|
|||||
|
|||||
Yaprakların sararıp solduğu , bütün bir tabiatın ağladığı bu göç mevsiminde, asla kalplerden göçmeyecek şarkılar getirdi bize. O’nun sesinde, nefesinde 45 yıllık sözcüklerde en genç, en diri anılarımıza kavuştuk. Komşu kızı “Diana”yı hiç görmemiştik ama müziği duyar duymaz, hep birlikte coştuk... Delikanlı günlerimiz geri gelmişti... You Are My Destiny’de, bir dönem aşka aşık gençlerin kaderlerini, sevdayla yazdıklarını anımsadık. Sonra da, Crazy Love, Puppy Love, Adam and Eve, Lonely Boy, Put Your Head On My Shoulder, Don’t Ever Leave Me, My Home Town gibi uzun soluklu bir sanat geçmişinin tanığı şarkılarla, kendimizden geçtik. Çelik Motor’un kuruluşunun 45. yıldönümü gecesinde, 45 yıllık şarkılarıyla karşımıza çıkan Paul Anka, hepimizi sarstı. Şirketin Genel Müdürü Alp EVCİMEN, kendi doğumundan önce şöhrete ulaşan sanatçıyı, büyük bir keyifle sundu. Gerçekten pop müziğimizin, bu kadar dibe vurduğu günlerde, Paul ANKA’yı dinlemek bir ayrıcalıktı... Başka türlü bir keyifti... Bizim yaşlarda olanlar için onu dinlemek, alkışlamak bir keyif ama gençlerin de aynı sevgi ve coşkuyla alkışlamalarına ne demeli? Onun, müzikle tanışıp parladığı günlerde, Yeni Dünya’da yeryüzünü kasıp kavuran “Tom DOOLEY” i söyleyen Kingston Trio’dan, “Oh Carol” ı söyleyen Neil SEDEKA’dan, Frankie AVALON’dan, Pat BOONE’dan, Bobby DARIN’dan ve “Smoke Gets In Your Eyes”ı söyleyen PLATTERS’dan, Drifters geriye kimler kaldı dersiniz? Hiçbiri... Hepsi, zamanın acımasız çarkında kaybolup gittiler. Paul ANKA, şarkıları yaşayan ve yaşatan Radyo Günleri’nin en güzel markası bence... Tek adam... Bence, Paul ANKA’nın müzikle tanıştığı anda, yaşamdaki yerinin ne olacağı belliydi. Bendeki notlara göre, 1941 yılı, Temmuz ayının 30. günü, Kanada’nın Ottawa şehrinde dünyaya gelen sanatçı, şarkı için, müzik için doğmuştu. Eğer kalbinin sesini dinleyip, bir avuç cep harçlığı ile, 16 yaşında New York’un yolunu tutmasaydı, babası gibi iyi bir lokantacı olabilirdi. Ama anlaşılan o, insanların karınlarını doyurmak yerine, ruhlarını doyurmayı tercih etti. Kim derdi komşu kızı Diana ile bir nefeslik aşk, bir ömür sürecek bir şarkı olacak diye. Hem de bir dönem, bütün aşıkların şarkısı olacak diye. Bu ne güçlü bir duygu... Ne güçlü tutku... Düşünün, birliktelikleri belki bir an gibi geçip gitmiş ama Dünya 47 yıldır bu şarkıyı dinliyor. Hatta Paul ANKA İstanbul’da medya ile buluştuğu zaman, basın toplantısında şunları söyledi: “- Eğer bu ayrılık olmasaydı, bu şarkı bu kadar güzel olmazdı. Ayrılık, insanın duygularını kamçılıyor.” Tüm evreni saran “My Way” sevgisi, şarkının bestesini yapan, ünlü dostlarım Claude FRANÇOIS ile Jacques REVAUX’yu çok sevindirmişti. Bir defasında Paris’te Hürriyet Gazetesi için fikirlerini sorduğum zaman ünlü bir Fransız şarkıcısı C. FRANÇOIS: “- Artık şarkı benim değil, tüm yeryüzünün oldu. Comme d’Habitude, Fransızca sözlerle sevilince, günün birinde İspanyolca sözlerle karşıma çıktı. A Mi Manera sonra da My Way oldu. Paul ANKA’nın yazdığı sözlerle ve Frank SINATRA’nın sesinde, gerçek değerine kavuştu...” demişti. İstanbul’da yaptığı basın toplantısında onu ilgiyle izledim. Türkiye’de gördüğü ilgiden dolayı çok mutluydu. Michael JACKSON’ın pop dünyasından kaybolup gitmesinden, kendi aile yaşamına dair tüm soruları büyük bir neşe ile cevaplandırdı. Sonra ben de bir sual sordum. “- Sizi Türk müzikseverleri benim hazırlayıp sunduğum radyo programlarından tanıdı. Sizinle 45 yıl sonra karşılaşmak ne güzel. Hoş geldiniz... Ben şarkı yazarıyım. Yazdığım şarkıları Sacha DISTEL, Johnny HALLYDAY gibi Dünya şöhretleri seslendirdi. Size de şarkı yazsam, TÜRKÇE söyler misiniz? ”Gözlerinin içi güldü. “- Tabi neden olmasın?” dedi. “- Hangi şarkıları Türkçe yapalım?” Yaşamın baharında, sesiyle tanıştığım ve sizlere Diana, You Are My Destiny adlı şarkılarda tanıştırmak fırsatı bulduğum Paul ANKA’ya yaşamın ikinci baharında şarkı yazmak varmış. My Way’in yazarına şarkı yazmak varmış. Bakalım Paul ANKA’nın Türkçe şarkısı nasıl olacak... Sizi bilmem ama ben çok merak ediyorum. |
|||||