|
|||||
|
|||||
2014 yılının neredeyse yarısını geride bırakmış durumdayız. Dünya ekonomisi 2014 yılını daha iyimser beklentiler ile Türkiye ekonomisi ise kontrollü ve risklerin yönetimine öncelik veren politikalarla potansiyelinin altında bir büyüme ile geçiriyor. Bu çerçevede 2014 yılında Dünya ve Türkiye ekonomisi için genel beklentileri ve eğitimleri değerlendirelim; 2014 Yılında Gelişmiş Ülkeler Daha Hızlı, Gelişen Ülkeler Daha Yavaş Büyüyor Dünya ekonomisi 2012 ve 2013 yıllarında öncelikle gelişmiş ülkelerdeki yavaşlama ile birlikte beklentilerin altında büyüme göstermişti. 2014 yılında ise dünya ekonomisinde yüzde 3,1 büyüme bekleniyor. Son iki yılda oldukça zayıf büyüme gösteren gelişmiş ülkelerde büyümenin 2014 yılında kuvvetlendiği görülmektedir. ABD’de parasal genişlemeye son verdiren ve yüzde 3,0’e yakın bir büyüme beklenirken, Euro Bölgesi ve AB-28 ülkeleri uzun süreli resesyondan çıkarak 2014 yılında sırasıyla yüzde 1,2 ve 1,6 büyüme gösterecekler. Gelişmiş ülkeler böylece küresel kriz sonrası beşinci yılında topluca ve sürdürülebilir bir büyümeye ancak ulaşabilmiş olacaklardır. Gelişmiş ülkelerdeki kademeli toparlanmanın 2015 yılında daha da hızlanması öngörülmektedir. Gelişen ülkelerde ise büyüme ivme kaybetmektedir. 2013 yılının ikinci yarısında başlayan ivme kaybı 2014 yılında da sürmektedir. Gelişen ülkelerde büyüme ABD Merkez Bankası FED’in parasal genişlemeyi sona erdirme kararı ile başlayan sermaye çıkışlarından ve ekonomilerini soğutmaya yönelik uygulanan sıkılaştırıcı politikalardan olumsuz etkilenmektedir. Çin’in büyüme modeli değişikliği ile yavaşlaması da Çin’den beslenen diğer tüm gelişen ülkeleri olumsuz etkilemektedir. ABD ve AB Merkez Bankası Para Politikaları Belirleyici Oluyor 2014 yılında dünya ekonomisini belirleyen önemli unsurların başında ABD ve AB Merkez Bankaları’nın uyguladığı para politikaları gelmektedir. Küresel kriz sonrası her iki merkez bankası da olağanüstü genişletici para politikaları uygulamıştı. ABD Merkez Bankası FED geçen Mayıs ayında yaptığı açıklama sonrası fiilen Aralık ayından itibaren parasal genişlemeden çıkışı başlatmıştı. FED, ABD ekonomisindeki büyümeyi sürdürülebilir görmekte ve artık parasal genişlemeye ihtiyaç olmadığını düşünmektedir. Buna göre FED parasal genişlemeyi sonbaharda tamamen sona erdirmiş ve bundan sonra FED’in faiz artışı gündemde olacaktır. FED’in bu politikası ve olası faiz artışı ile tüm dünyada önümüzdeki yıldan itibaren daha yüksek faiz oranları beklenmektedir. Avrupa Merkez Bankası ise AB ekonomisindeki toparlanmaya rağmen ortaya çıkan deflasyon (fiyatların gerilemesi) riski nedeniyle yeni ve önemli bir parasal genişleme hazırlığı içinde bulunmaktadır. 1 trilyon Euro’ya kadar ulaşabilecek bir parasal genişleme ile AB bir yandan deşasyonu engellemeyi hedeşeyecek, diğer yandan büyümeyi hızlandıracaktır. AB’de büyümenin hızlanması olumlu olacaktır. Ayrıca Euro’da değer kaybı ve gelişen ülkelere yeni bir sermaye akışı başlangıcı da diğer sonuçlar olabilecektir. Türkiye Ekonomisinde 2014 Tasarruf Yılı; Ama Yine de Yüzde 4,0 Büyümeye Ulaşılabilir Ekonomi yönetimi 2014 yılını tasarruf yılı ilan etti. Bunun iki önemli nedeni bulunuyor. İlki iç tasarruşarın tarihin en düşük seviyesine inmesi ve dış tasarruşara artan bağımlılığımız. İkincisi ise 2014 yılında dış tasarruşarı kullanma ve erişme koşullarının zorlaşacak olması. Bu iki nedene bağlı olarak özellikle borçlanma ile yapılan tüketimin kontrol altına alınmasına yönelik önlemler uygulanmaya konuldu. Kamu harcamalarında, özel tüketim harcamalarında ve yatırım harcamalarında büyüme 2013 yılının altında kalacak. Buna karşın büyümeyi ihracat artısının ve sanayideki büyümenin desteklemesi öngörülüyor. Böylece cari açık ve enşasyon da kontrol altında tutulabilecek. Yılın ilk yarısında bu politikanın önemli ölçüde başarılı olduğu ve cari açığın da kontrol altına alındığı görülmektedir. Ancak enşasyon kur artışları ile şimdilik oldukça yüksektir. Türkiye ekonomisi bu koşullar içinde 2014 yılında da yüzde 4,0’e yakın bir büyüme gerçekleştirebilecektir. Küresel koşullar, siyaset ve Merkez Bankası para politikası büyümenin seyrini belirleyecektir. Merkez Bankası’nın İşi 2014 Yılında da Kolay Değil; Önce Sıkılaştırma Yapıldı, fiimdi Gevşeme Baskısı Yaşanıyor 2014 yılında ekonomi yönetiminin hedeşerine ulaşılabilmesi için en önemli politika yapıcı yine TC Merkez Bankası olmaktadır. Merkez Bankası, ekonomi yönetiminin tasarruf yılı hedefine bağlı olarak yıla sıkılaştırma politikası ile başlamış ve Ocak ayında geciken, zorunlu ve yüksek faiz artışlarına gitmişti. Ancak TC Merkez Bankası yılın ikinci çeyreğinde bu kez kademeli bir gevşeme baskısı ile karşı karşıya kalmıştır. Muhtemelen Merkez Bankası kademeli ve kontrollü bir gevşeme içinde olacaktır. Böylece iç talep bir miktar desteklenecek, faizlerde sınırlı bir düşüş olacak ve Türk Lirasının yeniden değerlenmesi de sınırlanacaktır. Ancak küresel koşullarda ve siyasetteki gelişmeler Merkez Bankası’nın da esnek ve farklı politikalar uygulamasına ve yeniden sıkılaştırma yapmasına neden olabilecektir. |
|||||