|
|||||
|
|||||
Binlerce genç ve ailesi üniversiteye girmeye çalışıyor. Okunacak üniversitenin ve dalın önemli olduğunu düşünenlerin sayısı tahmin edilenden çok az. Hangi üniversiteyi ve dalı istediğini kesin söyleyebilen grubun büyük bir kısmı niçin olduğunu bilmiyor. Kiminin ailesi yapıyor tercihi, kimi ise “moda” ya uyuyor. Seçilen yerde koşullar nedir, ne okunur, mezun olunca ne yapılır bilen sayısı çok daha az. Ama herkesin inancı hayata hazırlanmak için üniversite okumak gerektiği. Gerçekten üniversite nedir ve üniversiteli olmak sorunları çözer mi? Üniversite girince insan kendini büyümüş, bambaşka bir dünyaya girmiş, burayı bitirince herşeyin kolaylaşacağı duygusu taşır. Sonra yavaş yavaş üniversiteye girmenin aslında maratonun sonu değil, başlangıcı olduğunu fark edersin. Orası erişkin olmakla yüzleştiğin yerdir. Mesleğini, geleceğini, sosyal çevreni, hobilerinin çoğunu hatta çoğu kez aşkı üniversitede bulursun. Üniversite sana alabildiğin kadarını verir, ya da vermesi gerekir. Her üniversite bunu yapabiliyor mu? Yani her üniversite alma kapasitesi olan, almak isteyen gence bu olanağı tanıyabiliyor mu? Ya da giremeyenler hayata hazır olmuıyorlar mı? Üniversite ne demektir? Üniversite sadece bir bina ya da kampüs değildir. Aslında yaşayan bir sistemdir. İçinde bilgilerin, yeni düşüncelerin, buluşların üretildiği bir sistemdir. Bu sistem aynı insanlar gibi yaşadıkça daha gelişir, öğrenir, çoğalır ve eğer iyi korunmazsa yok olur. Her sistem gibi bir çok bölümden oluşan üniversitenin, bölümlerinden biri iyi çalışmazsa, tıkanırsa, yenilenmezse ismen varlığını sürdürmekle birlikte niteliğini yitirir. Niteliğin yitmesi bir üniversitenin zaman için köhneleşmesi, üretememesi ve yok olmasıdır. Sistemlerin iyi olduğunu anlamanın en iyi yolu yönetenleri, çalışanları ve sisteme eğitim için katılanları değişse de, sistemin bütünlüğünü,üretimini ve ilerlemesini koruyabilmesidir. İyi bir yönetici sisteme çok şey katabilir. Ama o ayrıldıktan sonra sistem bunu sürdüremiyorsa ciddi sorun var demektir. Aynı şeyler öğretim üyeleri ve diğer çalışanları için de geçerlidir. Tabi bütün bu söylediklerim eğer sistem doğru ise, yani üniversite gerçekten üniversite ise geçerlidir. Bu gerçekleri göz önüne alınarak girilen yerin üzerinde ne yazarsa yazsın bir durup bakmak gerekir. Kazanılan şey gerçekten bir üniversite de okuma hakkı mı? Yoksa diploma verecek bir tabela mı? Eğer değilde ve gerçekten üniversiteli olmak istiyorsanız şikayet etmek yerine,orayı bir üniversite yapmaya çalışmak gerekir. Yetkili herkesten gerçek üniversiteli olma hakkını istemek gerekir. Erişkin olmaya hazır olmak Aslında üniversite bir sonuç değil, bir başlangıçtır. O zamana değin edindiklerimiz çok önemli ama mesleki ve sosyal kimliğin tamamlanması gerekir. Hayat sadece okulda öğrenilen bilgilerle sürdürülemez. Bilginin önemi tartışılmaz. Bilmek, öğrenmek ve onları uygulayabilmek anlamlı yaşamanın bir parçasıdır. Bunun dışında ailelerin “kendi ayakları üstünde durmak” dedikleri bir kavram var. Bu kavram sadece kendi paranızı kazanmak demek değildir. Bir yaş civarında bebeğinizi hep kucağınızda gezdiriseniz, yere bırakmazsanız yürümeyi öğrenemez. Eğer her istediğini hemen anlar, hatta istemesine gerek kalmadan verirseniz konuşamaz.Bazı şeyler gelişimseldir ama desteklenmeleri gerekir. Hayata hazır olmak da bunlardan biridir. Sorunlarınıza çözüm yolları bulabilmek, isteklerinizi ve hayallerinizi algılayıp, gerçekleştirmek için yolları saptayıp denemek, sorumluluklar alıp yerine getirmek ve bedel ödenmesi gerektiği zaman da başkalarını suçlamadan o bedelleri ödeyebilmek. Üniversiteyi bitirmek bir diploma ve meslek verecektir. Ama gerçekten meslek sahibi olabilmek, o diplomayı kağıt olmaktan çıkarıp, işlevsellik kazandırmak gençlere ve eğitimlerine kalacaktır. Gittikleri üniversitenin verdiği ezber bilgilerin ötesinde sunacağı ya da sunamayacağı gerçek öğretilerle, ailelerinin daha önce verdikleri ya da veremedikleri eğitimler geleceği belirleyecektir. Sadece onların geleceğini değil, yaşadıkları tüm toplumun geleceği buna bağlıdır. |
|||||