|
|
LEMİ M. OKYAY
Gümrük Müşaviri
DIŞ TİCARETLE UĞRAŞANLARIN KORKULU DÜYASI "1918 SAYILI KAÇAKÇILIĞIN MEN VE TAKİBİ HAKKINDA KANUN"
Gümrük müşaviri, zamanımızda maalesef sadece gümrüklerden malı alan ve işlemi kolayca halleden kişi olarak görülmüştür. Halbuki meslek, gerek müşavirler tarafında, gerekse devlet tarafında çok yetkin ve yetişkin insanlar gerektirmektedir. Bu insanlar şu an her iki tarafta da mevcuttur. Aslında gümrüklerimiz, bilinenin aksine, devletin gerçek anlamda zarara uğratılmadığı yerlerdir. Bunda da devlet kadar bu konuda engin bilgi ve çabası olan gümrük müşavirlerinin payı büyüktür.
Diğer taraftan, çoğunlukla, ithalatçımız da, ihracatçımız da getirecekleri veya ihraç edecekleri malları, kanunlara, tüzüklere, yönetmeliklere, ithalat ve ihracat rejim kararlarına uygun olup olmadığını, hangi belgelere ihtiyaç duyulacağını, nereden izin alınması lazım geldiğini, yaklaşık maliyetinin ne olacağını gümrük müşavirine danışmadan gümrüklere getirmektedirler. Bu durum gecikmelere neden olmakta, mali açıdan zarara uğranılmakta ve bazen de malın mahrecine iadesine neden olmaktadır. Malı getirmeden önce gümrük müşavirine danışan ithalatçı, 53 senelik firmamızda, mevzuatı yakından izleyen bilgili ve yetkili geniş kadromuza rağmen, çok nadir olarak görülmüştür.
4458 sayılı gümrük kanunu ve buna bağlı olarak yayınlanan 31/05/2002 tarihli Gümrük Yönetmeliği, gümrük müşavirini dolaylı temsilci olarak nitelemiştir. Bunun açıklamasında ise "kendi adına ancak başkasının hesabına işlem yapan kişi" olarak belirlenmiştir. Bu tanım gümrük müşavirine büyük yükümlülükler yüklemiştir.
Yukarıda belirttiğimiz nedenlerle, gümrük müşavirine sormadan getirilen mallar nedeniyle yanlış beyanlara sebebiyet verilmekte ve bu yüzden birçok mükellef 1918 sayılı kaçakçılık kanunu ile karşı karşıya kalmaktadır. Bugün mahkemelerde görülen ceza davalarının yaklaşık %50'sinin kaçakçılık ve gümrüklerle ilgili anlaşmazlıkları oluşturduğu göz önüne alınırsa konunun önemi daha açık bir şekilde ortaya çıkacaktır. Şu anda yürürlükte bulunan "1918 sayılı kaçakçılığın men ve takibi" hakkındaki kanun dış ticaretle uğraşan herkesin korkulu rüyasıdır.
1932 tarihinde yayımlanan kanunun dili de anlaşılmazdır. Türkiye'de ithal ikameci dış ticaret politikasının uygulandığı ve dünyanın da büyük buhranın içinde bulunduğu döneme denk düştüğü için, kanun büyük ölçüde bu dönemin özelliklerini taşımaktadır.
Ayrıca bu kanun ait olduğu dönemlerdeki değişikliklere göre 19 kez düzeltmelere uğramış ve bütünlüğü büyük ölçüde bozulmuştur. 1932 senesindeki aşırı korumacılık ve tekelcilik, 2000'li yıllarda yerini serbest piyasa ekonomisi kurallarına terk etmiş, bazı mallardaki (ispirto, ispirtolu içkiler, içkiler,kibrit, tuz gibi) tekel kaldırılmıştır. Şu anda, özü itibariyle gümrük kaçağı olmayan bazı fiiller kaçakçılık suçu olarak kanunda halen mevcuttur. 1918 sayılı kanunda adalet prensibi gözetilmemiştir. Kanunda bazı suç tanımları, yaptırımları da ön görürken, bazıları ise yaptırımları ve tanımları ayrı düzenlemiştir ve hangi hallerde hangi maddeler uygulanacağı karmaşası yaşanmıştır.
Kanunda toplu ve teşekkül halinde işlenen kaçakçılık suçları, bireysellikten ayrı görülmüştür. Aynı suç bireyselken para cezası, toplu halde işlenirse hapis cezası ile cezalandırılmıştır.
Gümrüklerde yapılan işlemlerin birden fazla kişi tarafından yapılması mecburiyeti nedeniyle (nakliyeci, gümrük müşaviri, mal sahibi, gümrük memuru gibi) olay kendiliğinde bir toplu kaçakçılığa dönüşmekte ve hürriyeti bağlayıcı ceza ortaya çıkmaktadır.
Yeni kaçakçılık kanunu tasarısında yukarda bahsettiğimiz olumsuzluklar olduğu gibi kaldırılmıştır. Ayrıca uluslararası sözleşmelerle ithali ve ihracı yasak olan malları ithal ve ihraç etmek veya buna teşebbüs etmek, bunları bilerek satın almak, bulundurmak, teşekkül halinde suç işlemek, devletin siyasi, idari, mali ve askeri güvenliğini bozacak eylemlerde bulunmak veya çevre veya insan sağlığını tehdit edecek şekilde suç işlenmesi, uyuşturucu ve silah kaçakçılığına ilişkin maddeler için hapis cezaları, dışındakiler için para cezaları getirilmiştir. Bu para cezalarının Cumhuriyet Savcılığı'nca yapılacak tebligat tarihinden itibaren 10 gün içersinde ödenmesi halinde kamu davası açılmayacağı hükmü ile ekonomik suça ekonomik ceza kuralı korunmuş olacaktır.
1918 sayılı kanunda ihbar ve yakalama ikramiyesi hiçbir şekilde iadesi olmayan ödemelerdendir. Bu nedenle ikramiye alabilmek için muhbirler ve yakalamak-soruşturmakla görevli kişiler detaylı incelemeler ve soruşturmalar yapmadan olayları mahkemelere intikal ettirmektedirler. Yeni tasarı ile peşin ikramiye sadece silah ve uyuşturucu yakalamalarında ön görülmüş, diğer durumlar için yargı sonucunun beklenmesi uygun görülmüştür.
1918 sayılı kanunun Ek 2/III üncü maddesi hem ithalatçı veya ihracatçının, hem de gümrük müşavirleri için tam bir korkulu rüyadır. Buna göre "ithali veya ihracı şarta, izne, kısıntıya, standart kontrolüne veya çeşitli kuruluşların vereceği uygunluk belgelerine dayanan ithalat veya ihracat işlemlerinde her ne şekilde olursa olsun gerçeğe aykırı beyanname veya belge ile gümrüğü yanıltarak işlemini yaptıranlar veya buna teşebbüs edenler, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve çıkış eşyasında FOB kıymeti, giriş eşyasında ise gümrüklenmiş değeri kadar ağır para cezası ile cezalandırılır.
Ayrıca suç konusu maddenin zor alımına karar verilir" hükmü yer almaktadır. Mesela A maddesinin X çeşidinin vergisi yüksek, Y çeşidinin ise TSE kontrolü var. Siz vergi cezasına düşmemek için X çeşidine göre beyanınızı yaparsanız fakat mal Y çeşidi çıkar ve TSE ye giderse 1-5 seneye kadar hapis yatarsınız ve yukarıdaki diğer hükümler uygulanır. Y çeşidine göre beyan ederde aksi olursa bu defada vergi cezasına düşersiniz. Bu durum yeni kanun tasarısında sadece para cezasını gerektiren suçlar kapsamına alınmakla birlikte gene de kanunilik ilkesine uymamaktadır. Bir malın ithali veya ihracı şarta, izne, kısıntıya, standardizasyon kontrolüne veya çeşitli kuruluşların vereceği uygunluk belgesine dayanması ve bu durumun Bakanlar Kurulu kararıyla konulup kaldırılması, suçun idari tasarruflar yoluyla belirlenmesi anlamındadır.
Bu tasarruflarda değişiklik yapılmasıyla bir ay evvel cezaya çarptırılan kişi mağdur olurken, bir ay sonra alınan kararlarla suç olmaktan çıkarılan aynı eylem cezalandırılmamaktadır.
Bu da kanunun devamlılığı ilkesini zedelemektedir. Yukarıda bahsettiğim nedenlerle gümrük işlemlerinde başınızın ağrımamasını ve kanuniliği öngörüyorsanız gümrüklerle ilgili bir işleme başlamadan önce muhakkak bilgili ve deneyimli bir gümrük müşavirine danışmalısınız.
|
|