|
|||||
|
|||||
2008 ekonomik-finansal krizi, başka bir şey değilse bile ekonomi basını için malzeme yarattı. Bernard Madoff’un 50 milyar dolar yolsuzluk yaptığı iddiası ve çok büyük bir Keynezyen canlandırma paketine ihtiyacımız olduğu iddiası – ne kadar büyük olursa o kadar iyi- günümüzün iki favori konusunu oluşturuyor. Yazarlar aktardıkları bilgileri ve kanaatlerini daha ilginç kılmak için, Madoff ve canlandırma paketi öykülerini sık sık tarihsel olaylarla bağlantılandırmayı deniyorlar. John Law ve 1717’de kurulup 1720’de batan Mississippi Company şirketi, Madoff’un Ponzi oyunu iddiasının standart referanslarını oluşturuyor. Aslında, Law’ın Mississippi Company’si ile Madoff’un operasyonları arasındaki tek açık bağlantı her ikisinin de değerlerinin yükselmesi sonra da tepe taklak düşmesidir. Ancak bu bahsedilmeye değer bir olgu değil. Asıl dikkate değer olan Law’ın önemli bir ekonomist ve John Maynard Keynes ve Keynezyen ekonominin habercilerinden biri olmasıdır. Gerçekten de Law’ın Bir Emlak Bankası Üzerine Deneme (Essay on a Land Bank) (1704) ve Para ve Ticaret (Money and Trade) (1705) büyük övgü topladı. Bunların arasında A History of Economic Analysis (Ekonomik Çözümlemenin Tarihi) adlı kitabında şunları söyleyen Joseph Schumpeter de vardı: “John Law (1671-1729) Kendimi her zaman ona yakın hissettim. Projelerini ekonomik açıdan çözümlemiş ve kendisini tüm zamanların para teorisyenlerinin ön sıralarına yerleştiren parlak ve evet, derin çalışmalar yapmıştır.” John Law’ın bugünkü ekonomik ve finansal kargaşayla ilişkisi bir Law-Keynes bağlantısıdır.Keynes gibi Law’da ekonominin aktif parasal, mali ve kur politikalarıyla canlandırılabileceğini ve büyüme oranlarının sürekli olarak yükseltilebileceğini düşünüyordu. Kısaca, her iki ekonomist de aktif ve müdahaleci bir devlet fikrini destekliyorlardı. Öte yandan, Keynes İstihdamın, Faizin ve Paranın Genel Teorisi (The General Theory of Employment, Interest and Money) (1936) kitabındaki fikirlerin öncülerini sayarken ilginç bir şekilde Law’ın adını anmaktan kaçınmıştır. Keynes belki de Law’ın başarısızlıkla sonuçlanan büyük projesi Mississippi sistemiyle ilişkilendirilmek istememiştir. Law’ın fikirlerini uygulama fırsatı, dostu Orlean dükünün Fransa kral naibi olduğunu öğrenmesiyle doğdu. İskoçyalı Law 1710’da Londra’dan Paris’e göç etti. Fransa mali krizdeydi. Başka şeylerin yanı sıra, tahvillerinin bir kısmını ödeyemeyecek duruma gelmişti. Sonuç olarak, kral naibi Law’ın önerilene açıktı. Law 1716’da ilk büyük projesini uygulamaya geçirdi ve Banque Générale kuruldu. Tamamen madeni para (altın veya gümüş) karşılığı olmayan kağıt para çıkardı. Banque Générale’ın çıkardığı kağıt paraların % 50’si madeni para yerine devlet tahvilleri ile desteklendi. Bu kısmi ihtiyat düzenlemesi Kraliyet tarafından onaylandı ve Bankanın kağıt parası yasal para niteliğini kazandı. Bu Law için büyük bir atılımdı çünkü fikirlerinden biri madeni para esaslı banka sisteminin yerine alacak esaslı sistemleri geçirmekti. Bankanın pasiflerini (kağıt para ve mevduatlar)altın veya gümüş aktiflerle dengelemek yerine,alacak esaslı sistemde pasifler kredilerle dengelenecekti. Aşağıdaki tabloda bu iki sistem arasındaki farklar vurgulanmaktadır. İlginç bir şekilde, günümüzdeki uluslararası para sistemi büyük ölçüde Law tarafından öngörülen alacak esaslı sisteme benzemektedir. Gerçekten de, 1971’de -Law’ın doğumundan 300 yıl sonra - uluslararası para sitemi altın standardının son kalıntılarını da terk etti. John Law’ın bir sonraki girişimi Mississippi Company oldu. Bu şirkete Fransa’nın Louisina ve Kanada’daki topraklarında ticaret ve kalkınma için tekel hakları verildi. Ve bir dizi ele geçirme ve birleşme yoluyla büyük bir Fransız ticaret şirketleri imparatorluğunu kontrol eden dev bir holding haline geldi. Buna ek olarak, Mississippi Company Krallığın mali işlevlerinin çoğunu devraldı. Buna para basma, tüm doğrudan veya dolaylı vergileri toplama ve Kraliyetin borçlarını yönetme münhasır hakları da dahildi. Borç yönetimine gelince, Law yaratıcılığını gösterdi. Mississippi Companykısmen Kraliyetin borçlarının karşılığında şirketin hisselerinin ihraç edildiği bir borç-hisse takasını kolaylaştırmak için kurulmuştu. Böylece, Kraliyet tüm yüksek faizli borç yükünü sırtından atabiliyordu. İngilizler de, Fransa’nın altında kalmamak için Law’ın yolundan gittiler ve South Sea Company şirketinin İngiliz hükümetinin tüm yükünü devralmasına izin verdiler. Paris Avrupa’nın her yanından gelen büyük kazanç beklentisi içindeki yatırımcılarla doldu. Ve ilişikteki tabloda belirtildiği gibi, Mississippi Company’nin hisselerinin fiyatı çok büyük bir hızla arttı. Başka şeylerin yanı sıra, Aralık 1719’da Maliye Nazırlığına atandı, böylece Fransa’nı gölge başbakanı haline gelmişti. Richard Cantillon (1680/90?-1734) -büyük bir ekonomi teorisyeni, maliyeci ve maden esaslı paranın büyük savunucusu-Law’ın Mississipi sisteminden iki servet kazanmayı başardı. Bunlardan birincisini Mississippi Company hisselerinin piyasa değerinin yükselmesinden elde etti. Cantillon’un ikinci serveti ise döviz spekülasyonuna dayanıyordu. Cantillon, Law’ın stratejisinde ölümcül bir hata tespit etmişti; birimi hisse fiyatı 9.000 liraya çıkan Mississippi hisselerinin altında bir zemin oluşturması gereken madenle desteklenmeyen banknot ihraç artışı. Buna göre, Cantillon Mississippi hisselerinin paraya çevrilmesinin para arzında bir artışa yol açacağı ve bunun da liranın pound karşısındaki değerinde keskin bir düşüşe neden olacağı sonucunu çıkardı. Bunun sonucunda, Cantillon Fransız parasında karşı çok büyük bir spekülasyon yaptı ve bu kendisine bir servet kazandırdı ve Law tarafından Fransa’dan kovulmasına neden oldu. Bu bizi yeniden bugün ve Law-Keynes bağlantısına getiriyor.Tüm zamanların en güyük canlandırma paketleri ve müdahale stratejileri üzerinde düşünülürken, John Law’ın Mississippi Sisteminin kaderi üzerinde düşünmeye de değebilir. (Ele alından konular hakkında tam bir bilgi için, bkz.: Antoin E. Murphy, Richard Cantillon: Entrepreneur and Economist.Oxford: Oxford University Press, 1986 ve Antoin E. Murphy, John Law: Economic Theorist and Policy-Maker.Oxford: Oxford University Press, 1997.) |
|||||