Akıl NOKTASI Prof. Dr. Bengi SEMERCİ
Bengi Semerci Enstitüsü
Medyayla mı? Medyaya rağmen mi?
 
Çalışanlar çalıştıkları kurumlara, kurumlar da dış dünyaya kendilerini anlatmak ve tanıtmak ister. Kendinizi anlatmak, tanıtmak hem şirketler hem bireyler için zordur. Reklamdan farkı sizin ve şirketinizin diğerlerinin gözündeki yerini belirlemektir. İşe girmeye çalışırken kendinizi farklı şekillerde anlatabilirsiniz. Çünkü bu sunum şirketin gözünde sizinle ilgili kanıyı belirleyecektir. Çalışanlar kendilerini kurumlarına, şirketlerine tanıtmaya, anlatmaya çalışırken şirketler de kendilerini topluma anlatmaya çalışırlar. fiirketin kendini anlatması ürettikleri ile gerçekleşir. Ancak bu ürettiklerini nasıl aktardıkları önemlidir. Çünkü şirketler de bir özsunum gerçekleştirerek sosyal algı oluşturmaya çalışırlar. Bunu sağlamak için en çok kullanılan yöntem medyadır. Medya kendilerini anlatabildikleri bir yer olduğu kadar, onların istemedikleri haberleri de veren yerdir. Bazen kendilerini anlatmaya çalışırken yaptıkları yanlışları da medya topluma aktarır. Bazen de sizin söylemeye çalıştığınız ya da söylediğinizi sandığınız şey medya da bambaşka şekilde yer alır. İşte bu nedenle şu sorunun yanıtı önemlidir: “Topluma kendimizi anlatmak medyayla mı, medyaya rağmen mi” gerçekleşir?

Topluma kendinizi anlatabilmek
Bengi Semerci Enstitüsü’nün Medya İlişkileri Rehberi adı altında gerçekleştirdiği medya eğitim programları birçok şirketin ve şirket çalışanının medya ile ilişkiyi, yani medyaya doğru öz sunum yapmayı bilemediğini göstermektedir. Topluma, insanlara kendinizi anlatmak bir öz sunumdur. Öz sunumun amacı diğer insanların üstündeki etkimizi belirlemeye yöneliktir. Bu nedenle öz sunumumuzu sürekli denetleyip, yeniden oluşturarak başkaları üzerinde oluşturduğumuz kanıyı yönetmeye çalışırız. Karşımızdaki kişilerde oluşturmak istediğimiz değere göre, birçok denemeler yapıp, kendimize davranış biçimleri geliştiririz. Eğer başarılı olursak, yaratmak istediğimiz etki yapay olmaz.
Başarılı olabilmek için çeşitli teknikler kullanılabilir. Kullanılan tekniklerden biri kendine ilişkin reklam yapmadır. fiirketler tutumları ve söyledikleri ile kendi olumlu taraflarını ortaya koymaya çalışır. Ancak bu anlatımın övünme ve böbürlenmeye dönüşme riski vardır. Övünme ve böbürlenme ise toplum üzerinde iyi bir etki yaratmayabilir.
Bir başka yöntem, böbürlenmeye karşın alçakgönüllüktür. Böylece böbürlenenlerin oluşturduğu olumsuz etkileri kapatma şansı vardır. Eğer gerçek başarılarınız yoksa ve toplum sizin başarılarınızdan emin değilse tam tersi olabilir.
Bazen insanları bir şey yapmaya zorlamak için gözdağı kullanılır ki, çok uygun olmadığı kesindir. Önemli yöntemlerden biri örneklemedir. Bu yöntem karşısındakinde ahlaklı ve dürüst bir etki yaratmak için kullanılır. Bunun en büyük tehlikesi en küçük herhangi bir uygunsuz davranışınızın, değerinizi başkalarından çok daha fazla olumsuz etkilemesidir. Son iki yöntem yağ çekmek ve yalvarmaktır. Sempati uyandıran yollar olmakla beraber, sonuçta karşıdaki kişilerde olumsuz duygular uyandırmaları kesindir.

Sosyal algı oluşturabilmek
Yapılan sunumla toplumda bir algı oluşturmaya çalışılır. Toplumun kişileri ve şirketleri anlama biçimine sosyal algı denir. Algı tek başına bir olayla şekillenmez, olaylar bütününe ilişkin süreçle şekillenir. Olumlu taraflarınızı anlatma, alçakgönüllülük, gözdağı vermek, kendinizi insanlık yararına çalışır göstermek, yağ çekmek ya da yalvarmak karşınızdaki medya ve onun elindekileri istediği gibi yansıtabileceği toplum olduğunda sosyal algı oluşturmak gerçek beceri ve eğitim istemektedir. Yıllar önce Amerika’da katıldığım bir bilimsel toplantıda medyanın gözünde psikiyatri algısının doğru oluşturulmasına ilişkin bir eğitim izlemiştim. Eğitim medya çalışanları ve psikiyatri uzmanları tarafından ortak hazırlanmıştı. Bengi Semerci Enstitüsü çatısında deneyimli gazetecilerle şirketler ve çalışanlar için benzer bir eğitim başlattığımızda, eğitimle yapılan sunumun sosyal algıyı olumlu etkileyişini izledim.
Yüksek özgüven oluşturabilmek için, kendimizi algılama şeklimizi, başkalarının bizi algılama şeklini, neler yapmak istediğimizi ve neleri başarabileceğimizi belirlemek gerekir. Değişim için çaba göstermemiz ve yaptıklarımız için sorumluluk alabilmek önemlidir. Bunları başarabilmek içinse kendimizi güçlü hissetmeliyiz. Güçlü hissetmek için neler yapabiliriz? Kendi değerlerimizi saptayıp, farkında olmamız gerekir. Güçlü yanlarımıza odaklanmamız, zayıf olanları bilmemiz gerekir. Bu gerçekleri saptamak güç verir.
Net ve açık hedefler koymamız şarttır. Geçmiş yanlışlar bir deneyim olarak görülmelidir. Kendimizi rakiplerle ve ideallerle değil, geçmişimizle kıyaslayıp, ne kadar ilerlediğimizi görmeliyiz. Yenilgiden sonra erken uyarılara dikkat etmek, becerilerinizi yeniden gözden geçirmek ve destek almayı düşünmek doğru olur. Başarı bir hedef değildir. Bir sonuçtur. Bu sonuca ulaşabilmek için doğru hedefleri belirlemek, hedeflere ulaşmanın sağlıklı planlarını yapmak ve bu planlara göre gerekli donanımı kazanabileceğimiz eğitimleri almak gerekir. Biz kendimizi eğitir, şirketimiz için oluşturduğumuz sunumu doğru tekniklerle, bilinçli ve yöneterek aktarabilirsek medyaya rağmen medya ile başarıya ulaşabiliriz.