BAŞKANDAN Murat SARAYLI
TÜGİAD Yönetim Kurulu Başkanı / Avrupa Genç İşadamları Konfederasyonu (YES) Başkanı
Türkiye AB İlişkileri,
Görev ve Sorumluluklar
 
İçinde bulunduğumuz çağı ve geleceğimizi biçimlendirecek en önemli unsur, bilgi merkezli yapılanma ve birikimi kullanma gücünün varlığıyla doğrudan ilgilidir. Her ortamda olduğu gibi, uluslararası platformlarda dabaşarıya ulaşmanın ön şartı, savunulan düşüncelerin bilgi merkezli olmasıdır.

Bu nedenle, tarihinin en kritikkavşağında olan Türkiye için,coğrafyası, tarihi, toplumsal yapısı ve evrenselleştirilebilir yerel değerlerinden oluşan zeminin üzerinde yükselen bilgiye olan ihtiyacı, her zamankinden çok artmış bulunmaktadır.

Bu bilgi, bir yandan gerçekçi ve akılcı olmamızı sağlayacak; diğer yandan bireysel ve ulusal ufkumuzu besleyecektir.

Günümüzde, böylesi bir bilgiye çok ihtiyacımız var. Zira, Avrupa Birliği ile 2005`te başlaması öngörülenmüzakere sürecinin adeta finalsiz devam edebileceği hususuna kendimizi hazırlamak durumundayız. Diğer yandan, AB`nin hemgenişleme perspektifinde yer alan aday üyeler, hem demevcut üyeleri ile sürekli müzakere halinde olduğu göz ardı edilmemelidir. Bir anlamda, bir ülkenin, statü ne olursa olsun, Birliğin müzakeresi kapsamının dışında yer alması mümkün değildir. Bu haliyle AB`ye, adeta bir Müzakereler Birliği`dir. Bu nedenle müzakere olgusu konusunda daha serinkanlı ve yukarıda bahsi geçen bilgi merkezli duruşu göz ardı etmemeliyiz. Zira, 42 yıl önce tam üyelik perspektifi ile Türkiye ve AET arasında uluslarüstü statüdebir antlaşmayla başlayan iletişim, yaşanan süreçte ciddi soru işaretleri içerse de tam üyelik hedefi devam etmekte.

Türkiye, önündeki müzakere sürecini, ülke yönetiminde ve toplumsal derinlerinde yer alan her bir bireyin katkısını alarak, bilgi merkezli sabır ve soğukkanlılığıyla, muhataplarının da benzer süreçleri yaşadığının bilincine vararak yönetmelidir. Bu bilincin bir köşesinde, süreci yaşamış muhataplarının, konuyla ilgili taktik ve strateji geliştirmede;yazılı metinler hazırlamadakiuzmanlığın ötesinde kabiliyetler edindiğinin tespiti kayıtlı olmalıdır.

Bu süreçte bilgi kirlenmesinden ve yönlendirmelerden olabildiğince uzak kalınmalıdır. Bunun için ihtiyaç duyulan nesnel bilginin oluşturulması konusunda yurt içinden ve dışından gerekli verilere ulaşma, bu verileri analiz etme ve ilgililer ile paylaşma konusundakimevcut durum tespit edilmeli; varsa eksikliklerin giderilmesine yönelik tedbirler alınmalıdır.

Diğer yandan, Türkiye`nin yanı sıra AB`nin de yerine getirmesi gereken sorumlulukların bulunduğu göz ardı edilmemelidir. Zira, Türkiye`nin uluslarüstü antlaşmadan kaynaklanan; ancak kullandırılmayan hakları da vardır. Bu haklar ancak hukuki süreçler ile kazanılmış davalar sonucubireysel muhataplar tarafından kullanılabilmektedir. Bu nedenle, Türkiye`de işadamları ve iş dünyası kuruluşları, öncelikle AB ile ortaklık hukukunun temellerini oluşturan metinleri tekrar çalışmalı, Türkiye`de ve Avrupa`da yaşayan işverenler, serbest meslek mensupları ve tüm diğer ilgililer bu hukuki metinlerinkapsamı ve işlevleri hakkında bilgilendirilmelidir. Bu çerçevede, Avrupa Topluluğu Adalet Divanının vermiş olduğu kararlar yakından takip edilmelidir. Nitekim Adalet Divanının bugüne kadar vermiş olduğuAbdülnasir SAVAŞ,Ömer NAZLI, Abatay/ŞAHİN, Hayriye EROĞLU, Ahmet BOZKURT, Selma KADİMAN, Selma SÜRÜL ve renkli televizyon hakkındaki kararlarıanaliz edilmelidir.

Ankara Antlaşmasını somuta indirgemek için hazırlanmış olan 1970 katma protokolü, 36/1 ve 41/1 maddeleri ve 1/80 Ortaklık Konseyi Kararının 13. maddesinin içeriğiaynı yere işaret eder. Katma protokol ile"standstilklause" yani "hakların geriye götürülemeyeceği" teminat altına alınmıştır.

Oysa Vize Uygulaması örneğinde olduğu gibi, bu teminat işlevsel olamamış durumdadır. Bu nedenle sahip olunan hakların, hukuka aykırı olarak geriye götürülmüşolduğunu tespit etmenin ve bunları geri almak için gerekli girişimlerde bulunma sorumluluğu; elbette öncelikli olarak hakları elinden alınan tarafa aittir. Ama bu konuda gerekli çaba gösterilememiştir. Bu ilke, bir olgudur.

Avrupa Birliğinin temel kültüründede yer alan bu olgunun gereğini yapamayan veişlevsel mekanizmaları geliştiremeyen bir ülkenin,müzakere sürecini başarıyla yönetebileceği konusunda endişe taşıdığımı bu vesile ile paylaşmak isterim. Bu çerçevede,Türkiye, sorgulanan ülke psikolojisinden süratle çıkmalı ve ev ödevini yapmayan Türkiye değil, Avrupa Birliğinin olduğuhususunu, bilgi merkezli bir duruşla muhataplarına anlatmalıdır.

Türkiye`de artık sorgulamalı; haklarını bilen ve arayan tutum belirlemeli ve bu tutumunu tavizsiz sürdürmelidir. 17 Aralık Zirvesi sonucu haklar hususunda yeni açılımlar olmadığı gibi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının serbest dolaşımı konusunda kısıtlamalar olduğu da maalesef gözlemlenmiştir. Aynı durum tarım ürünlerimiz için de söz konusudur. Sosyal Avrupa ve Vatandaşlar Avrupası Perspektifi göz ardı edilmiştir. Özetle, 1963 Ankara Antlaşması ve 1970 Katma Protokol ile tam üyeliğe donuk perspektiften, içi boşaltılmışbirüyeliğe doğru gidiş söz konusudur ve bundan dolayı endişe duyulmalıdır. Zira AB tarafından ortaya konulan son yaklaşımlar, Türkiye`nin haklarını bilme ve takip etme hususundaki mecburiyetini bir kez daha teyit etmiştir. Bu nedenle, Türkiye hafızası için kendi bilgi havuzunu oluşturmalı ve bilgi merkezli bir müzakere süreci yönetim modeli geliştirmelidir. Bu konuda İtalya örneği uygun bir örnektir. İtalya`dakamu kontrolünde ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla oluşturulan model dikkatle incelenmeli ve gereği yapılmalıdır.

Büyük bir kısmı Avrupa Birliği ile olmak üzere dış ticaret hacmi 150 milyar dolara yaklaşmış, çoğunluğu AB ülkeleri olmak üzere yurtdışında 40`a yakın ülkede 5 milyonun üzerinde vatandaşı yaşayan Türkiye, yurtdışındaki haklarını takip etme mecburiyetindedir. Bu mecburiyet kamununolduğu kadar sivil toplum örgütlerinin de sorumluluğundadır.

  Defending our rights in EU, which is a union of negotiations, makes us closer to EU
  Turkey in the Barcelona Process… Will Turkey be the Guest or the Host?
  Turkey Must Aim To Be In The First 50s In 2012
  DEMOCRACY AND THE SUPREMACY OF LAW
  NEED OF CHANGE IN POLITICAL UNDERSTANDINGS
  TO BE ABLE TO RUN LONG AND RACE AGAINST TIME
  2007; COMPROMISE AND STABILITY
  LET’S PROTECT THE ECONOMIC STABILITY TOGETHER
  SECOND HALF YEAR EXPECTATIONS FOR THE ECONOMY AND OUR PROPOSALS
  NEGOTIATION PROCESS DURING TURKEY’S JOURNEY INTO EU
  TURKEY MAY CONTRIBUTE TO EUROPEAN ENERGY SECURITY
  THE HARD WALK FOR TWENTY YEARS AND THE TEMPO OF THE 10TH PERIOD
  TURKEY HAS TO UNDO ITS MEMORIZATIONS
  The Real Process Is Going To Begin From Now On
  THE AGENDA IN TURKEY IS THE EU AND AT THE EU THE AGENDA IS TURKEY
  For Turkey Of Our Dreams...
  OPEN LETTER TO THE EUROPEAN COUNCIL, REFORM LEADERS
DEMAND: MAKE EUROPE SOCIAL AGAIN!
  TURKEY-EU RELATIONS, TASK AND RESPONSIBILITIES