BAŞKANDAN Lütfü KÜÇÜK
Türkiye Genç İşadamları Derneği Başkanı
 
Değerli Elegans Okurları,
Basın ve Yayın organlarında da geniş bir biçimde yer aldığı üzere, 20 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Salonu’nda “TÜGİAD 2009 Yılı Ekonomik ve Politik Beklentiler Anketi”ni, üyelerimiz, diğer Sivil Toplum Kuruluşları’nın yöneticileri, üniversite temsilcileri ve basın mensuplarının katılımı ile kamuoyuna açıkladık.

Aynı gün, basın toplantımızın ardından, anketimizde yer alan en can alıcı sorulardan birine ışık tutan, aslında anket çalışmasından elde edilen çıktılar ile “bütünleşen” ve dinleyiciler için çok önemli mesajlar içerdiğine inandığım bir panel düzenledik. “Büyüme mi? Enflasyon mu?” başlıklı panelimize konuşmacı olarak, Prof. Dr. Taner BERKSOY, Prof. Dr. Mehmet ALTAN, Günhan KARAKULLUKÇU ve Dr. Can Fuat GÜRLESEL katıldılar. Oturumun Başkanlığını Prof. Dr. Kerem ALKİN üstlendi.

Panelistlere ve panele katılan herkese içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Bugün sizlerle paylaşmak istediğim TÜGİAD 2009 Yılı Ekonomik ve Politik Beklentiler Anketi, özellikle Hükümet’e yöneltilen çok önemli mesajlar içeriyor.

Anketimizin ortaya koyduğu sonuçlar ve mesajların, bu zorlu dönemde üyelerimize, almak durumunda oldukları kritik ticari kararlarda önemli faydalar sağlayacağına ve yol göstereceğine inanıyorum. Güvenilir verilerin karar alma aşamasında ne kadar önemli ve gerekli olduğunu hepimiz deneyimlerimizden biliyoruz.

Ankete katılan üyelerimizin %71’i global krizin tahminlerden uzun süreceğini düşünüyor. İyileşme süreci, Türkiye için, 2010 ve hatta 2011 yılına sarkacak.
Türkiye ekonomisi 2009 yılında ciddi bir küçülme yaşayacak. Üyelerimiz 2009’u “kayıp yıl” olarak nitelendiriyor. Üyelerimizin %70’i IMF ile “kredi içeren” bir stand-by anlaşması yapılması gerektiğini düşünüyor.
Sanılanın aksine, işadamlarımız global kriz karşısında en önemli rekabet unsuru olarak gördükleri “kalifiye iş gücünü” sonuna kadar korumayı düşünüyor ve öncelikle verimliliğin artırılması, yatırımların ertelenmesi ve yeni pazarlara açılım seçeneklerini değerlendiriyor.
Anket sonuçlarına göre, 2009 yılında ciroların 2008 yılına oranla azalacağı veya aynı kalacağı görüşü öne çıkıyor.
2009 yılında algılanmakta olan en önemli risk unsurları; %37 ile “İç pazarda daralma, ödeme vadelerinin uzaması” ve %26 ile “Banka kredilerinin geri çağrılması” olarak sıralanıyor.
2009 yılı ile ilgili olarak bankaların kredileri geri çağırması veya yenilememesi gibi bir endişe yaşandığı görülüyor. Üyelerimizin %36’sı bunun sebebinin, “Bankaların reel sektöre güvenmemeleri”, yine %36’lık bir kesimi ise “Bankaların yurtdışı borç geri ödemeleri” olduğunu düşünüyor.

Anket sonuçlarına göre, Hükümetin alması gereken birinci derecede öncelikli tedbirin, “işgücü üzerindeki vergi yükünün azaltılması, iç talebin canlandırılması” olması gerektiği vurgulanıyor. Dolaylı vergilerde indirim, Banka kredi garanti sisteminin genişletilmesi ve enerji fiyatlarında indirim diğer öncelikli tedbirler olarak öneriliyor. Üyelerimiz, Hükümetin “Yerel seçimler nedeniyle” önlem almakta istekli olmadığına inanıyor.
TÜGİAD üyelerinin %85’i Merkez Bankası’nın 2009 yılında faiz indirimlerine devam edeceğini tahmin ediyor.
Üyelerimiz, Hükümete, büyümeye katkı sağlamak üzere şu önerilerde bulunuyor; istihdam üzerindeki yüklerin azaltılması, dolaylı vergi yükünün hafifletilmesi.
Üyelerimizin %93’ü Hükümetin 2009 yılında önceliğinin “Büyüme” olması gerektiğini vurguluyor. Merkez Bankası’nın fiyat istikrarını göz ardı etmeden ekonomik büyüme için gerekli en esnek para politikasını uygulaması ve faiz oranlarını indirmeye devam etmesi tavsiye ediliyor.
Değerli Elegans okurları,
Türkiye ekonomisi, özellikle ihraç pazarlarındaki daralmaya paralel olarak hızla yavaşlamış ve küçülme sürecine girmiştir. Önceki yıllarda tüketimi, yatırımları ve hızlı büyümeyi ateşleyen bol ve ucuz dış finansal kaynaklara kolayca ulaşmak artık mümkün olmayacak.

Geçmiş dönemlerdeki krizlerde kur ve konjonktür yardımıyla geleneksel ihracat pazarlarına yönelerek düzeltmeler sağlandı.

İçinde bulunduğumuz koşullar altında artık bu pazarlarda genişleme olanakları da hızla azalmaktadır. Geçmişte olumlu netice üreten yöntemlerin bu dönemde aynı olumlu neticeleri üretme ihtimali hayli zayıftır. Farklılaşmak, farklı yöntemleri, farklı pazarları dikkate almak “olmazsa olmaz” ticari gerçekler olarak önümüzde durmaktadır.

Krizler atlatılır, ancak olası hasarları en aza indirmek için ihtiyaç duyulan önlemleri zamanında almak esastır. Hatalı ve gecikmeyle uygulanan önlemlerin bedelini, sermaye kaybı, kurumların çöküşü ve belki de en önemlisi, daha ciddi istihdam kayıpları olarak ödemeye devam edeceğiz.

Bizler TÜGİAD yönetimi ve üyeleri olarak, her platformda aynı mesajı tekrar ediyoruz; “şimdi, söylemi bir kenara bırakmak ve her alanda icraata odaklanmak zamanıdır”. Bu mesajımız hem Hükümet’e, hem de İş Dünyası’nadır.

Uygulaması gecikmiş önlem, önlem değildir.

Uzun süredir üzerinde durduğumuz ve teşvik ettiğimiz, TÜGİAD üyeleri arasında işbirliğini geliştirilmek için ortam çok uygundur. TÜGİAD içerisinde dayanışmaya ve istişareye şu anda her zamankinden çok ihtiyaç vardır. Bu zorlu dönemde birlikteliği daha fazla güçlendirmeye, potansiyelimizin daha fazlasını ortaya çıkarmaya sizleri davet ediyorum.

Bizler, Türkiye’nin gücüne inanıyor ve geleceğe umutla bakmaya devam ediyoruz.

  Europe without visa
  YES! Iran + Egypt
  May neighbor countries provide a solution for Turkey against the global crisis?
  Growth