|
|||||
|
|||||
Ekonomistler, gazeteciler, düşünürler, birçok kişi aynı şeyi söylüyor: Türkiye çok önemli bir dönemeçte. Yeni bir dönem, yeni gerçekleri ve yeni çerçevesi ile kapımızda. Enflasyon, on yıllar sonra tek haneli bir düzeye indi ve makul bir şekilde de düşüşünü sürdürüyor. Faizler cephesinde belki hâlâ en yüksek reel faiz oranlarından birine sahibiz ama eskisi ile karşılaştırılamayacak kadar düşük faiz oranlarının söz konusu olduğu bir ortamında yaşıyoruz. Rekabet kanunu ve kurumu, her geçen gün ticari hayatımızda daha kesin bir gerçeklik halini alıyor. Geçenlerde otomotiv sektörü ile ilgili Rekabet Kurumundan çıkan bir karar, bu kurumu çevresel faktör olarak ne kadar ciddiye almamız gerektiğini ortaya koyuyor. AB kanunlarına, direktiflerine, standartlarına uyumluluk birçok zorluğu ve baskıyı beraberinde getiriyor. İçinde bulunduğum sektör nedeni ile biliyorum ki yurdumuzda bir Süt Üreticileri Kooperatifi sütteki bakterilerin kontrolü ve benzeri AB standartları nedeni ile çok ciddi bir süreç değişikliğine giderek, beklenmedik ölçüde bir teknoloji yatırımı yapıyor.
Bütün bunlar da şunu gösteriyor ki para kazanmak, ayakta kalmak ve orta-uzun vadede güçlenen bir şirket olmak artık çok, çok ciddi şekilde hazırlıklı olmayı ve doğruları yapıyor olmayı gerektiriyor. Her şeyden önce faaliyet dışı gelirlere bağlı bir iş modeli geçerliliğini yitiriyor, operasyonel olarak para kazanan bir iş modeline sahip olmak gerekiyor. Stok tutarak ve stokların enflasyonla değerlenmesini bekleyerek para kazanmaya dayalı bir anlayış tam anlamı ile duvara tosluyor. Güçlü bir sermaye yapısı olmaksızın hayatını devam ettirmek çok zorlaşıyor, kazanılan her kuruşun tekrar işe yatırılması (bir anlamda hakiki kapitalizm) zorunlu hale geliyor. Bu güçlü sermaye yapısı, yapılan iş için doğru seviyede kaliteli bir insan kaynağı ile birleştirilmezse yine de yeterli olamıyor ya da çok yakında olamayacak. Dolayısıyla bu yeni döneme hazır ve kazanacak şekilde girebilmek için yazının başlığında da kullandığım ifade ile dönüşmek, zaten başladıysanız da kararlı bir şekilde devam etmek gerekiyor. Tabii bütün bunlar için bir başka önemli araç, katalizör daha olmazsa olmuyor. O önemli araç da teknoloji. Yeni dönemde en çok duyacağımız kelime-bence-verimlilik. Verimlilikte teknoloji olmadan olmuyor. Etkin bir teknolojik altyapı kullanılmaksızın kişi başı ciro, kişi başı kâr, bir zaman diliminde kesilen fatura, aynı bilginin belli sayıda kişiye aynı zamanda ulaştırılması, daha geniş bir anlamda eşzamanlı (online) çalışabilme, değerli bilgi üretilme veya üretilmiş bilgiyi girdiye çevirme gibi parametrelerde çağın gerektirdiği başarı seviyesi yakalanmıyor. Hızlı olmak hiç olmadığı kadar önemliyken teknolojisiz yeterli hız yakalanamıyor. Örneğin, bugün artık yönetilemez bir hal almış bilgi deryasında doğru bilgiye, doğru zamanda ulaşmak bir veritabanı çözümü olmaksızın olanaksızlaşıyor. E-posta kadar hızlı ve ucuz bir geleneksel iletişim biçiminden söz edilemiyor. Anında mesajlaşma veya İnternet üzerinde toplantı gibi teknolojilerle zaman, mekân ve uzaklık kavramları eski anlamlarını yitiriyor. Mobil teknoloji kullanımının tabir caizse patlaması ile çalışma kavramı artık ofis sınırlarını aşıyor. Yeterli hız ve kapasitede bir şirket bilgi ağı kurmaksızın şirketin ortak hafızası, aklı ve dolayısıyla iş yapma biçimi oluşmuyor, şirket kültürü tamamlanmıyor. Mesajlarına, şirket bilgi ağına ve İnternet’e her yerden ulaşan bir yönetici ile bunları yapmayan bir yönetici aynı donanımla ve aynı hızda karar vermiyor. Beni yanlış anlamayın; bu dönemecin gerektirdiği dönüşümün tek aracı, tek ilacı, mucizevi yaratıcısı teknolojidir, demiyorum. Dönüşüm elbette ki kafalarda başlar, liderlik ile ilerler, iş modelleri ve süreçlerine sıçrar, çalışanların sahiplenmesi ve kültürün başarılı şekilde değişmesi ile amacına ulaşır. Söylediğim sadece şu; teknoloji bütün bunlar için bir katkı malzemesidir ama bu katkı malzemesi olmaksızın artık çağın gerektirdiği helva yapılamaz. Kendinize bir soru sormanızı isteyerek bitirmek istiyorum: Ben hangi seviye ve ne etkinlikte teknoloji kullanıyorum, artık yerkürenin her tarafındaki şirketlerden (bildiğiniz, bilmediğiniz) oluşan rakiplerim ne etkinlikte ve seviyede kullanıyorlar? |
|||||