|
|||||
|
|||||
Maliye Bakanı Sayın Kemal UNAKITAN`ın bir Muhalefet Partisi Lideri`nin malvarlığına ilişkin olarak bir gazeteye verdiği öne sürülen demecin ardından siyasi parti liderlerinin arasında başlayan malvarlığını açıklama polemiği, ve Başbakan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN`ın malvarlığının açıklamak için bir süre beklemeyi tercih etmesi Türkiye`deki siyasal etik eksikliğinin yeni bir sembolü olarak karşımıza çıkmıştır.
Öte yandan malvarlığı polemiği ile gündeme gelen etik tartışmaları dün olduğu gibi bugün de kamu ihaleleri, özelleştirmeler ve kamunun ekonomik hayattaki diğer tasarrufları çerçevesinde devam etmektedir. 1990’lı yıllarda toplumsal değerler sisteminin çökmesi ve yolsuzluk üreten eski siyasi anlayış sadece 2000 ve 2001 ekonomik krizlerine değil aynı zamanda 3 Kasım 2002 tarihindeki siyasi tasfiyeye de yol açmıştır. Türkiye`nin 2000’li yıllarını da aynı siyasi anlayışla geçirerek boşa harcama lüksü bulunmamaktadır. ARI Hareketi’nin temel değerlerinden biri olan etik 1999 yılından bu yana ana çalışma alanlarından birini oluşturmuştur. Bu kapsamda ARI Hareketi “Ahlaki Yeniden Yapılandırma ve Toplam Ahlaka doğru” başlıklı bir çalışma yapmıştır. “Ahlak ve Ahlak Felsefesi”, “Meslek Ahlakı ve Sosyal Sorumluluk”, “Siyasi Ahlak”, “Toplam Ahlak Yönetimi” başlıkları altında hazırlanan raporların yanısıra 2000-2003 yılları arasında Türkiye’de etik konusunda çalışan, etik sorununu Türkiye’nin öncelikli konularından biri olarak gören akademisyen, iş dünyası üyeleri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, medya mensupları, milletvekilleri, bürokratlar ve yerel yöneticilerle bir dizi toplantılar yapılmıştır. Bu toplantılar dizisi sonrasında 2002 yılında yayınlanan “Etik: Türkiye için Politik ve Yasal Çözümler” ile 2003 yılında yayınlanan “Türkiye’de Bir Etik Koalisyonuna Doğru” kitapçığında ülkemizde etik bir siyasi atmosfer yaratmak için alınması gereken önlemlerden en önemlisinin milletvekilliği dokunulmazlığının bir an önce sınırlandırılması ve hem milletvekili hem de bakanların şeffaflık ilkeleri doğrultusunda hareket etmelerinin sağlanması gerektiği vurgulanmış ve“Milletvekili dokunulmazlığı ve Etik Değerler” başlığı altında yapılan toplantıda çıkan öneriler kitapçıkta şöyle özetlenmiştir: • Meclis’te bir Etik Komisyonu kurulmalıdır. • Komisyon Siyasi Etik Yasası’nın altyapısını oluşturmak için çalışmalıdır. • Siyasi Etik Yasası, adil bir rekabet ve siyasetin etik dışı, hatta olası yasadışı bir hal almasını engellemek amacıyla, hem partilerin hem de adayların seçim harcamalarının nasıl denetlenmesi gerektiğini de kapsamalıdır. • Siyasi Etik yasası “ örtülü dokunulmazlık” (aile ya da iktidar yakınlarınında dokunulmazlık zırhına bürünmesi) sorununa da çözüm getirmelidir. • Siyasi Etik yasası milletvekillerinin ve bürokratların mal bildirimini zorunlu hale getirmeli ve milletvekillerinin görevleri süresince işlerini kayyuma devretmeleri konusunu da ele almlıdır. • Siyasi Etik Yasası ile milletvekillerinin malvarlıklarını sürekli denetleyen bağımsız bir komisyon kurulmalıdır. Ülkemizde etik değerlerdeki eksiklik nedeniyle yaşanan sorunların çözümü için sadece hükümetin değil, yerel yönetimlerin, tüm siyasi partilerin, medyanın ve sivil toplum kesimi temsilcilerinin Türkiye`deki etik standartları yükseltmek için çaba sarfetmesi gerekmektedir. Etik konusunda katılımcı demokrasi ilkelerinin yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Bu noktada sivil toplumun vatandaşların toplumsal karar verme mekanizmalarına katılımını sağlayacak olan kanalları etik alanında da yaratması gerekmektedir. Unutmayalım ki dünyada saygın bir konuma sahip Türkiye, hukukun üstünlüğü, hesap verme sorumluluğu, etik, saydamlık, haklar ve sorumluluklar gibi toplumsal değerlerin üzerinde yükselecektir. |
|||||