|
|||||
|
|||||
Küresel düzeyde kırılganlık ve belirsizliğin çok yüksek düzeylerde seyrettiği, fakat algılamalarda olumsuzlaşmanın sınırlı kalması için olağan dışı çaba harcadığı bir dönemden geçiyoruz. Bu durumun farkında olanlar, neden böyle olduğunu, nerede yanlış yapıldığını sorgulamak ihtiyacını hissedebilir. Ortaya çıkacak yanıt ise gelecek açısından olumlu düşünmeyi imkansız hale getirebilir: yapılması gerekenleri yapmayıp, yapılmaması gerekenlerde ısrar edilir, sorunu çözmek yerine gizleyip beklentileri yönlendirerek gün kurtarmaya çalışılır ise zaman içinde hareket yeteneği daralır ve bugünküne benzer açmazlara düşülebilir. Gerek ABD, gerekse dünya ekonomisi çok ciddi sorunlarla mücadele etmeye çalışıyor, ama olmuyor. Artan enflasyon baskısı ve durgunlaşma yanı sıra finansal istikrarsızlık riskleri büyümeye devam ediyor. Uzunca bir süredir bu sorunların büyümesine izin verildiği için gelişmeleri olması gerektiği gibi kontrol altına almak pek mümkün olamıyor. Ekonomi daha fazla durgunlaşmasın ve finansal kırılganlık artmasın endişesi ile gündeme gelen tercihler enflasyon baskısını arttırıyor, enflasyonu kontrol altına almak için yapılması gerekenler ise durgunluğun derinleşmesi ve finansal yapının çökmesi ihtimallerini bünyesinde barındırıyor. Sonuçta ortaya çıkan bu devlet dengesi belirsizlik ve kırılganlığını arttırıyor, risk alma iştahının tükenmesine yol açıyor. Bu tablo ağırlaşmış sorunların insanlığın geleceğine ipotek koyduğuna işaret ediyor. Yukarıdaki açıklama sonrasında kamuoyuna yansıyan bazı değerlendirmeleri daha iyi anlamak mümkün olabilir. Uluslararası Ödemeler Bankası Genel Müdürü, gelişmiş ekonomilerin ‹kinci Dünya Savaşı sonrasındaki en ağır krizle karşı karşıya olduğunu söylüyor. ABD Merkez Bankası eski Başkanı GREENSPAN bir soru üzerine petrolün sonsuza kadar yükselebileceğini ifade ediyor. Kemal DERV‹fi gelişmekte olan ekonomiler için enflasyon tsunamisi riskinden bahsediyor ve sebep olarak gelişmiş ekonomilerde mali sistemi kurtarma çabalarına işaret ediyor. Belli ki sorunun ne olduğu biliniyor, fakat etkili bir şekilde mücadele şansı tükenmiş olduğu için sadece sorunların daha da ağırlaşması pahasına beklentileri pembeleştirerek günü kurtarmak amaçlanıyor. Yaklaşık yedi yıldır küresel düzeydeki sorunlar olağan dışı bir hızla büyüyor. Başta sınai üretim olmak üzere rekabet koşulları bozuluyor, faaliyet gelirleri eriyor, borçlar büyürken finansal yapı ilkelerini daha hızlı bir şekilde tükettiği için kırılganlaşıyor ve kriz korkusu büyüyor. Bu olumsuzluklara sebep olan sorunları çözmek yerine günü kurtarmak için para politikaları bir daha sıkılaştırılmamak üzere gevşetildi; para bollaştıkça değeri düştü ve ancak bu sayede bilançoların yıpranması önlendi, azalan faaliyet gelirlerinden doğan boşluğu faaliyet dışı gelirler doldurdu fakat hammadde fiyatlarının yan tesiri olarak yükselmesi önlenemedi. Oluşan enflasyon baskısı hem sorunları ağırlaştırdı, hem de özellikle tarım konusunda kaynak tahsisini farklılaştırmaya başladı. Sürdürülebilir olmayan yaklaşımlar nedeniyle yolun sonuna yaklaşıldı. Artık hızla batık olmaya doğru ilerleyen bir mali yapı ve piyasaları manipüle ederek günü kurtarmak dışında bir seçenek kalmadı. Bu durumda küresel ekonominin durgunlaşması, enflasyonun yükselmesi ve işsizliğin artması kaçınılmaz hale geldi. Tüm bu olumsuzluklara katlanılan amaç durumundaki Yeni Dünya Düzeni hedefi ise orta vadede imkansızlaştı. Yukarıda özetlediğimiz koşullarda risk alma isteği daralacak, paranın devir hızı düşecek, sermaye hareketleri daraldıkça hayal sınırlarını aşan olumsuzluklara katlanmak mecburiyeti gündeme gelecek. Ekonomik, sosyal ve siyasi istikrarsızlık büyüyecek. Küreselleşme yönündeki eğilimler ve bunları savunanların durumu daha sorgulanır hale gelecek. Türkiye gibi ekonomiler de kendi sorunlarını çözmek yerine, bunu küreselcilere ihale ederek günü kurtarmaya çalışmanın bedelini ödemek zorunda kalacak. ‹nsanlarımız azalan gelirlerinin daha büyük kısmını enerji ve gıda gibi zorunlu ihtiyaçlarına ayırmak zorunda kaldığı sürece istikrarsızlık kademeli olarak büyüyecek ve yerini kuralsızlığa bırakacak. Demokrasi, insan hakları derken ilkel bir yaşama katlanmak kolay olmayacak. Evet bir dönem tüm kural ve kurumları ile uzatmaları oynuyor, tarihin çöplüğüne gideceği günü ötelemeye çalışıyor. Fakat yeni bir düzen kurulamadığı için belirsizlik ve kırılganlık kontrolsüz bir şekilde artmaya devam ediyor. |
|||||