|
|||||
|
|||||
Amerika Birleşik Devletleri’nde bir ekonomik problem, Başkanın Ekonomik Raporu‘nun bütün bir bölümü bu soruna ayrılmışsa çok ağır demektir. fiubat 2008’de yayınlanan 2008 raporunda “Ulusun Altyapısı” başlıklı aydınlatıcı bir bölüm içeriyor. Bir ekonomi malların, insanların, bilginin ve enerjinin akışını kolaylaştırabilmek için altyapıya bağımlıdır. Dolayısıyla, köprüler, karayolları, demiryolları, havaalanları, iletişim ağı, enerji hatları, su işleri ve çok sayıda diğer altyapı sistemi ekonominin önemli girdilerini oluştururlar. Zayıf bir altyapı yalnızca maliyetleri arttırmakla kalmaz, bir ekonomiyi kelimenin tam anlamıyla dizlerinin üzerine çöktürebilir. Türkiye ve birçok diğer gelişmekte olan ülke zayıf altyapılarının neden olduğu handikaplarla karşı karşıya kalmışlardır. ABD’de ve başka yerlerde çok büyük altyapı ve bakım yatırımları yapılması planlanmaktadır. Gerçekten de, yeni yapılan bir Dünya Bankası araştırmasına göre Avrupa ve Orta Asya bölgesinde 2005-2010 dönemi için altyapı yatırımları ve bakım projelerine ayrılan para GSMH’nın yüzde yedisini bulmaktadır. Cevap verilmesi gereken kritik bir soru şudur: Altyapı özel sektör tarafından mı yoksa devlet tarafından mı yapılmalıdır? Bu soruyu Adam Smith Ulusların Zenginliği‘nde (1776) cevaplamıştır. Ona göre “Birbirinden hükümdarın ve tacirin karakterleri kadar farklı iki karakter daha yoktur” çünkü insanlar başkalarının servetini kendi servetlerine göre daha kolay harcarlar. Adam Smith, kamu mülkiyetinin ve yönetiminin, kamu çalışanlarının eylemlerinin ticari sonuçlarından doğrudan çıkarları olmaması nedeniyle ihmalkar ve savurgan olduğunu düşünmüştür. Malve hizmet arzında kamu sektörü ve özel sektör karşılaştırılarak yapılan maliyet analizleri, özel firmaların kamu firmalarına göre daha düşük maliyetle çalıştığısonucunu desteklemektedir. Kamu sektörünün belirli bir miktarda ve kalitede çıktıyı özel sektöre göre iki kat daha maliyetle ürettiği yönünde ciddi deliller vardır. Bu sonuçla sık karşılaşılması “bürokrasi ikiye katlar” kanaatinin oluşmasına neden olmuştur.” Ancak altyapının özel sektör tarafından yapılmasında potansiyel bir problem vardır; bu alana rekabeti sokmak ve sürdürmek. Bu potansiyel problem, bir çok altyapı projesinin doğal tekelci yapısı nedeniyle ortaya çıkabilmektedir. Kısaca, piyasaya girişin önünde yapay engeller olmasa bile bir firma birden fazla firmanın yapabileceğinden daha ucuza mal ve hizmet sunabileceği için bir tekel oluşabilir. Ama bu doğal tekel problemini çözmenin ve özel altyapı üretimine rekabeti sokmanın bir yolu vardır. Bu yol, özel altyapı imtiyazları için rekabetçi bir ihale sistemi oluşturmaya dayanır. Bir pazarın içinde rekabet imkansız olsa bile, o pazarı elde etme rekabetinin avantajlarından yararlanılabilir. Doğal tekel imtiyazları için ihale yaklaşımının anahtarı şudur; doğal tekel imtiyazı ihaleleri imtiyaz için ödenecek para miktarına değil, tam tersine bu imtiyazın sahibinin tüketicilerden talep edeceği ücretlere ve sağlayacağı hizmetlere bağlı olarak değerlendirilmelidir. İhaleyi kazananı seçmek, sözleşmeleri düzenlemek ve yeniden müzakere etmek ve denetlemek zor olabileceği için, tüketicileri temsil eden bir tür “alıcı temsilciliği” olmalıdır. Bu alıcı temsilcileri imtiyaz sözleşmesinin şartlarını izlemeleri karşılığında iyi ödüllendirilmelidir. Bu tür bir özel sistemin ciddi yararları olacaktır. Bir tekel imtiyazının ihaleyi kazanan firmaya verilmesi bu firmanın hizmeti sağlarken muhtemel her ölçek ekonomisinde iş yapabilmesini sağlayacağı gibi, ihale katılımcılarından fiyat ve hizmet standartları konusunda rekabet etmelerinin istenmesi pazar hakimiyetlerini aşırı fiyatlandırma veya yetersiz arz yönünde kullanmalarının önüne de geçecektir. Tekel imtiyazlarının özel girişimcilere bu şekilde verilmesi, bu özel girişimcilerin karlarını maksimize etmek için maliyetleri etkin bir şekilde kontrol etmeye yöneltecektir. Hükümetin bu sistemi uygulayabilmek için yalnızca açık arttırmaları yapacak ve inşaat, bakım veya tesis işletme sözleşmelerini düzenleyecek bir alıcı temsilciliği oluşturması gerekir. İmtiyaz verildikten sonra, sözleşmenin uygulanması da özelleştirilebilir (gerçi Fransa bunun için bu görevi çok yüksek ücretli memurlarının çok iyi yerine getirebildiğini de kanıtlamıştır). Örneğin, imtiyazı denetlemesi ve sözleşmenin şartlarına uyulduğunu teyit etmesi için bir muhasebe firması tutulabilir. İmtiyaz sahiplerinin kaliteyi korumaları ve geliştirmelerini daha fazla teşvik etmek için sözleşmelerde imtiyaz sahiplerinden imtiyaz süresi boyunca geçerli bir teminat senedi istenebilir. İmtiyaz sahibi sözleşmeyi ihlal ettiği takdirde bu senet sözleşmeyi uygulayanlar tarafından müsadere edilebilir; söz edilen senet daire kiralayanlardan istenen “depozito” gibi bir işlev görebilir. İmtiyaz sahibi ihaleyi aldıktan sonra, tasarruf edeceği her dolar karına ekleneceği için maliyetleri saldırgan bir şekilde kontrol etmek, yeni teknolojiler kullanmak için her türlü sebebe sahip olacaktır. Firmanın yöneticileri maliyeti kontrol etme konusunda dikkatli olmadıkları takdirde, firmanın karları düşecek, hisselerinin değeri azalacak ve firma ve başka firmaların satın almak isteyeceği olgun bir hedef haline gelecektir. Çoğu ülke zorlu altyapı problemleriyle karşı karşıyadır. Bu problemleri çözmek için iyi sınanmış özel sektöre yaptırma yöntemlerine başvurmak gerekir. İyi tasarlanmış ve sıkı bir şekilde kontrol edilen özel altyapı imtiyazları altyapı sorunlarının çözümünün anahtarıdır. |
|||||