|
|
Dr. CAN PAKER
TESEV (Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı)
Chairman of Board of TESEV (Turkish Economic and Social Studies Foundation)
Türk Halkı'nın AB Üyeliğine Bakışı
Türk halkının AB'ye tam üyelik için desteğinin Türkiye'de hemen hiçbir konuda görülmediği kadar yüksek olduğu ortadadır. Köylüsü kentlisi, sağcısı solcusu, genci yaşlısı, doğusu batısı yurdun hangi köşesinden olursa olsun Türk halkının AB'ye üyelik isteği hiçbir soruya yer bırakmayacak kadar yüksektir.
Türk halkının AB'ye üyelikten yüksek beklentileri olduğu da ortadadır. Ekonomik kriz içinde yaşayan halkın AB'yi bir zenginlik projesi olmanın yanı sıra, rüşvet ve yolsuzlukların önüne geçilmesi ve demokratik hayatın gelişimi içinde bir çıkar yol olarak gördüğü ortadadır. Türk halkının %90'nın ülkede demokrasinin işleyişinden memnuniyetsiz olduğu göz önünde tutulduğunda bu beklentilerin önemi daha bir ortaya çıkmaktadır. Kısaca Türk halkı için AB üyeliği aynı zamanda bir demokrasi projesidir de.
Uzun zamandır süregelen krizin etkilerine rağmen Türk halkının AB'ye üyeliği Avrupa"ya gitmenin bir yolu olarak görmediği de ortadadır.
Türk halkı ülkesinde refah içinde ve demokratik bir düzen içinde yaşamayı arzulamakta ve bu şartlarda Avrupa'ya göçü düşünmemektedir.
Türk halkının bu beklentilerini cevapsız bırakacak bir siyasi yapının sürdürülebilir olamayacağı açıktır.
AB üyeliğine bu yüksek desteği Avrupa karşıtı bir kampanyanın tam ortasında gözlemek özellikle dikkate değerdir. Avrupa'nın Türkiye'nin birlik ve bütünlüğüne karşı bir tehdit olarak gösterildiği, bir yandan üyelik için pazarlık masası hazırlanırken bir yandan da karşı tarafın samimiyetsizlikle suçlandığı, neredeyse AB taraftarlığının vatan hainliğine denk tutulduğu bir ortamda Türk halkı gayet soğukkanlı ve sağduyulu bir tavırla AB'ye uyum için gerekli değişikliklere destek vermektedir.
Araştırmanın en önemli bulgularından biri AB politikasında liderlik rolünün ne derece önemli olduğunu ortaya koymasıdır. Türk halkı prensipte demokratik hak ve özgürlüklerin genişlemesine çok yüksek destek verirken, aynı konular AB tartışmalarında sıkça yapıldığı gibi sert milliyetçi bir söylemle karşı karşıya kaldığında çekingen davranmaktadır.
Ancak, olabilecek en uzlaşmaz söylemle karşı karşıya bırakıldığında dahi her konuda %40'ları bulan bir kitlenin sağlam bir AB taraftarlığı söz konusudur. Bunu Atatürk'ün gösterdiği muassır medeniyete ulaşmak ülküsünün Türk halkı tarafından ne derece benimsendiğinin de bir göstergesi olarak almak gerekir.
Sık sık uzlaşmaz, katı bir milliyetçi söylem içerisinde tartışılan idam cezasının kaldırılması konusu Türk halkının kafasında çözülmüş görünüyor. Burada esas sorunun Türkiye'deki infaz sisteminde sık sık ve sorumsuzca uygulanan aflarla ilgili olduğu ortadadır.
Değişik pek çok saik ile, ve özellikle de siyasi saiklerle, cezasını çekmeden serbest kalan suçluların arasına idama mahkum olanların da katılması olasılığı ortadan kaldırıldığında, yani ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası gündeme geldiğinde, idam cezasının her suç ve herkes için kaldırılmasına destek %62 düzeyine varmaktadır. Bu konuda terör nedeniyle yakınlarını kaybettiğini söyleyenlerin tutumlarında da halkın geri kalanıyla karşılaştırıldığında önemli farklılıklar görülmemektedir.
AB'ye üyeliği bir devlet politikası olarak benimsediğini ulusal programıyla ortaya koyan bir Türkiye'de kısa dönemli siyasi saiklerle bu konunun saptırılması Türk halkına yapılan bir haksızlıktır, halkın gerçek özlemlerine cevap veremeyen bir siyasetin basit bir ayak sürümesidir. Halk gerçek özlemlerine ve taleplerine cevap olacak bir liderliği siyasilerden beklemektedir.
Ana dil öğrenimi ve Türkçe dışında ana dillerde, özellikle de Kürtçe öğrenim ve yayın konusu çok temel bir azınlık politikası sorunudur. Türk halkı Kürtçe özeline indirgenmediği durumda ana dilin kullanılması hakkına %75 düzeyinde katılmaktadır. Bu soru, uzun süreli bir terörle mücadele döneminin ardından ve AB dayatması olarak paketlenerek Türk halkına yöneltildiğinde tereddüt duyulduğu ortadadır. Ancak böylesine bir sunuma dahi benzer soruların yöneltildiği ülkelerle benzer tepkiler veren Türk halkının sağduyusu ortadadır. Kaldı ki araştırmanın önemli bulgularından biri de ana dil öğrenimi ve yayın konusunun doğrudan muhatabı olan Kürtçe konuşan vatandaşların cevaplarının bu kısıtların kaldırılmasına %70'e yakın destek verdiğidir. Açıktır ki bu kısıtların kaldırılması öncelikle Kürtçe konuşan vatandaşları ilgilendirmektedir. Ana dil öğrenimi ve yayın konusundaki kısıtların kaldırılması yönünde Kürtçe konuşan vatandaşların verdiği bu desteğin göz ardı edilmemesi ülkenin barış ve huzur içerisinde gelişimini devam ettirip yüksek potansiyelini gerçekleştirmesi için kritik bir öneme sahiptir.
Türk halkına AB'ye üyeliğin en önemli zararlarının ne olacağı da sorulmuştur. Popüler söylemde sık sık kullanılan bölücü akımların güçlenmesi, köktendinci faaliyetlerin artması ve hatta bağımsızlığın kısıtlanması verilen cevaplarda çok az yer tutmaktadır. Halk muğlak bir şekilde milli kimliğin ve dini değerlerin zayıflamasını en başta gelen olası zararlar olarak vermektedir. Bunda Türk siyasetinde AB'ye karşı kullanılan söylemin rolü olduğu açıktır.
Kısaca özetlenirse AB'ye üyelik konusunda Türk halkını bahane olarak göstermek mümkün değildir. AB'ye üyeliğe Türk halkı destek olurken siyasi söylem köstek olmaktadır.
Türk halkı AB'ye üyeliği kendi özlem ve beklentilerine cevap olarak görürken bunu duymazlıktan gelen bir siyasetin sürdürülebilir olmadığı açıktır.
Dr. CAN PAKER: "POSITION TAKEN BY TURKISH PEOPLE ON EU MEMBERSHIP"
Turkish people's support for Turkey's full membership to the European Union is beyond that of any other issue that has ever appeared on the agenda. People from practically all walks of life in the country believe that we should become a member of the EU. This support presents itself with a set of expectations from membership: Economic and democratic improvement are the most important of these expectations. As far as Turkey's compliance with the accession criteria are concerned; polls show that most Turkish people are in favor of these steps to be taken. For example, most people think that capital punishment should be abolished. In fact, even the families of victims of terrorism are supportive of this idea. Another important issue is education and broadcasting rights in one's native language. Again, a high percentage of Turkish people see no problem in granting this right. As expected, citizens of Kurdish origin have a higher percentage of support among themselves when it comes to the language issue. However, Turkish people are at the same time in need of a full-fledged leadership to be demonstrated on part of Turkish politicians. Unfortunately, the way it seems, Turkish politicians' attitude in general does not go in line with the high level of commitment to EU membership that is prevalent among the public. Therefore, politicians should work to meet Turkish people's expectations and to open the way to full membership.
|
|