SERDAR URÇAR

Farklılaşma ve Girişim Sermayesi
 
Bugünkünden daha fazla özgün yeteneğe, şirkete, ürün ve çözümlere, hizmetlere sahip olmak zorundayız. İş dünyamızdaki yenilikçilik eğilimini bir kaç katına çıkarmak zorundayız.
 
Neden farklılaşma? Neden girişim sermayesi? Geçenlerde İzmir de ESBAŞ’ın düzenlediği bir organizasyonda girişim sermayesi ile ilgili bir panele davet edildim. Herhalde çalıştığım şirket girişim sermayesinin anavatanında kurulmuşolduğu ve içinde bulunduğum yüksek teknoloji sektörü bu mekanizmayı ABD başta olmak üzere en etkin kullanan endüstri olduğu için beni çağırdılar. Ben de kesinlikle konunun uzmanı olmamama rağmen hem şirket içi kaynaklardan, hem de şirket dışı kaynaklardan konuyu araştırdım ve GS’nin ortaya koyduğu fırsatlar ve yenilikçiliği teşvik etme gücünden ciddi şekilde etkilendim. Hatta orada yaptığım konuşmada da gücümün yettiğince Bilişim Sektöründeki işadamlarının bu konuya dikkatini çekmeye çalışacağımı, Türkiye’de ki nakit fazlası bulunan işadamları, tecrübelerini artık başka bir alanda kullanmak isteyen profesyonel yöneticilerin bu konuda elini taşın altına sokması gerektiğinin altını çizeceğimi söyledim.

GS’yi kısaca Parası olanlarla, fikri, projesi olanların birleştiği ve kuralları belirlenmiş olan bir platform olarak tanımlayabiliriz. Elbetteki bu fikir yenilikçi, özgün, paraya tahvil edilebilir ve çokca teknolojik bir gelişmeyi ihtiva eder bir fikir olacak. Parası olanlarda ciddi teminatlarla kredi veren finansal kuruluş-lardan farklı olarak buradaki iş riskini almaya hevesli, şirketin yönetimine katkıda bulunmaya istekli ve beraberce kazanmaya odaklı fon sağlayıcılar olacak. GS’nin bir diğer tanımının da Risk Sermayesi olması buradan kaynaklıyor, çünkü bu mekanizmada işin doğası gereği belli bir ortak risk alınıyor. Bu platformun yeşerebilmesi için bir diğer doğal gereklilikte içinde bulunduğu ortamda bir AR-GE kültürünün olması, bulunması.

Buraya kadar tamam. Türkiye’de çerçevesi çizilir, devlet ilk ivmelenmeyi sağlar, sonra aradan çekilir ciddi GS yapıları kurulursa teknolojik alanda enteresan fikirlerin, projelere ve şirketlere dönüşmesi sürecinden bahsediyorsun ama konu ile farklılaşmanın ilintisi nerede dediğinizi duyar gibiyim. Farklılaşma son zamanlarda pazarlama iliminin moda konusu ve bence moda olmayı hakedecek kadar önemli bir konu. Sizler benden çok daha iyi biliyorsunuz ki Türkiye artık hızla ucuz işçilikle avantaj sağlayacağı fason üretim üssü olma durumundan çıkıyor, çıkmak durumunda kalıyor.Bu strateji ile deniz bitti. Bunu şu anda en kuvvetli şekilde teksktil sektörü yaşıyor. Bunun otomotiv, televizyon ve beyaz eşya üretim sektörlerine sıçrama riski büyük. Bize özel, bizi farklı kılan alanlar, yetenekler, patentine sahip olabileceğimiz teknolojik yenilikler bulamadığımız sürece farklılaşmakta ve dünya kaynaklarından hakettiğimiz payı almakta ciddi zorlanacağız. İşte burada teknolojik yenilik üretebilme, küçük, çevik ama kazanan şirketler oluşturma konularında GS ciddi bir teşvik mekanizması oluşturuyor. Tabii bunun için öncelikle fikir, proje üretimi gerekiyor ama ben bu konuda ülkemiz insanının doğru altyapı ile üretken olabileceğine yürekten inanıyorum.

Son zamanlarda her yerde söylüyorum. Benim de içinde bulunduğum çok uluslu şirketler dünyada BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) ülkeleri denilen dört ülkeyi ana yatırım bölgeleri olarak seçmiş durumda. Bunun hemen etrafındaki halkada da Polonya, Slovakya, Meksika, Tayland, vs gibi ülkeler yer alıyor. Bana göre ülke olarak bir yerlere gideceksek bu ikinci halkada yerimizi muhakkak almamız gerekiyor. Bunun için de bugünkünden daha fazla özgün yeteneğe, şirkete, ürün ve çözümlere, hizmetlere sahip olmak zorundayız. İş dünyamızdaki yenilikçilik eğilimini bir kaç katına çıkarmak zorundayız.

Parayı hangi sektörden kazandınız, ya da şu anda hangi sektörde başarılısınız bilmiyorum ama bence bu GS nasıl bir mekanizmadır, ben bir yatırımcı olarak nasıl bu işin içinde yer alırım, veya bu olanaktan nasıl yararlanırım, İsrail gibi bunu çok iyi kullanan bölge ülkeleri neler yapıyor diye bakınmanın zamanı. Farklılaşalım, kazanalım…