|
|||||
|
|||||
Türkiye’de her kesimden insan, bir eğitim sorunumuz olduğu hususunda hemfikirdir. Fakat önerilen çözümler üzerinde kamuoyunda, akademik, bürokratik ve politik platformlarda anlaşma sağlanamadığı için konu sürüncemede kalmakta, çok değerli zaman kaybedilmektedir. Bunun sonucu ülke işgücüne katılmayan ya da katılamayan işsiz gençlerle dolmakta, sosyal bir sorunumuz daha giderek büyümektedir.
Sadece örgün eğitim değil, yaygın eğitimde de dünya standartlarının altında olduğumuz açıktır. Bilginin her 3-5 yılda yenilendiği bu günkü dünyamızda bilgilerini sürekli tazelemeyen, yani hayat boyu eğitimden payını almayan insanların ve bu insanlardan oluşan bir toplumun başarılı olması ihtimalinin olmadığını da görmeliyiz. Her ne kadar eğitim seviyemizin yeterli seviyeye gelmemesinin nedeni olarak maddi kaynak eksikliğinden bahsedilse de istatistikler bu yaklaşımın doğru olmadığını ortaya koymaktadır. Türkiye’de GSMH’nın % 7’si eğitime harcanmaktadır. Bunun % 4,5’i devletin, % 2,5’i özel şahısların harcamalarıdır. O halde eğitim seviyesinin düşük olmasının asıl nedeni kaynak ayıramamak değil, kaynakların doğru kullanılamamasıdır. Şahıs harcamalarının önemli bir bölümü, yılda 1 milyar doların üzerinde kaynak çoktan seçmeli ÖSS sınavlarına hazırlık dershanelerine gitmektedir. Hayatta öğrenciye hiçbir fayda sağlamayan bu harcama, kaynak israfının boyutlarını göstermektedir. Ülke bu durumdayken yapılması gereken nedir? Tabii ki hükümet eğitim sistemi reformu yapmalı, okul öncesi eğitime önem vermekten başlayıp örgün eğitim sistemini tüm gençlerin eğitim seviyesini yükseltecek yönde düzenlemelidir. Ayrıca ÖSS sistemini değiştirmeli, ailelerin çocuklarına yaptıkları eğitim harcamalarının, onlara hayatta fayda sağlayacak istikamete yönlendirilmesini sağlamalıdır. Ancak bu çözümler, kısa vadede mümkün görünmemektedir. Sanayici ve işadamları Liseyi ya da Meslek Lisesini bitiren ve iş hayatına atılmak isteyen bir gence, 1 yıl süre ile bir meslek eğitimi verilmesi durumunda gencin girdiği işte başarılı olabildiğine, dolayısıyla işinde yükselme şansına sahip olduğuna şahit olmaktadırlar. O halde her yıl üniversiteye giremeyen gençlerimizden meslek hayatına atılmayı arzu edenlerin bir şekilde meslek eğitimine tabi tutulmasını kısa vadeli bir çözüm olarak önerilebilir. Bu eğitim için LLL hedefine yönelmiş mevcut ya da yeni açılacak özel okulların, hatta biraz değişiklik yapılarak mevcut ÖSS dershanelerinin kullanılması mümkündür. İŞKUR’un bu konuda kullanabileceği fonları vardır. Kaldı ki dünya bankası, AB, hatta Türkiye’de eğitime destek vermek isteyen hayırsever insanların sağladıkları fonlar da bu yönde kullanılabilir. Bu eğitim şekli aslında bu gün, özel sektörün kendi sorunlarına çözüm üretme becerisi sayesinde başlamıştır. Birçok firma, firma içi ya da firma dışı özel eğitimler sayesinde çalışanlarını eğitmektedir. Kurulan bazı Vakıflar, gönüllü ya da yarı resmi Sivil Toplum Örgütleri gerek kendi kaynaklarını, gerekse Dünya Bankası, Avrupa Birliği ya da İş Kurumu’nun işsizler fonlarını kullanarak çeşitli meslek eğitimlerini vermektedirler. Sonuç olarak liseyi bitirip üniversiteye giremeyen gençlerimizin yarasına kısa dönemli, standartlaştırılmış, modüler eğitim verenmeslek kursları ile çare aramak durumundayız. |
|||||