|
|||||
|
|||||
% 95 kuralından daha güvenilir bir kural yoktur; ekonomi ve finans hakkında okuduğunuz şeylerin % 95’i ya yanlıştır ya da konuyla ilgisizdir. Sadece bir an Büyük Bunalımdan (1923-33) çıkarılan derslerden en sık tekrarlananları düşünelim. Bazı yazarlara göre, Ekim 1929’da borsadaki sert düşüş ekonomiyi çöküş sarmalına sokan şeydi. Bu nasıl olabilir? Her şeye rağmen Ekim 1929’da borsa toparlanmaya başlamış ve 1930 Nisan ortalarında çöküş öncesi seviyesine ulaşmıştı. Bu yazarların söylediklerinin aksine, Amerika Birleşik Devletlerini Büyük Bunalıma sokan şey, borsanın çökmesi değil, hükümetin çok büyük hatalarıydı. Bu korkunç kabusu Federal Rezerv başlatmıştı. Büyük Bunalım sırasında para arzı % 25 daraltıldı. Bu da ekonomiye, fiyat seviyesinin % 25 düştüğü ölümcül bir deflasyon sarmalı biçiminde yansıdı. Federal Rezerv tek suçlu değildi. İstihdamı korumak adında, Smoot-Hawley gümrük tarifeleri Haziran 1930’da kanunlaştı. Bu müdahale ABD gümrük tarifelerini % 50’nin üzerinde arttırdı. Ardından, 60 ülke misilleme olarak gümrük vergilerini arttırdı. Bunun sonucunda, dünya ticareti çöktü ve Haziran 1930’da % 7,8 olan ABD’deki işsizlik oranı 1933’te % 24,7’ye çıktı. Hoover yönetimi ve Demokrat ağırlıklı Kongre, Smoot-Hawley gümrük vergileri dışında, 1932 yılında en yüksek gelir vergisini % 25’ten % 63’e çıkararakABD tarihinin en yüksek vergi arttırma kararını verdi.Bu hükümet politikaları yeterince yıkıcı olmadıysa bile, Roosevelt yönetiminin Yeni Düzeni, temel politikalar çok hızlı değiştiği için rejim belirsizliğine yol açmıştı. Bunun sonucunda, yatırımcılar yeni projelere para yatırmaktan çekindiler ve özel yatırımlar çöktü. Hükümetin müdahaleleri hastayı iyileştirmek bir yana, neredeyse öldürüyordu. Ama bunu 2008-09 Paniği ile ilgili mevcut söylemi dinleyerek anlayamazsınız. Gerçekten de, tüm dünyadaki politikacılar ve uzmanlar ne yazık ki Büyük Bunalıma geri dönerek, çok büyük ölçekli müdahalelerine yol gösterecek ve bu müdahaleleri doğrulayacak yanlış tarih dersleri çıkarıyorlar. Bunun sonucunda, hem Büyük Depresyonun hem 2008-09 Paniğinin temel sorumlusu olan Federal Rezerv, Amerika’nın sistem riskini düzenlemekle görevlendirilmektedir. Bu gerçeğe tamamen terstir. Federal Rezerv sistem riskinin ta kendisidir. Ticari dalgalanmaların tarihinden çıkarılması gereken geçek ders, işlerini doğal akışına bırakılması durumunda ciddi düşüşleri hızlı iyileşmelerin takip ettiği olmalıdır. Örneğin, 1921 resesyonu sırasında, toptan eşya fiyatları, sınai üretim ve imalat istihdamı % 30 veya daha fazla düştü ve 1921 ortalarında en düşük seviyesine ulaştı. Ama hükümet müdahale etmediği için, ekonomi doğal biçimde toparlandı ve 1922 başlarında 1921 ortalarındaki düşük seviyeden tamamen kurtuldu. Ama bunun bir önemi yok. Kriz müdahale yanlılarını güçlendirdi. En hiperaktif müdahale savunucularından biri de Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’dir. Banka yöneticilerinin aldığı ücretlerini kontrol edilmesi savunucularına liderlik yapan Sarkozy’nin büyük vizyonları da var. “GSMH fetişizmi”nden kurtulmak gerektiğini düşünüyor. Sarkozy’e göre GSMH değeri “mutluluğu” ölçmez. Sarkozy, bu varsayımsal hatayı düzeltmek için bir “Ekonomik Performans ve Sosyal İlerlemeyi Ölçüm Komisyonu” atadı. Bu komisyona iki Nobel ödülü sahibi, Columbia Üniversitesi’nden Joseph Stiglitz ve Harvard’dan Amartya Sen başkanlık etmektedir. Komisyonun, Eylül 2009’da yayınlanan raporunda milli gelir ve dolayısıyla GSMH hesaplamasıyla ilgili bilinen eksiklikler anlatılmaktadır. Komisyon bu saptamaları yaptıktan sonra, ekonominin genel sağlık durumunu gösterecek yeni ve güvenilir ölçümler de önermemektedir. Bu komisyon hiç kuşkusuz, tipik bir Sarkozy gösterisi olarak, “mutluluğu” ölçemeden dağılacaktır. Öngörülebilir bir gelecek için, GSMH hesaplamaları, diğer standart ekonomik ölçümlerle birlikte ekonomistler ve politika üreticileri için merkezi önemini koruyacaktır. Çin Devlet Başkanı Hu bunu Eylül 2009’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda iklimi değişikliği ile ilgili bir konuşmada açıklığa kavuşturdu. Çin Devlet Başkanı “yeşil”e saygılarını sunmakla birlikte, gelişmekte olan ülkelerin “büyümeyi tercih etmek zorunda” olduğunu vurguladı. Bu, Cumhurbaşkanı Sarkozy ve diğer müdahaleciler için soğuk bir duş oldu. Nihayetinde, GSMH artışı ve kişi başı GSMH değerleri serbest piyasaların canlılığını ve iş yapma kolaylığını ölçen hesaplamalarla yakından ve pozitif bir şekilde bağlantılıdır (ilişikteki tablolara bakın). Üstelik hepsi bu kadar da değil. Ekonomik büyüme, kelimenin tam anlamıyla bir ölüm kalım meselesidir. Ekteki diyagramda da görüleceği gibi, (standart ölçümlerle belirlenen) refah uzun ömür beklentisini (sağlığı) pozitif bir şekilde etkilemektedir. Ekonomik durumunun güvenilir bir resmi standart ölçümlerle bir sefalet endeksi oluşturularak elde edilebilir: enflasyon artı yıllık (kredi) faiz oranı artı işsizlik oranı eksi kişi başı GSMH’da yıllık yüzde değişim. Örnek olarak, ekte Yeni Zelanda’nın 1980-2008 dönemi sefalet endeksi sunulmaktadır. 1980’lerin başında, Yeni Zelanda’nın ekonomisi müdahaleciliğin baskısı altındaydı ve sefalet endeksi rekor seviyelerdeydi. Ardından Maliye Bakanlığına Roger Douglas geldi ve dramatik serbest piyasa reformları yaptı. Bu Yeni Zelanda’nın sefalet endeksindeki ilk ciddi bir düşmeyi sağladı.Endeksteki düşüşün ikinci aşaması 1991-93 tamamında Ruth Richardson’un Maliye Bakanlığı döneminde, bir dizi ilave ekonomik reform yapıldığında gerçekleşti. 1999 sonlarında, Helen Clarke yönetimindeki İşçi Partisi iktidara geldi ve Kasım 2008’e kadar iktidarda kaldı. Bu uzun iktidar döneminde, 1980 sonlarının ve 1990 başlarının dramatik ekonomik reformları eridi ve Yeni Zelanda’nın sefalet endeksi iki kattan fazla arttı. Başkan Hu ekonomi tarihinin temel dersini almış görünüyor: “serbest piyasayı tercih edin”, refah ve uzun ömür ardından gelecektir. |
|||||