|
|||||
|
|||||
Tam bir karmaşa var. Hepimiz ne olup bittiğini öğrenmeye çalışıyoruz. Yorum çok. Nereden baktığımıza bağlı olarak yapılan yorumları değerlendirmeye çalışıyoruz. Ancak yorumlarda tam bir dez-enformasyon hakim. Bugün “ak”, diye yapılar yorumlar yarın “kara” diye çıkabiliyor. Kaos içinde “işi götürme” böyle bir şey olsa gerek… Kafa karışıklığına yol açan temel konuyu öncelikle ortaya koymamız gerekiyor: Reel ekonomiye ilişkin ekonomistlerin yorumları ile finansal piyasalara yönelik finansçı arkadaşların yaptığı yorumlar birbirine girmiş durumda. ‹şte kafamızı karıştıran nokta burası. Günümüzde “reel kesim ile finans piyasalarını birbirinden ayırarak yorum yapmak mümkün değil” türünden yaklaşımlara da aslında tam olarak karşı değilim. Ama bazı noktaların altını çizmek koşuluyla. Ekonomistler orta ve uzun vadeli olarak ekonomik gelişmelere odaklanırlar ve gelecekte ortaya çıkabilecek makro ekonomik riskleri ortaya koymaya çalışırlar. Buna karşın finansçıların yorumu günlük hatta anlık olabilir. Örneğin ekonomist batmakta olan büyük bir finans kurumu olan Lehman Brothers’ın yaşadığı sıkıntıyı tek başına ele almaz. Bu finans kurumunun yaşadığı sıkıntıların kaynağına iner ve konjonktürel olarak aynı sektörde çalışan diğer kurumların da yaşayabileceği temel sıkıntılara dikkat çeker. Oysa finansçının yorumu Lehman Brothers’ın bir başka kurum tarafından satın alınması durumunda, hisse senedinin fiyatının ne olabileceği ve/veya bu sektörde faaliyet gösteren diğer kurumların hisse fiyatlarındaki olası değişikliklere dikkati çeker. Burada finansçının yorumu, yatırımcıların fonlarını nasıl değerlendirecekleri konusuna odaklanmıştır. Oysa ekonomistin yorumu, büyük bir kurum ve/veya sektördeki olası dalgalanmanın üretim, işsizlik gibi makro ekonomik büyüklüklere nasıl yansıyacağına yöneliktir. Burada birbirinden farklı amaçlar var ve bu amaçlar birbirine iyice karışmış durumda. Aslında yorum yapan ekonomist ve finansçı arkadaşların öncelikle bu temel ayrıma dikkat çekmeleri gerekir. Eğer bir ülkede hisse senetleri piyasası “az sayıda” kurum ve/veya yatırımcının yönlendirmesine bağlı olarak hareket ediyor ise ekonomistin “algıladığı olumsuz riskler” piyasaya yansımayabilir. Bu yorumun yanlışlığından değil piyasanın yapısından kaynaklanır. Bu türden piyasalarda “az sayıda gerçeklerin altını çizmeye çalışan ama çok sayıda kazanca yönelik olarak iyimser olmak zorunda olan” yatırımcı vardır. Ekonomistin yorumunun bu piyasaya yansıması doğal olarak mümkün değildir. Aslında mümkün olmadığı gibi gerekli de değildir. Çünkü iki yorumcunun hedefi farklıdır. Bunu birleştirmeye çalışmanın bir anlamı yoktur. Çünkü burada çatışan reel kesimin gerçekleri ile finansçının istekleridir. Bugünkü dünyayı algılamak istiyorsak bu temel yaklaşımın bilincinde olmamız gerekir. Günümüzde finans piyasalarındaki yatırımcıların “istekleri” ile reel kesimin gerçekleri arasında bir “ikilik” oluştu. Finans piyasaların dünyadaki ulaştığı düzey reel kesimdeki gelişmeleri gölgeler hale geldi. Bilindiği gibi dünyanın milli geliri yıllık yaklaşık 55 trilyon dolar iken, finans piyasalarında bir günlük işlem hacmi iki trilyon dolar düzeyinde. Böyle bir dünyada ikili yapının oluşması doğal. Dolayısıyla ekonomist ve finansçı yorumlarını bu gözle görürsek, sanırım gelişmeleri daha iyi değerlendirebiliriz. Aksi halde kimin ne söylediğini anlamak mümkün olmayacak. |
|||||