SPORVİZYON Bilgin GÖKBERK
Yazar
Kimi aşk için, kimi aş için
 

Neyi tartışıyoruz?
Ve...
Niye?
Onu Türk yapan da biziz, Milli takıma çağıran da oynatan da...
Tartışan da biziz.
Ve...
Ne tuhafız.

* * *

Mesela şu Mustafa İzzet Türk`se, bu Brezilyalı ondan daha Türk.
En azından onun kadar Türk.
Hiç olmazsa Türkiye`yle bir alakası var.
Diğerinin yoktu da...

* * *

Benim takıldığım...
Türk olması, Milli olması değil.
Bu Mehmet kadar bir Mehmet de yok mu bizde?
Bu Mehmet kadar bir Mehmet de mi gelmiyor alttan?
Alt tarafı iyi bir hamal o, hamalın Brezilya`lısı.
Ve...
Hemen hemen herkes konuşuyor da hatta konuşmaması gerekenler bile...
Esas konuşması gerekenler susuyor.
Onlar.
Bizim Türk ana Türk babadan, Türkiye`de doğma orta sahacılar...
Ne tuhaflar valla.
Onlar oralı bile değiller, ne rahatlar, ne genişler, ve ne vurdumduymaz...
Üzerlerine bile alınmıyorlar.
Ve...
Anavatanındaki futbol adamlarının, ondan belki haberleri yok.
Babasının, oğlunun ana vatanından bu kadar uzakta futbol oynadığından da belki haberi yok.
Ne acaip valla...

* * *

Ülke ne için değiştirilir?
Aşk için.
Aş için.
O aş için değiştirenlerden, bu ülkede para ediyor, şimdi daha çok para edecek.
Kararına saygı duymak lazım.
Fenerbahçe`de rahattı, kafası da rahattı.
Şimdi yükleniyor, yüklüyoruz.
Milli forması, İstiklal Marşı, Türkçe`si...
Ha bire yüklüyoruz.
Mehmet`in işi şimdi, Marco`dan daha zor.
Biraz rahat bırakalım onu.

* * *

Bana sorarsanız...
Gerçi sormasanız da anlatacağım da...
Benim önüme de İtalya`da birkaç defa, İtalyan vatandaşlığı kondu.
Aşkım Türk`dü.
Aş içindi.
İşimde Brezilya`lının burada olduğu kadar iyiydim, hatta daha da iyiydim.
İstemedim.
Uzun uzun düşündüm.
Günlerce gecelerce.
Sonra kararımı verdim.
Bundan sonraki hayatımda da Türkçe bağırmak, Türkçe çağırmak istedim.
Türkçe ağlamak, Türkçe gülmek.
Türkçe sevinmek, Türkçe üzülmek.
Türkçe küfür etmek, Türkçe kavga etmek.
Türkçe öpüşmek, Türkçe sevişmek istedim.
Türkçe yaşamak istedim.
Ne milliyetçilik, ne anti globalcilik, ne şovenistlik bunun adı.
Ne de gericilik, ne de kafatasçılık,
Sadece canım istemedi.
Adı, Bilgin`in tadı belki.
Zaten 20 yaşından beri Avrupa`daydım, Avrupa Birliği`ndeydim.
Oralarda Türkçe yaşamak daha çok tahrik etti beni, daha çok motive de etti.
İyi gelmedi İtalyan vatandaşlığı.
Marco`ya geldi.
Hepsi bu.
Kimin ruhuna ne iyi geliyorsa...

* * *
Almanya`daki yeni Almancı yıldız adayı bakın ne diyor:
"Türkler çağırmadı, Almanlar çağırdı, ben de kabul ettim"
Bu kadar da basit olmamalı.
Almanlar da çağırmasaydı, İngiliz olacaktı belki.
Zaten biraz Fransız, belli ki.
Evet böyle de olmamalı.
"Türkler onu çağırmadı" diyelim, Almanlar çağırdı.
Şart mı gitmek?
Milli olmak şart mı?
Ülkenin adı bu kadar da mı önemsiz?
Ve...
Tabi bence.

* * *

Bizimkilerin yetenekli olanları 19`unda, 20`sinde parayı buldu mu "oldum" diyor.
Duruyor, hatta geriliyor.
Onlar buradaki ekmeği görüyor, kendini geliştiriyor, ilerliyor.
Artık Milli de oluyor.
İyi de oluyor.
Bizimkilere...
Ve...
Tabi yine bence.

* Bilgin Gökberk’in 18.08.2006 tarihli Milliyet Gazetesi, ‘Köyün Delisi’ başlıklı yazısından alınmıştır.