|
|
DR. CAN FUAT GÜRLESEL
MAVİ YOL
YENİ SOSYAL DEVLET ANLAYIŞI
Türkiye, 2000 yılı başından bu yana uygulamaya çalıştığı reformlar ile ekonomik ve sosyal yapıda iyileştirmeler sağlama
yı, böylece orta uzun vadede refahın arttırılmasını hedeflemektedir. Ancak özelikle ekonomik reformların içeriği üretim sürecinde değişimi getirmekte ve bu değişim döneminde sosyal sıkıntılara yol açabilmektedir. Reform programlarının uygulanmaması veya kesintiye uğraması halinde ise olumsuz sosyal etkiler daha uzun vadeli ve kalıcı olmaktadır.
Bu nedenle reform programlarının uygulanmasında sosyal boyutun ön plana çıkarılması gerekmektedir. Bu noktada reform programlarının felsefesi ve ana hedefleri ile uyumlu olacak yeni "sosyal
devlet" anlayışının da tarif edilmesi zorunludur.
Sosyal devlet ilkesi için diğer reform uygulamaları ile uyumlu yeni bir yaklaşım geliştirilmektedir: Klasik Refah Devleti; sosyal refahın optimizasyonu amacıyla ekonomiye aktif ve kapsamlı müdahalelerde bulunmaktadır. Müdahaleci, düzenleyici, yönlendirici, girişimci, yeniden dağıtımcı fonksiyonlarına sahiptir.
Sosyal Devlet İlkesi, sınırlı ve sorumlu devlet ilkesinin temel nitelikleri ile yeniden tarif edilmektedir. Devletin, sosyal devlet ilkesi adına müdahaleci, girişimci ve yeniden dağıtımcı fonksiyonları en aza indirilmelidir. Düzenleyici ve yönlendirici fonksiyonları yeniden düzenlenmelidir.
Yeni Sosyal Devlet; insanların beşeri gelişmişliğinin eşit ve tam sağlanmasından ve bireylerin piyasa ekonomisi rekabetine eşit hazırlanmasından ve piyasa ekonomisinin sosyal yönünün geliştirilmesinden sorumludur.
Türkiye'nin çok taraflı dünya içinde rekabetini sağlayacak en önemli unsuru "insan"dır. Hedefler ve ekonomik kalkınma "insan kaynaklarına ve beşeri gelişmişliğe" dayandırılmalıdır.
Global alanda rekabetin belirleyicileri; insan kaynakları ile bunların beşeri gelişmişliği, bilgi düzeyi ile manevi ve moral değerlerinin gücü haline gelmiştir.
Bu noktada sosyal devlet ilkesi, kamu kaynaklarının gerekli bölümünün insan kaynaklarının beşeri gelişmişliğine kaydırılmasını öngörmektedir. Bilgi toplumuna geçiş ile manevi ve moral değerlere yatırım yapılmasıdır.
Klasik sosyal devlet anlayışı ile devletin reel gelirlere (vergi vb.) dayanmayan kaynaklarını bazı kesimlerin lehine transfer ödemesi şeklinde kullanması ile hem kaynaklar etkin kullanılmamakta, hem de Türkiye hedeflerinden giderek uzaklaşmaktadır.
Devletin klasik sosyal devlet ilkesinde
terk edeceği fonksiyonların önemli bir bölümünü ise piyasa ekonomisi üstlenmelidir. Bunun aracı özel kesimin sivil örgütlenmesi ve gönüllü sivil toplum kuruluşlarıdır. Devlet bunu teşvik etmeli ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği içinde olmalıdır. Klasik Sosyal Devlet ilkesinde terk edilen fonksiyonları özel kesim yürütmelidir. Bu piyasa ekonomisinin sosyal sorumluluğu olarak ifade edilmektedir.
Küreselleşen dünyada rekabetin oyuncuları özel sektördür. Özel sektörün rekabette karşılaştığı en önemli engellerden biri de vergidir. Özel sektör ve bireyler daha az vergi vermek istemektedir. Sınırların kalktığı ortamda sermaye daha az vergi vereceği yerlere gitmektedir. Bu devletlerin vergi gelirlerini düşürmektedir. Vergi gelirleri düşen devletin klasik sosyal devlet ilkesi içindeki fonksiyonlarını yerine getirmesi de zorlaşmaktadır.
Bu nedenle azalan vergi gelirleri ile devletin yeni sosyal devlet ilkesini benimsemesi, özel sektörün (piyasa ekonomisi oyuncuları) ise daha az vergi ödeyerek elde ettikleri tasarrufların bir bölümü ile devletin sosyal devlet ilkesindeki fonksiyonların bir bölümünü gerçekleştirmesi en akılcı yoldur.
Böylece eşit olmayanlara eşit davranan, zayıfı koruyan mekanizmaların olmadığı piyasa ekonomisi ve piyasa ilişkileri sosyal yönü ile devletten aldığı bu görevi yerine getirmelidir.
Devletin sosyal devlet anlayışı ise piyasa ekonomisinde herkesi eşit ve güçlü kılacak donanımları tüm bireylere istisnasız ulaştırmak olmalıdır.
Yeni sosyal devlet ekonomide mal ve hizmet üretiminden çekilerek istihdam yaratma vasfından çekilmektedir. İstihdam yaratma yani iş yaratma işlevini ekonomide tamamen piyasa ekonomisine terketmektedir. Devlet bireylere iş bulma sorumluluğunu bırakmaktadır.
Ancak piyasa ekonomisinde istihdam yaratma olanaklarının geliştirilmesi için çalışma mevzuatı esnekleştirilmelidir. İş gücü piyasası esnek işgücü pazarı ile daha az işsizlik yaratacak bir yapıda yeniden düzenlenmelidir.
Sosyal devlet, işgücü pazarında arzda bulunacak tüm bireylerin beşeri gelişmişliğini ve moral-manevi değerlerini yüksek tutmaktan sorumludur ve herkese bu donanımı vermelidir.
Hedef milyonlarca eğitimsiz, vasıfsız insanlarımıza devlet kadrolarında maaş olarak ödenen kaynakların eğitimli, vasıflı, verimli insanlar yaratılması için kullanılmasıdır. Bu değişime toplumun ve bireylerin de "istekli ve katılımcı" olması gereklidir. Devlet beşeri gelişmişlik konusunda eğitim ve sağlık alanlarındaki hizmetlerinin tüm bireyleri kapsamasını sağlamalıdır. Yaygın bir burs ve sağlık sigortası sisteminin kurulmasının ardından eğitim ve sağlık hizmetleri karşılığında bir bedel ödenmelidir.
Eğitim ve sağlık alanında özel sektörün geniş katılımı sağlanmalıdır. Paralı olacak bu katılımda olanağı olmayanların burs sistemi ile eğitilmeleri ve sağlık sigortası ile sağlık hizmetlerinden yararlanması sağlanmalıdır.
Devlet Sosyal Güvenlik işlevini sürdürmelidir. Ancak sisteme özel sektörün geniş katılımı sağlanmalıdır. Sosyal Güvenlik Sistemi reformu sonrasında sistemin aktüerya ve mali dengesinin yeniden sağlanması ardından çalışanlar için özel veya devlet sistemi arasında seçim yapabilme olanağı getirilmelidir.
Kentleşme sosyal yapı içinde önemli bir unsurdur. Tarım kesimi nüfusunun toplam nüfusa oranının on yıl sonunda yüzde 20'lere indirilmesi hedeflenmelidir.
Bu nedenle kırsal alandan kentsel alanlara göç önemli bir konut ihtiyacı doğurmaktadır. Konut ihtiyacının karşılanmasında yeni sosyal devlet doğrudan konut üretiminde yer almamalıdır.
Hazine ve belediye arazilerinin konut alanı olarak kullandırılması ve piyasa mekanizması içinde uzun vadeli konut finansmanını sağlayacak mali piyasaların kurum ve enstrümanlarının çıkartılması, bunlarla ilgili hukuki mevzuatın hazırlanması ve denetimi devletin görevi olmalıdır. Ucuz konut yapımı, merkezi yönetimlerin işlevleri arasından çıkartılmaktadır. Yerel yönetimler ise finansman yükünü merkezi bütçeye yüklemedikçe konut üretiminde bulunabilmelidirler.
Yeni sosyal devlet gelir dağılımının iyileştirilmesi adına ekonomiye ve piyasalara müdahale etmemelidir. Teşvik unsurları da dahil kesimler arası farklılıkları gözeten transfer ödemeleri yapmamalı ve fiyat farklılığı gözetmemelidir. Piyasa mekanizması düzenine gelir dağılımı düzeltme adına devlet müdahale etmemelidir. Sosyal devletin görevi bireyi piyasa ekonomisinin rekabet şartlarına hazırlamak olmalıdır.
THE NEW SOCIAL STATE CONCEPT
The reforms Turkey has started implementing in 2000 aims at improving the economic and social structures in an effort to increase the society's welfare level in the medium to long term. It is vital to emphasize the social dimension of such reform programs and to adopt the principle of the
"social state".
The social state envisages a limited and responsible state which minimizes its intervention, entrepreneurship and redistribution functions; the state's regulatory and directory functions also need to be revised. The new social state is responsible for ensuring the equitable and full development of
individuals and for preparing them for the competition in the market economy under the same set of conditions. Therefore, the concept of the social state requires allocating public funds to develop human resources and investing in moral and ethical values in the transition to the information society.
In addition, the social state should withdraw from the productions of goods and services, thus ceasing to create employment; the function of creating employment should be left to the market economy only. The state should not interfere in market mechanisms for the sake of improving the distribution of income either.
A majority of the functions the state abandons should be taken up by the market economy. For this purpose, the state should encourage the organization of civil and non-governmental organizations and work in close contact with them.
|
|