmasını anlamak kolay. Oysa İngiliz, Fransız, Senagalli, Hindistanlı, Avustralyalı, Yeni Zelandalı, Filistinli Musevi askerlerin ne işi vardı burada? Savaşın kendi matematik mantığı vardır ve kendi içinde tutarlıdır. Ama bilinmelidir ki, savaş silah, petrol ve enerji ile ilaç tüccarlarının dışında hiçbir kimsenin çıkarına değildir. Her savaş yenileni de yeneni de ağır yıkımlara uğratır. Bu kadar genç insanın hayatı niçin yok oldu gitti? Neden böyle bir savaş oldu? Gerçekten gerekli miydi? Bu soruların yanıtını tarih ve uluslararası ilişkiler disiplinleri veriyor ama, şimdi Çanakkale`de,dedelerimizin boğaz boğaza dövüştüğü Anzakların, torunlarıyla oturup sohbet ediyoruz ve aynı derneklere üye olup, aynı turlara katılarak savaş alanlarını, mezarlıkları birlikte dolaşıyoruz. Bundan başka hangi savaş böyle bir dostluk ortaya çıkarmıştır? Askeri açıdan ele aldığımızda ise şunları söyleyebiliriz: Çanakkale Zaferi iki ayrı mekânda gerçekleşmiştir. Birincisi Çanakkale Boğazı`nda deniz muharebesidir. İkincisi ise Gelibolu Yarımadasında kara muharebeleridir. Her iki mekânda yapılan muharebelerin bütününe ‘Çanakkale Savaşı’ adı verilir. Kimi askeri tarihçiler, bu kara savaşına, düzenli orduların yaptığı gerilla savaşlarıdır demektedirler. Gelibolu muharebeleri Birinci Dünya Savaşları (askeri savaş analistleri, Birinci Dünya Harbi demektedirler) bütünü içinde değerlendirildiğinde yalnızca bir mevzii savaşıdır. Çanakkale Boğaz ve Gelibolu kara muharebelerinin sonucu hakkında ana başlıklarıyla şunları söyleyebiliriz: 1.Boğazları elinde bulunduran ülke, Ortadoğu, Ön Asya, Doğu Akdeniz ve Balkanlar`da uluslararası ilişkilerde aktör güçlerden birisidir. 2.Bu savaşlardan sonra ortaya çıkan dolaylı etkinin sonucu olarak, iç karışıklıklara boğuşmakta olan Çarlık Rusyası’nın çöküşü hızlanmış, dünya ekonomi haritası değişmiştir. 3.Gelibolu Savaşına kadar federasyonlar halinde yaşayan Avustralya ve Yeni Zelanda, birer ordu yaratarak millet olmanın bilincine ulaşmıştır. 4.Çanakkale Savaşları, en yoksul, en çaresiz dönemlerde bile Türk Milletinin mucize yaratabileceğini göstermiştir. Buradaki savaştan sağ kalanlar "Milli Mücadeleyi" başlatarak Türkiye Cumhuriyeti Devletini Anadolu toprakları üzerinde kurdular. 5. Gelibolu muharebelerinin en önemli sonucu, Yarbay Mustafa Kemal gibiparlak biryıldızın doğuşudur. O küçük rütbeli subay daha sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk olacaktır.Çanakkale 1915 savaşının hem deniz hem de kara cephesi vardır. Her iki cephede toplam kayıplarla gerçek şehit sayıları ne yazık ki karmakarışık edilmiştir. Her yıl törenlerde konuşmaya başlayan resmi zevat, 250 bin şehit verdik, diyerek bir girizgâh yapar... Bunun doğrusu nedir? Artık 90. yılda bunun yanıtının çok net olarak verimiş olması gerekmez miydi? Ne yazık ki böyle olmuyor, hâlâ savaşa katılan asker sayısı konusunda savaş verip duruyoruz! Savaşa katılan devletlerin resmi savaş tarihlerinde bu sayılar yayınlanmış olmasına karşın ısrarla farklı farklı sayılar verilmektedir. Örneğin, İslam Ansiklopedisi 8.ciltte (1993), Türklerden savaşa katılan asker sayısının 700.000’i bulduğu yazılıdır. Bu sayıyı 500.000 olarak gösteren kitap ve makale sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Genelkurmay’ın arşivlerinden yararlanılarak yayımlanan kitaplar ile askeri dergilerdeki makalelerde bu konuda yazılanların ortak paydası şudur; Çanakkale cephesine 22 tümen gönderilmiştir ve zayiatı karşılamak üzere gelen ikmâl erleriyle birlikte Çanakkale savaşında tüm muharebelere Türk Genelkurmay Başkanlığının ATASE arşivine göre toplam 310.000 kişi katılmıştır. Koalisyon (İtilaf Devletleri) güçlerini oluşturan devletlerden İngiltere adına savaşa katılanlar 410.000- Fransızlar adına katılanlar ise 79.000 kişidir. Gerçek şehit sayısı nedir? Çanakkale savaşının yıldönümlerinde yapılan konuşmalarda ve hemen tüm araştırmalar şehit sayısını 200 bin ile 250 arasında göstermektedir. Bunun nedenini anlamak gerçekten çok güç. Bunların doğrusuATASE arşivlerinde mevcuttur ve arşiv açıktır. Öte yandan Genelkurmay kaynakları tüm kitaplarında bu sayıları net vermektedir. Buna rağmen sayıların niçin abartılma yoluna gidildiğini açıklamak gerçekten çok güçtür! (sorunun yanıtını hem birinci hem de dördüncü bölümde bulacaksınız ancak her muharebe sonrasında da şehit, yaralı, kayıp sayıları resmi kaynaklara dayanılarak verilmiştir.) Genelkurmayın yayınladığı kitaplardaki resmi rakamlaragöreTürktarafının toplam kaybı 251.309 (bu sayı 251.359 da olabilir, 50 kişi gibi çok küçük bir sayı fark ediyor), müttefiklerin kaybı ise 252.000 idi. Bir çok savaşa sahne olan bu topraklar ilk kez böylesine büyük kayıplara tanıklık ediyordu. Bu sayı şehit sayısı olarak doğru değil. Hangi sayı doğru? Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih Araştırmaları Strateji Etüdler Daire Başkanlığı (ATASE) tarafından yürütülen araştırmalarda kara ve deniz muharebelerinde şehit düşensubay ve erlerin sayısı 57.263’tür. Milli Savunma Bakanlığı (Genelkurmay arşivlerinden) şehitlerin memleketlerine göre dağılımını yazdığı kitabı “Şehitlerimiz” adıyla ( yıl 2000) yayınlamıştır. Yüksek sayıların nedeni ise esir, yaralı, kaçak ve sakat askerlerin de şehitlere dahil edilmesidir. Bu sayı yani elliyedi bin bile yeteri kadar yüksek değil mi? Şevket Süreyya Aydemir, Enver Paşa cilt:3’te (yayım yılı 1978) bugünküne benzer yakınmayla aynen şöyle yazıyor: “Kayıplar bilançosu, iki taraf için de ağırdı. Osmanlı cephesinin kayıpları üzerinde rakamlar, hâlâ birbirine uymaz. Ama biz aşağıdaki rakamları, bunları verenin (İstihbarat Şubesi sorumlusu, Deniz Kurmayı Hüsamettin Bey’in 1917’de yayımlanan Çanakkale Tahliyesi adlı eserinden alınmıştır) Birinci Dünya Harbinde Enver Paşa’nın Umumi Karargâhında çalışmış olması dolayısıyla hakikate en yakın olarak kabul edebiliriz: Şehit 55.177- Yaralı 100.177- Çanakkale’de muhtelif hastalıklardan ölen 21.498- Kayıp 10.067-Toplam 186.919 ediyor. Harp esnasında bu cepheden geriye sevkedilen hasta ve tebdil-havalıların sayısı da 64.440 olarak alınınca, umumi yekûn 251.359 olur.” General Doktor Kemal Özbay’ın 5 ciltlik “Türk Asker Hekimliği ve Asker Hastaneleri” yapıtı cilt 1’de hem Birinci Dünya Savaşı’ndaki hem de Çanakkale Cephesindeki toplam asker zayiatımız cephe cephe ve hastane hastane verilmiştir. Tüm cephelerde toplam zayiat yani şehit, yaralı ve hastayken ölenlerin toplamı 501.000 olarak verilmiştir. Bunun cephe cephe tasnifi yapıldığında Çanakkle Cephesindeki insan kaybı ölüm olarak 101.000’dir. Kara ve deniz muharebelerinde cephede ölen subay ve er şehit sayısı birinci el kaynaklara göre 57.263’tür. Adi ve bulaşıcı hastalıklardan ölenlerin sayısı (20.960) 21.0 |
|||||