CAN KANTAR

Gözünüz sigortacılıkta olsun
 
70 milyonluk bir nüfusa sahip olan Türkiye’de sigorta sektörü için ciddi bir potansiyel söz konusu. Sigortacılığın önünde daha gidilmesi gereken uzun bir yol var. Çünkü hala Türkiye’de kişi başı sigorta primleri 90 dolarlarla ifade ediliyor.
 
Finansal büyüklüğü ile bankacılığın çok gerisinde kalan ve bu nedenle yıllardır kamu otoritesinden gerekli ilgiyi göremeyen sigorta sektörü derinden ve sessiz büyümesini sürdürüyor. Bu büyümenin arkasında yatan sebep ise tabiki yabancı sermaye. Allahtan yabancı şirketlerin Türk sigorta piyasasına ilgisi oluştu da kamu otoritesi yıllardır çıkarmadığı Sigortacılık Yasası’nı geçen yıl çıkarmak zorunda kaldı. Bir yasası olmadığı dönemlerde bile enflasyonun çok üzerinde bir büyüme gösteren sigorta sektörünün bundan sonra yılların acısını çıkartacağını düşünüyorum.
70 milyonluk bir nüfusa sahip olan Türkiye’de sigorta sektörü için ciddi bir potansiyel söz konusu. Sigortacılığın önünde daha gidilmesi gereken uzun bir yol var. Çünkü hala Türkiye’de kişi başı sigorta primleri 90 dolarlarla ifade ediliyor. Bu rakam Yunanistan ve Polonya gibi ülkelerde 150-250 dolarla ifade edilirken, gelişmiş ülkelerde ise 3-5 bin dolarlara ulaşıyor.

1.5 Trilyon Dolar Teminat
Uluslararası dev sigorta şirketleri de bu potansiyeli gördükleri için 2007 yılında Türkiye’de birçok şirketle ya evlendi ya da satın alma gerçekleştirdi.
Sigorta sektörünün yıllık prim üretimi 10 milyar dolarlara yaklaşıyor. Bu rakamla sektörün Türkiye ekonomisine verdiği destek göz ardı edilemez durumda. Çünkü sigorta sektörü bugüne kadar 1.5 trilyon dolarlarla ifade edilen bir teminatı Türkiye ekonomisine vermiş durumda. Aslında söylemek gerekirse, sigorta sektörü Türkiye ekonomisi için önümüzdeki dönemlerde gerçekten lokomotif bir sektör olmaya aday.
Hep yazılarımızda sigortacılığın ‘gelecek vaad eden’ bir sektör olduğunu söylüyoruz. Fakat geçmişte yaşanan bazı olumsuzluklar sigortacılığın halk arasında adının kötü anılmasına sebep olmuş. Sigorta aslında ‘güven’ kelimesi ile eş anlamlı kullanılacak bir sektör. Çünkü tüketiciler kötü gününde sigorta şirketinin yanında olmasını bekliyor. Bu tabiki onların en doğal hakkı. Fakat yüzde 30’lara varan sahte ve abartılı hasarlar, sigorta şirketlerinin artık yoğurdu üfleyerek yemesine neden oluyor. Yani kurunun yanında yaş da aynı muameleye tabi oluyor. Yani güven unsurunun sarsılmasında tüketicinin yaptığı bu istismarların etkisi büyük. Tüketici ne yapıyorsa yine kendisine yapıyor. Sahte hasar sadece bizde olan bir olay değil. Bu dünyada çok yaygın ve ne yazık ki ülkemizde de hızla artış gösteriyor.

KOBİ’ler Mutlaka Sigorta Yaptırmalı
Türkiye’de sigorta yaptıranların çoğunluğunu büyük sanayi ve ticari kuruluşlar oluşturuyor. Bu onlar için bir sorumluluk anlayışı. Gelişmiş ülkelerde de durum böyle. Fakat sigortayı asıl yaptırması gerekenler, başına bir felaket geldiğinde bunun altından kalkamayacak şirketler yani KOBİ’ler. Ne yazık ki ülkemizde hala sigortaya zengin işi diye bakılıyor. Düşünün tek bir işletmesi, tek bir evi ve tek bir otomobili olanı. Bu değerlere zarar geldiğinde o kişinin malını tekrar yerine koyabilmesi ancak sigorta ile mümkün olabilir.

Sigortacılık Geleceğin Mesleği
Son yıllarda meslek seçmeyi düşünenlere ilk tercihlerinin sigortacılık olmasını tavsiye ediyorum. Bu konuda eğitim veren iki yıllık yüksekokul veya dört yıllık fakülteler var. Ama bu iş okul bitirmekle de olmuyor, sigortacılığı sevmek de en az okulunu okumak kadar önemli. Sigorta sektöründe kalifiye eleman sıkıntısı her zaman var. Sigortacılığı gözüne kestirenlere sigorta sektöründeki yabancı ağırlığı nedeniyle yabancı dil konusunda uyarı yapmam gerekir. Bu sektörde bir yerlere gelmek isteyenlerin en az iki yabancı dil bilmeleri gerektiğinin altını özellikle çizmek istiyorum.
Kısacası çıkan kanunlar ve yönetmeliklerle sigorta sektörü artık AB standartlarında hizmet vermeye hazır. Sigorta şirketlerinin mali yapıları ise sıkça denetlendiğinden ortada bir sorun yok. Yurtdışından büyük reasürlerle çalışıldığı için de ayrıca bir güven söz konusu. Bu nedenle sisteme ve şirketlere güvenmeli, yerine koyamayacağımız değerli varlıklarımızı mutlaka sigorta yaptırmalıyız. Sigortaya verilen paranın sokağa atılan bir para olmadığını inşallah ‘kötü günde değil’ iyi bir günde anlarız. Hulusi taşkıran 100 milyar dolarlık sektör olmalıyız Sektörün 25 milyar dolarlık değere ulaştığını söyleyen TSRfiB Başkanı Hulusi TAfiKIRAN, artık şirketlerin şikâyet etme, çevre koşullarının engel olduğunu ileri sürme gibi hakkı olmadığını belirterek “Bundan sonra 100 milyar dolarlık sektör olmaya doğru koşmalıyız” dedi. Türkiye Sigorta ve Reasürans fiirketleri Birliği (TSRfiB) Başkanı Hulusi TAfiKIRAN, yasanın olmadığı dönemde bile kanunun tüm gereklerini yerine getiren bir sektör olduklarını belirterek, artık mevzuat sorununun çözüldüğünü vurguladı. Hulusi TAfiKIRAN, “Bugün 25 milyar dolarlık değere ulaştık. 25 milyar dolar değere ulaşan bir sektördeki şirketlerin artık şikayet etme, çevre koşullarının engel olduğunu ileri sürme gibi hakkı yoktur, bundan sonra 100 milyar dolarlık sektör olmaya koşmak gibi bir yükümlülüğümüz var” dedi.
Türkiye`de sigorta sektöründe daha önce de yabancı sermayenin faaliyet gösterdiğine dikkat çeken TAfiKIRAN, "O zaman şirketlerin yapılanmaları yanlıştı. Türkiye’yi şube gibi idare etmeye çalıştılar, olmadı. Türkiye büyük bir ülke. Burada rekabet edecekseniz buranın şartlarına, normlarına uygun şirketlerle ve diğer rakiplerin yaptığı çalışmalarla rekabet edebilirsiniz. Onlar yapamadı, hatta hepsi şubelerini kapattı. Bir kısmı Türklere devretti" diye konuştu.
Zorunlu Sigortalar Güveni Artıracak
Zorunlu sigortaların çıkmasını da sevindirici bir gelişme olarak değerlendiren TAfiKIRAN, bunun sigortaya olan güveni artıracağına dikkat çekiyor. TAfiKIRAN, "ikincisi, sigortanın artık bazı konuların çözümüne anahtar olduğu görünüyor. Ama başka bir açıdan bakıldığında da çok tehlikeli. Niye derseniz? Hani bebeği ölü doğurmak, sağlıksız doğurmak gibi bir risk var ortada. Aslına baktığınızda bu sigortaların çoğu yurtdışında da mecburi olan sigortalar. Fakat bizde istenilen ile çıkan arasında tam bir uyum olmadığı gibi, çıkanın karşılanma gibi de bir riski var.
Çeşitli zorunlu sigorta uygulamaları aslında sigorta konusundaki bilgisizlikten kaynaklanıyor. Biraz alelacele, herkes kendi işimi çözeyim birileri bunu temizler mantığı ile hareket ediliyor. Özel sektör olarak veya sigortacı olarak biz zorunlu sigortalara karşı değiliz. Fakat kimi uygulama var ki, Türkiye’de yaptırmazsanız, dünyada reasürans bulamazsınız. Hatta bazıları bugün sigorta sektörünün istese bile altından kalkamayacağı yükler. Sektör olarak biz her şeyin arkasındayız" değerlendirmesinde bulundu.

Sigortacılık Yasası Başarılı
"Sigortacılık Yasası’nı prestij açısından bekliyorduk" diyen TAfiKIRAN, sektörün resmi bir düzenlemeye ihtiyacı olduğunu söyledi. TAfiKIRAN, şunları söyledi: "Baktığınız zaman herkesin göreceği şekilde bu bir çerçeve yasa. Bunun altı, ikincil düzenlemelerle düzenlenecek. Onlar da yapılıyor. Ama artık yasamız yok demiyoruz.

Okullarda Ders Olmalı
Artık sigorta kavramının üniversite çağından önce çocuklara ders konusu olarak anlatılması gerektiğinin altını çizen TAfiKIRAN, çağdaş toplumu yaratacak gençlere yine çağdaş yaşamın bir parçası olan sigortacılığın, çok küçük yaşta kavram olarak verilmesinin şart olduğunu söyledi. TAfiKIRAN, "Bilinçlenen insanlar önlem almak için de ihtiyaç hissedeceklerdir. Yoksa bu iş zo