SPORVİZYON Bilgin GÖKBERK
Yazar
İç Güveysinden Biraz Hallice
 
Günün birinde, ayırdılar onu Mecidiyeköy`lü sevgilisinden.
Taaaa oralara gönderdiler.
Üç beş kuruş için.
İçgüveysi olarak.
Üstelik gelin adayı iticiydi, sevimsizdi, soğuktu, elde kalmıştı.
Tabi evde de.
Yamayacak birini arıyorlardı...
"Kıza da yazık, çocuğa da" demiştim.
Yürümez.
Döner sonunda tekrar Mecidiyeköy`lüye.
Yürümedi.
Ve...
Döndü.

* * *

Kız yine evde kalacaktı ya.
Elde de.
Allayıp pullayıp sağa sola haber uçurdular.
Son şanslarıydı.
İki Avrupa zamparasına tek geceliğine bile sundular Olimpik kızımızı.
Bir Mayıs gecesiydi.
Hoştu.
Loştu da.
Kızımız da maşallah ful makyajdı, ful filandı, ful falandı da.
Vallahi o bile o gece sanki hoştu.
Final sarhoşuydu da iki zampara...
Sabah Boğaz`ın kenarındaki dünyanın en karizmatik, en büyüleyici otellerinden birinde uyandı zamparalar.
Allah`tan geceyi geçirdikleri kız baba evinde kalmıştı.
Cilaları da dökülmüştü.
Allah`tan görmediler.
Ne demişler...
"Sabah uyandığında da yanındaki kadına sarılıyorsan o doğru kadındır."
Bırakın sarılmayı Allahaısmarladık bile demeden kaçıp gittiler Milanlılar ve Liverpoollular.
Görmeden.
Nezaketten birkaç iyi laf söylediler tabi.
Altı üstü bir gecelik bir kaçamaktı.
Ne diyeceklerdi.

* * *

Şimdi yine aralarına girdiler iki sevgilinin.
Mecidiyeköy’lü kızı allem edip, kallem edip, bir para babasına veriyorlar.
Ağır olacak ama.
Satıyorlar .
Oğlanın elinden bir şey de gelmiyor.
Parası yok.
Borcu da çok.
Napsın.
Eline üç beş kuruş da geçecek.
Ne derlerse "Peki" diyor.

* * *

Bir dönem, bir sürü arkadaşım şehrin içini bırakıp dışına kaçmıştı.
Down Town`daki dairelerinden üç beş katlı, birkaç salonlu, birkaç banyolu, birkaç mutfaklı, sevimsiz, soğuk, itici evlere gitmişlerdi.
Hobi odaları olan.
Saunalı.
Ping pong`lu.
Bilardolu.
Bol mangallı.
Filanlı falanlı.
Cicim günlerinden sonra, teker teker yandım Allah demeye başladılar.
Biri kapatıp biri arıyordu.
- Gelsene !
- İşim var.
- İşini de al gel
- ?
- N`olur gel .
- Arkadaşlarım var.
- Onları da al gel.
- On-on beş gibiyiz.
- Olsun daha iyi.
- Gece dönemeyiz, o Allah`ın unuttuğu yerden.
- Kalırsınız.
- Bir gece için değmez.
- İstediğiniz kadar kalın.
- ?
- Bilardo, ping pong oynarız, sauna yaparız, mangal yakarız, filan falan.
Yine de gitmedim.
Hayatımda kaç kere aynı gün hem bilardo, hem ping pong oynayıp, hem sauna yapıp, hem mangal yakmıştım ki.
Hiç!
Ne işim vardı oralarda.
Hemen hemen her gün böyle bir telefon konuşması yapıyordum.
Sıkılıyorlardı.
Sonra evlerini aldıklarının çok altında satmak istediler.
Satamadılar.
Satabilenler de o parayla şehirde ancak bir kulübe alabildiler.
Perişan oldular.
Emekli olanlar, rantiyeler, hayattan kaçanlar, kaybedenler ve şehirde ikinci bir evi olanlar hariç hiç kimse kalmadı oralarda.

* * *

Eğer Galatasaray`ın Seyrantepe`de eline geçecek olan sadece bir statsa...
Mecidiyeköy`de kalmalılar.
Ali Sami Yen yeniden yapılmalı.
Tabi bence.
Tabi bizim bilmediğimiz başka şeyler yoksa bu işin altında.
Beşiktaş; dünyanın en hoş, en romantik, en merkezi stadında; bir tarafında Ritz Carlton, bir tarafında Dolmabahçe Sarayı, bir tarafında İstanbul Boğaz`ını gören stadda oynarken...
Fenerbahçeliler, ellerini kollarını sallaya sallaya, güle oynaya, yürüye yürüye, Kadıköy`ün göbeğindeki statlarına giderken...
Galatasaray`ı nerelere götürüyorlar.
Şampiyonluğa, Fenerbahçe`yle puan puana giden Galatasaray`ın en hassas 90 dakikasında bile (Gençlerbirliği) 15 bin kişi ya vardı ya yoktu.
25-30 binlik bir butik stat.
Biraz pahalı, biraz havalı, tabi konforlu, tabi ışık
Monaco`msu.
Şahane olurdu da...
Tabi yine bence.

* * *

"Paranın ne önemi var" denilse de.
Çok önemi var.
Hatta en önemli şey para.
Yoksa.
Ve hâlâ yok demeyip, varı oynuyorsan.
İşte böyle oluyorsun.
Bazen içgüveysi.
Bazen de içgüveysinden biraz hallice.
Bir kısım Galatasaraylı, Galatasaray`ı Galatasaray yapan bütün değerleri kaybettiriyor Galatasaray`a.
Tek tek saymayalım.
Mesela Terim, mesala Hagi en son örneklerdi.
Şimdi sıra Ali Sami Yen`de.
Daha sonra kimbilir kimde.

Bilgin Gökberk’in 14.04.2006 tarihli Milliyet Gazetesi, “Köyün Delisi” başlıklı yazısından alınmıştır