ÇUVALDIZ Celal BEYSEL
TÜRKONFED Başkanı br> Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu
AB’ye Giriş Kartı: Yetişmiş Ara Eleman
 
Avrupa Birliğine giriş hazırlıklarını sürdürdüğümüz bu dönemde Türkiye, sahip olduğu genç nüfus nedeniyle önemli avantajlara sahiptir. Yaşlanan AB nüfusu içinde ülkemiz, bu demografik özelliği sayesinde önemli kazançlar elde edebilir. Ancak eğer eğitim felsefemizde Milli Eğitim Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, YÖK, DPT ve sanayici ve işadamlarınca yapılmaya çalışılan değişiklik önerilerine kulak verilmez ve reformlar süratle yürürlüğe konmaz ise, birçok platformda avantaj olduğu dile getirilen bu durumun dezavantaja dönüşeceği açıktır.

Bir kere herkes bilmeli ki AB’nin “ne iş olursa yaparım abi” yaklaşımıyla iş arayan insanlara ihtiyacı yoktur. Ayrıca bu konuda bizim insanımızdan çok daha az gelir peşinde olan gelişmemiş ülkelerle yarışmamız mümkün de değildir. Kaldı ki çağdaş Türk gençliği de AB’nin ucuz bedensel işlerini yapmaya talip olmamalıdır. Gençliğimizin gözü yetişmiş eleman olarak daha yükseklerde olmalıdır.

Ancak gerçek odur ki bırakınız AB’nin kalifiye ihtiyacını karşılamayı, ülkemizde sanayicinin kalifiye eleman ihtiyacı dahi karşılanamamaktadır. Ortada, çelişkili bir durum vardır. Sanayicimiz kalifiye eleman bulamamaktan şikayet etmekte, mesleksiz olan gençlerimiz ise iş bulamamaktadır. Katma değeri yüksek işlerin sadece eğitimli kişilerce yapılabildiği ve AB ülkeleri gibi bizim sanayimizin de katma değeri yüksek iş yapabilecek elemana ihtiyacı olduğu açıktır. Bunun bilincine varıldığı için son dönemde Türkiye’de eğitim politikaları içinde tartışılan konuların başında mesleki eğitim gelmektedir.

vSağlıklı bir mesleki eğitim, sanayinin ihtiyacı olan nitelikli ara eleman talebinin karşılanması ve dolayısıyla da rekabet gücümüzün yükseltilmesi için elzemdir. Ayrıca yetişmiş eleman stoğumuz, AB ülkelerinin Türkiye’nin AB’ye girmesini arzu etmeleri için önemli bir koz olabilir. Ancak, sorunların çözümünde üst düzeyde mevcut anlaşmazlıklar, somut politikaların oluşturulamaması sonucunu getirmektedir. Ayrıca, GSMH’ya oranla yüksek görünse de sonuçta öğrenci başına yapılan harcamanın düşüklüğü, eğitime genel bütçeden ayrılan payın giderek düşmesi, mesleki eğitimin gençler için cazip hale getirilememesi, tam tersine, katsayı gibi bir psikolojik engelin varlığı, ülkemizde kaliteli mesleki eğitimin önünü kesmektedir.

TÜRKONFED, geçtiğimiz yıl “Beceriler, Yeterlilikler ve Meslek Eğitimi: Politika Analizi ve Öneriler” adlı bir rapor yayınlayarak konuyu Türkiye’nin gündemine taşımıştı. Geçtiğimiz günlerde de “Beceriler, Yeterlilikler ve Meslek Eğitimi: Finansman Yapısı ve Politika Önerileri” başlıklı bir çalışma ile mesleki eğitimin fianansmanının nasıl sağlanabileceği, somut örneklerle ortaya kondu.

Çalışmanın temel bulgularından ve getirilen önerilerden bazıları şu şekilde özetlenebilir:

• Mesleki ortaöğretim genel ortaöğretime göre daha maliyetli bir eğitimdir. Kamu okullarında mesleki ortaöğretimde öğrenci başına yapılan harcama genel ortaöğretimden 1,8 kat fazladır.

• Eğitime ayrılan kaynak verimsiz kullanılmaktadır. Meslek liselerinin kullandığı kaynakların dağılımı, verilen eğitime uygun nitelikte değildir.

• Kaynakları artırmadan ortaöğretimin dört yıla çıkarılması kararı, eğitimde kalite düşüşüne yol açacağından, mutlaka gözden geçirilmelidir,

• Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi içinde önceliğini kaybetmeye başlayan yaygın eğitime aktarılan kaynak miktarı artırılmalıdır.

• Çalışma Bakanlığına verilen Mesleki Yeterlilikler Kurum yetkisi Milli Eğitim Bakanlığı ile yetki kargaşası yaratacak mahiyettedir. Bu konuda iki başlılık yaratmayacak çözümler üretilmelidir.

• Eğitim hizmeti üreten ile bu hizmeti talep eden kamu ve özel sektör kurumları arasındaki ilişkinin teşvik edilmesi, kaynak aktarımının kolaylaştırılması için gerekli kanuni alt yapı hazırlanmalıdır.

• Sanayi ve mesleki eğitim işbirliğinde organize sanayi bölgelerinin (OSB), hayırsever insanların bu yöndeki destekleri, İşsizlik Sigortası Fonu’nda biriken kaynaklarının bir kısmıyla AB ve Dünya Bankası’ndan gelen çeşitli yardımların mesleki eğitime kanalize edilmesi uygun olur.

TÜRKONFED’in mesleki eğitimin finansmanında kullanılabileceğini raporunda belirttiği kaynaklar, İşsizlik sigortası fonu, OSB, Ticaret ve Sanayi Odaları, İşçi Sendikalarının fonları, hayırsever insanların bağışları, AB ve Dünya Bankası hibeleri gibi uluslararası fonlarla devlet bütçesinden ayrılan paralardır. TÜRKONFED bu kaynakların özellikle Yaşam Boyu Eğitim veren kuruluşlara, Çalışma Bakanlığı bünyesinde kurulmuş olan Mesleki Yeterlilik Kurumu denetiminde kullandırılmasının uygun olacağını savunmaktadır.

Maliye Bakanının geçtiğimiz günlerde “Teknik Lise mezunlarını çalıştıran işyerlerine bazı vergi avantajları kullandırılabileceğine” yönelik açıklamaları, TÜRKONFED’e göre yeterli olmamakla birlikte, hükümetin bu konuda bazı vergisel fedakarlıklar yapabileceğinin müjdecisi olmuştur.